BÖLÜM 5~SENİ BULDUM RUH TAŞIYICISI

216 40 86
                                    

Tony kendini bir anda gece vakti sokak arasında buldu. Etrafa bakarken burasının kendi dünyası olup olmadığını düşünüyordu. Aslında herşey kendi dünyasındaki gibi görünüyordu ama emin olmadan karar vermemeliydi. Üzerindeki kostümün bu Dünya'da dikkat çekeceğini düşünürken bileğindeki kar tanesi parladı ve kostümünü siyah bir takım elbiseye çevirdi.

Üzerine bakarken "Demek dövmenin sihri buymuş."dedi ve tılsımı açıp içine bakarak gideceği yönü belirledi. Tılsımı birilerinin yanında ortaya çıkarmak pekte akıllıca olmazdı. Gideceği yönü belirlendikten sonra tılsımı kıyafetinin içine yerleştirip yürüyerek sokaktan caddeye çıktı. Eğer Grant'ın vücudunun taşıyıcısının karşısına bir anda çıkıp herşeyi anlattığında inanmazsa farklı bir yola başvurmak zorunda kalacaktı. Öncelikle nerede yaşadığını ve ne iş yaptığını bulmalıydı.

Etrafı inceleyerek dükkanların önünden geçiyordu. Böylesine sıradan bir Dünya'da yaşamayalı uzun zaman geçmiş gibiydi. Eskiden insan olmanın nasıl birşey olduğunu bile unutmuştu. Kendi Dünyasının en büyük dâhisi olup adını tarihe yazacakken şimdi bir vampir olup Eldar'ın kralının eşi olmuştu. Biraz düşününce eski yaşantısında ki sorunların Eldar'daki kadar önemli olmadığının farkına vardı.

Bir donut dükkanının önünden geçerken duraksadı. Grant'ın sonsuz yaşamında yanında olmak güzeldi ama güzel yiyeceklerden de mahrum kalmak üzücüydü. Yürümeye devam etti. Gece bitmeden yerini belirlemeliydi. Çünkü içinden bir ses vampir teninin bu güneşte yanabileceğini söylüyordu.

Evin yerini sonunda bulmuştu. Tılsım son nokta olarak önünde durduğu binayı işaret ediyordu. İçeriye nasıl gireceğini düşünürken yolun ilerisinde gördüğü gölge dikkatini çekti. Kaldırım kenarlarında yanan ışığın bile loşlaşmasına sebep vererek büyüyordu. Strange ve Wanda'nın bahsettiği lânet bu olmalıydı. Grant'ın evinin yakınlarında dolaşıyor ve onu avlamak için bir fırsat arıyor gibiydi. Neyseki uzağında durduğu sürece tılsım yaklaşmasına izin vermiyordu. Eğer durum böyleyse bir şekilde Grant'ın taşıyıcısına kendisinin onunla yaşayacağını aklına sokmalıydı.

İnsanken izlediği vampir filmleri ya da dizilerinde insanların zihinlerinin göz teması ve ses ile kontrol edilebildiğini görmüştü. Bunun Grant'ın ruhunun taşıyıcısında da işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordu. O kişi insanda olsa içinde bir vampir ruhu barındırıyordu. Bir etkisi olmayabilirdi.

Binanın yan tarafına geçerek en üst kattaki balkonun kapısının açık olduğunu gördü. Vampir yeteneklerini deneme vakti gelmişti. Bakalım yeteneklerinin arasında hız ve güç dışında yükseğe sıçramakta var mıydı?

Yere doğru hafifçe eğildi ve ayaklarının gücüyle bedenini yukarıya doğru itti. Balkona sessiz bir iniş yaparken vampir yeteneklerini sevmeye başladığını fark etti ve bu da yüzünde bir gülümsemenin belirmesine sebep oldu.

Doğru eve girdiğini anlayabilmek için sessizce ilerledi. Balkonun açıldığı yerin yatak odası olduğunu fark etti. Odada tek bir abajur loş bir şekilde etrafı aydınlatıyordu. Gerçi onun görmek için ışığa ihtiyacı yoktu. Vampir gözleri yeterince keskindi.

Odaya göz gezdirirken sivri kulaklarını dikmiş siyah bir alman kurdunun kendisine bakmakta olduğunu gördü. Elini yavaşça kaldırarak "Sakin ol köpecik."dedi.

IN SEARCH OF BLUE EYES "SOUL CARRİER" (STONY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin