•idratherbeastalker•zm

neuf

Şirkete geldiğimde öncelikle telefondan Bay Willson ile konuşmuş ve Vegas hakkında konuşmuştuk, ona bir sorun olmadığını söylediğimde ise telefonu kapatmıştık. Şimdi ise ara sıra önüme getirilen dosyaların bana anlatılan içeriklerini not ediyor ve Bay Willson'a faks ile ulaştırıyor idim. Eğer bu tatil böyleyse tatil olmasının ne anlamı vardı ki?

"Normalde olduğundan daha çok işin var değil mi?" dedi Jasmine elinde kahvesiyle beraber. Ona cevap olarak başımı salladığımda ise güldü ve önümdeki koltuğa bacak bacak üstüne atarak oturdu. Genel yapı itibariyle rahat ve özgüvenli bir kadındı, bu yüzden onunla bir kere tanıştığınızda bir daha aklınızdan kolay kolay silinmezdi.

"Galiba yine Willsonlar kavga etmişler." dedi ama bu sefer sesi daha kısıktı. Şirketin ortasında işinde bu kadar yükselmeye çalışan insan arasında patronun dedikodusunu yapmak bana riskli geliyordu ama bunu konuşmaya da ihtiyacım vardı. Gerçi birisi duysa bile kimse asistan olmak istemezdi asıl işi yanacak olan Jasmine olurdu fakat bu umurunda değil gibi gözüküyordu. "Her kavga sonunda gözlerden uzak bir tatil. Artık bunun işe yaramadığının farkında değiller mi?" diye devam etti ve kahvesinden bir yudum aldı.

"Kısa bir süreliğine iyi geliyor olmalı." dedim ve omuzlarımı silktim. Faks işim bittiğinden ben de eğik duran vücudumu düzelttim ve dimdik bir şekilde oturdum. Bacak bacak üstüne atmak da isterdim ancak bacaklarım ne yazık ki masaya o şekilde oturduğumda sığmıyordu.

"Ama sadece kısa süreliğine... Daha orijinal fikirlere ihtiyaçları var ya da birbirlerinden vazgeçmeye." dedi, bu sefer sesi gerçekten kısıktı. Baktığı yere gözümü çevirdiğimde bize doğru gelen Liam'ı görüp gülümseyerek ayağa kalktım. 

"Nasılsınız küçük hanım?" dedi Liam sarıldıktan sonra. O da bana iş yüklemeye gelmişti bu elindeki dosyalardan belli oluyordu fakat önemli değildi. "Size de merhaba Bayan Suratsız." dedi Liam, Jasmine'e bakarak. Jasmine ise ona dil çıkararak yanıt vermişti. Koca koca insanlar hiç yakışıyor mu gerçekten?

"İyiyim, siz nasılsınız?" dediğimde sitemli bir surat ifadesiyle elindeki dosyaları gösterdi.

"Bütün bir gündür bunlarla uğraşıyorum." dediğinde üzülmüş gibi sırtını sıvazladım ve yerime geçtim. O da bana dosyanın içeriğini anlatmaya başlamıştı, Jasmine bu sırada sessizce bizi izliyordu. Liam, işinin bitiminde ise çok fazla kalmadan kendi bölümüne geri dönmüştü.

"Belki de birbirlerini seviyorlardır." dedim. Jasmine işaret parmağını iki yana salladı.

"Bayan Willson-yani Blanca- daha önceden burada çalışan biriyle nişanlıydı. Birbirlerine çok aşıklardı ve ilişkileri gerçekten ciddiydi-hatta Blanca'nın imzasını bile değiştirdiği konuşuluyordu. Ama ne yazık ki oğlan düğüne kısa bir süre kala ortadan kayboldu fakat Blanca yine gelin oldu. İlk başlarda çok mutlulardı, bütün basında haberleri geçerdi ancak sanırsam Blanca oğlanı unutamadı. Bay Willson da bunun farkında olduğundan araları uzun süredir bozuk." dedi. Birçoğu benim zaten bildiğim bilgiler olsa da Zain ile olan ilişkilerinin içeriğini bilmiyordum, çünkü Zain sürekli yüzeysel geçip duruyordu. Kabul etmeliyim biraz kıskanmıştım.

"Zaten ne zamandır evliler ki?" dedim küçümseyen bir tavırla. Dün evdeki tavırlarım aklıma gelince çok tepki vermekten korkuyordum ama kendimi dizginleyebilecek birisi olduğumun farkındaydım. En azından böyle olmalıydı.

"Üç yıl." dedi Jasmine. "Zaten sorun Blanca'nın hayatını hızlı yaşıyor olması." dedi ve gülümsedi. Daha sonra ise ayağa kalktı ve kısa bir vedadan sonra işinin başına dönmüştü. 

Ben ise gözlerimi kapadım ve kafamı arkaya yasladım.

***

Yine bu eve gelmiştim. Bugün kısa süreceğini biliyordum çünkü planım hazırdı, toptan evi gezmek zorunda değildim. Bitkileri sulayacak ve daha sonra yatak odası ve çalışma odasını gezecektim. Dünkü hayal kırıklığından sonra planımda en dişe dokunur gün bugündü, eğer bugün de elim boş dönersem başarısızlık düşüncesi ile bütün kötü enerjimi evrene gönderecektim. Onun da bana aynı şekilde karşılık vereceğinden hiç şüphem yoktu.