Geçen iki hafta benim için oldukça hareketliydi. İşime normal bir şekilde devam etmiştim, Bay Willson ile planlar yapıyordum fakat beni asıl şaşırtan Blanca'nın açık bir şekilde beni tehdit etmesiydi. İşlere karışmayacak idim ve o da adımı çevreye kocasının aklını çelen birisi olarak duyurmayacak idi. Ama bu sadece benim için bir uyarıydı eğer devam edersem işlerin ölümüme kadar ilerleyeceğinden de bahsetti ve o bilindik parfümüyle yanımdan çekip gitti.
Bana "Kocama bulaşma, Zain'i ölüme terk et, para içinde yaşamaya devam etmemi sağla" anlamlarında üç kural sunmuştu ama benim zayıf biri olmadığımı unutmuştu. Bu beni daha çok hırslandırmıştı ve işin sonunda onu hapiste görmek istememe sebep olurken garip bir zevk duymamı sağlamıştı. Tabii ki işin sonunda Bay Willson ile bir çıkar paylaşımımız olacaktı, mahkemede onun hafif cezalar ile yargılanmasını sağlamak zorundaydık. Bunu başta yapmak istemesem de Zain ile konuştuğumuzda başka bir çaremiz olmadığını düşündük. Ya da en azından şimdilik suyuna gitmeliydik. Ben böyle düşünüyordum.
Bu tehdit olayı sonucunda Bay Willson evimi değiştirmiş ve Blanca'nın öğrenmemesi için kimseye söylememi tembih etmişti. Bu yüzden buraya geldiğimden beri oğlanları bile görmemiştim. Sürekli olarak etrafımı kontrol etmek ve evden saklanarak çıkmak zorunda kalıyordum. Ama bu kısa bir süreliğine böyle devam edecekti. Her şeyi hızlandırmıştık. Çünkü uzun süren savaştan yarar sağlamış hiçbir ulus yoktur.
Sadece evimi değil aynı zamanda numaramı da değiştirmiş ve asistanlık görevimden istifa etmiştim. Bir aylık maaşımı bile alamadan işten çıkmak beni üzse de çocuklar kısa bir süreliğine idare edebileceğim kadar bana borç vermişlerdi. Ben de onların kafelerine gidip orada çalışarak parayı geri ödeyecektim fakat bunun okul açıldığında olmasına karar kılmıştık. Şimdi hepsi beni ailemin yanında biliyordu. Borç parayı vermelerinin sebebi Hollanda'ya olan yol masraflarımı karşılamak içindi. Onlara yalan söylediğim için kötü hissediyordum ama böyle olmak zorundaydı.
Şu an ise bankaya gidip Blanca'nın son faturalarını kontrol eden Bay Willson'ın gelmesini ve beni artık bir işe yaramadığını söylediği fakat içinde ipucu bulabileceğimi düşündüğümüz adrese götürmesini bekliyordum. Bay Willson, Blanca'nın şüpheli alımlarını inceliyordu aynı zamanda Zain ise Blanca'nın telefonunun sinyallerinden kendi bulunduğu adresi bulmaya çalışıyordu.
Bay Willson'a göre Zain'in bu tür yeteneklere sahip olması Blanca'nın onun yerini değiştirirken olayı tam kavrayamadığı için yanlış bir harekette bulunmasından kaynaklandığını söylüyordu. Yoksa kendi yaptığı hesaplamalarda bir sorun yokmuş fakat böyle konuştuğunda çok cani gözüktüğü için onu hep susturuyorum.
Araba kornasını duyduğumda çantamı aldım ve hızlı hareketlerle dışarı çıktım. Bu ev eski evimden biraz daha büyüktü ama o kadar da ilgi çekici değildi. Yine de bulunduğu muhit oldukça seçkin insanlardan oluşuyordu.
Arabaya oturdum ve Bay Willson arabayı sürmeye başladı.
***
"Buraya en son ne zaman geldin?" diye sordum arabadan inerken. O kavgamızdan sonra ve ona ettiğim hakaretlerden sonra artık "siz" diye hitap edemezdim. Gerçi artık patronum da değildi.
"Bir ya da bir buçuk yıl önce. Gerçekten o adamı sırtlayıp götürdüğüne inanamadığım için kontrole gelmiştim." dediğinde "sırtlayıp götürmek" demesine güldüm. Kıskanç ve psikopat ruhlu bir adam olmasa kafa dengi sayılabilirdi ama yaşadığı çevresi onu yanlış bir şekilde yetiştirmişti.
Ev beyaz duvarlı ve mavi panjurlu şirin bir yer gibi duruyordu. Kapısının ve küçük balkonunun kenarlarından uzanan begonvil sarmaşığı eve yazlık havası veriyordu. Keşke bu sakin ve şirin bina böyle olaylara maruz kalmasaydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/240373080-288-k632897.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•idratherbeastalker•zm
FanfictionBir beyaz atlı prens yerine beyaz konsollu prensesin hikayesi. Bir bilgisayar oyununa hapsedilmiş adam ve ona yardım etmek için son zamanlarda fazlaca yalan söylemeye başlamış bir kız. Bütün tehlikeyi atlatıp adamı kurtaracak mı? Yoksa onun da sonu...