Mükemmel bir medya müziğiyle 2. kitabın açılışını yapıyorum. Bu bölümle uyum içinde olarak hissedeceğiniz derin bir duyguyla tüyleriniz ürperecek. İsteyenler müziği dinleyebilir.
İyi okumalar...
***
İlk kitabın sonundan bir hatırlatma.
***Tony'de ona sarılmış mutluluktan ağlamaya başlamıştı. "Başardın! Beni geri getirdin..."
Grant onun kokusunu içine çekerken "Hayır, sen başardın. Bana denemem gereken fikri sen verdin."dedi.
Tony ağlamasına rağmen kahkaha attı. Burnunu onun omzuna doğru gömdü ve sakinleşene kadar böyle kalmayı planladı. Ama altın saatten gelen kırılma sesi sonrasında Grant'ın bedeni kollarının arasına yığıldı. Tony korkuyla onu sıkıca tutarken yere diz çöktü ve onu hiç bir şekilde bırakmadı.
***
Strange ve Wanda yatağına yatırılmış olan Grant'a farklı sihirler yapıp ne olduğunu kavramaya çalışırlarken, Tony bir köşede durmak bilmeyen kanlı gözyaşlarını siliyordu.
Strange geri çekilip altın saatin kırık parçalarını eline alıp inceledi. "Bu gerçekten çok kötü oldu. Bu altın saat nesilden nesile akan bir yadigâr ve güç sembolüydü. Kral Grant'ın tüm atalarının bilgisini ve anılarını barındırıyordu. Yani bir nevî kralın bir parçasıydı."
Tony "Peki neyi var?"dedi.
Strange ona döndü ve ciddi bir yüz ifadesiyle bakış attı. "Bu altın saat yollarını kaybettikleri zaman aynı zamanda onlara rehber olurdu. Kral Grant'ın ruhu karanlıkta kayboldu. Onu bulmayı sadece siz başarabilirsiniz Kral Tony."
Tony'nin bakışları büyüdü. "Ru-Ruhu mu kayboldu?"
Wanda üzgün bir sesle "Zihnini duyamıyorum. Ruhunu hissedemiyorum. Artık burada değil. Bedeni bir kabuktan ibaret."dedi ve elini Grant'ın alnından çekti.
"Nereye gitmiş olabilir ki?"
Strange "Üzgünüm ama onu bulamıyoruz. Onunla aranızda bedenen, zihnen ve ruhen gelişmiş bir bağ var. Siz ve karnınızdaki bebek dışında onu kimse bulamaz."dedi.
Peter öne çıkıp "Kral Bucky peki?"dedi.
Wanda başını olumsuzca salladı. "Abisi ile arasındaki bağ o kadar kuvvetli değil."
Strange Tony'nin önüne geldi. "Bebeğinizi doğurana kadar beklemelisiniz. O vakte kadar onu bulmak için size bir tılsım yapmaya çalışacağız. Belli ki Thanos'un lâneti küçümsenemeyecek boyuttaymış. Gerçekten de sizin birleşmenizi engelledi."dedi.
Tony üzgün bir şekilde Grant'ın ruhsuz, boş bedenine baktı. Sevdiği adam artık orada değildi.
"Peki ama bedenini bırakıp ruhunun ortalıkta nasıl dolaşmasını bekliyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IN SEARCH OF BLUE EYES "SOUL CARRİER" (STONY)
FanfictionHEART STEALİNG BLUE EYES kitabının devamıdır. Anlayabilmek için önce onu okumanız gerekmektedir. B×B