Hastanede geçirdiğimiz bir ayın sonuna gelmiştik. Bu sürede ben kendi ifademi vermiştim ve artık Zain'in uyanmasını bekliyorduk. Malikler davayı her koşulda açmışlardı. Onların adliyede bulundukları zamanlarda biz nöbetleşe olarak hastanede kalıyorduk ve geldiklerinde ise evlerimize dağılıyorduk.
Evlerimiz demişken ben bugün itibariyle Harry'nin yanında kalmaya başlamıştım. Bay ve Bayan Malik ile polis eşliğinde eşyalarımı toparlamıştık ve onlar beni Harry'e bıraktıktan sonra hastaneye geçmişlerdi.
Şimdi ben elimde bavullarım ile kapının önünde Harry'nin kapıyı açmasını bekliyordum.
"Geciktiğim için özür dilerim." dedi ve elimden bavulları aldıktan sonra onları içeriye doğru ittirmeye başladı.
"Sorun değil. Kısa sürdü zaten." dedim. Saçlarına bakılırsa banyodan yeni çıkmıştı, ben kapıyı çaldığımda giyiniyor olmalıydı. "Şampuanın çok güzel kokuyor." dedim içeri adımımı attığımda. Gülde ve ellerini saçlarından geçirdi.
"O artık ikimizin şampuanı." dediğinde güldüm. İçeriye çektiği bavullarla bana göstereceği odaya ilerliyorduk.
Başta olan tatsız tanışmamız için bana özür amaçlı bir davet olduğunu biliyordum ve ben de onu kırmak istememiştim. Gelecekte daha uzun süre bir arada olacağımızdan çocuklar arasından en az tanıdığım Harry'i daha çok tanımak ve onunla vakit geçirmek istemiştim.
"Benim kendi şampuanım var ama teşekkür ederim." dedim. Odaya beyaz rengi hakimdi. Duvarları, yatak başlığı, raflar, dolay... Sadece yatağın üzerindeki birkaç yastık ve sehpanın üzerindeki ıvır zıvırlar bu havayı bozup odaya renk katıyordu.
"Sen yerleşmeye bak. Ben bize bir şeyler hazırlıyorum." dediğinde onu onayladım.
Odadan çıktı ve ben de eşyalarımı dolaba yerleştirmeye başladım.
İşim bittiğinde mutfaktan gelen kokular ile içeriye girdim. Harry neredeyse sofrayı kurmuştu bile.
"Uzun zamandır çorba içmemiştim." dedim masaya oturduktan sonra. O da tam karşıma oturduğunda ben çok yemeye başlamıştım bile.
"Ben de." dedi. "Çok yakında uyanacak biliyorsun değil mi?" dedi Zain'i kastederek. Bunu ben de biliyordum ve düşüncesi içimi heyecan kaplıyordu.
"Biliyorum." dedim ve gülümsedim. "Çok yakından da yakın olursa iyi olur." dediğimde Harry güldü.
"O nasıl olacak be?"
"Şu an falan işte." dedim ve serçe parmağımı ona uzattım. "Bahis açıyorum Zain bu akşam uyanacak." dediğimde o da serçe parmağıyla benim parmağımı sardı.
"O kadar erken değil. Ben gelecek hafta diyorum."
"Nesine?"
"Kaybeden iki hafta bulaşıkları yıkar."
"Ya ikimizin dediği de olmazsa?"
"O zaman beraber yıkarız." dediğinde güldüm ve bahsimizi bitirdik.
Zain, bebeğim lütfen bu akşam uyan.
***
"Hala daha kimseden haber yok ha?" dedi Harry saati göstererek. Yemek yedikten sonra her saat başı bana aynı şeyi söyleyip duruyordu. Hatta iki hafta bulaşıkları benim yıkayacak olmamdan o kadar emindi ki bu akşamkileri kendi elleriyle yıkamıştı. Zaten ben çok uğraşacakmışım.
Şu an saat gece on birdi ve ben artık umudu kesmiştim. Bu kadar erken davranmamalıydım.
Salak Sharon en azından bu hafta içinde deseydin ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•idratherbeastalker•zm
FanficBir beyaz atlı prens yerine beyaz konsollu prensesin hikayesi. Bir bilgisayar oyununa hapsedilmiş adam ve ona yardım etmek için son zamanlarda fazlaca yalan söylemeye başlamış bir kız. Bütün tehlikeyi atlatıp adamı kurtaracak mı? Yoksa onun da sonu...