"En kısa zamanda geleceksiniz ama." dedi Trisha kapının önünde gitmeden önce.
Akşam kızlarla evi güle oynaya yerleştirmiştik, diğer gün bütün sabah güzel bir kahvaltı yapmakla uğraşmıştım ve kahvaltıyı hazırladıktan kısa bir süre sonra Maliklerin geri kalanı taburcu olan Zain ile beraber gelmişti. Çocuklar ailecek zaman geçirelim istemiş ve bizi yalnız bırakmışlardı ve ben bu ailecek kavramının içinde olmaktan mutluluk duyarak onların gelmiyor oluşuna üzülüyor gibi yapmıştım. Üzülüyor gibi yapmıştım çünkü bugün Bradford'a geri dönecek olan Zain'in ailesi gittiğinde sonunda yalnız kalabilecektik, bu yüzden çocukların gelmemesine pek de üzülmemiştim.
Kahvaltıyı yapmıştık, biraz sohbet etmiştik, evi gezmiştik ve sonra Malikler kalkmaya karar vermişlerdi. Ben kapıda onları geçiriyordum, koltukta olan Zain ise salondan bize laf yetiştirmeye çalışıyordu.
"İş bulduğumda geleceğiz dedim ya anne." dedi Zain. Dediğine biraz gülsem bu beni kötü bir gelin yapar mıydı? Zain kendisini toparladıktan sonra iş bulacaktı, biz kendimizi maddi açıdan toparlayacaktık, benim neredeyse bir yıldır görmediğim ailemi ziyarete gidecektik ve sonra sıra Maliklere gelecekti. Yani, bence.
"Size güveniyorum çocuklar. Birbirinize sahip çıkın." dedi Yaser Amca. Ona güven veren bir şekilde gülümsedim.
Yanlış anlaşılmak istemiyorum, bu insanları seviyorum fakat daha yapmamız gereken çok fazla şey vardı.
"Siz de kendinize iyi bakın." dediğimde sözlerimi Zain de takip etmişti. Son sarılmalar ve uğurlamalar sonrasında kapıyı tamamen kapatmış ve salona doğru ilerliyordum.
Zain gri düz tişörtü ve siyah eşofmanı ile benim emektar beyaz köşe koltuğum üzerinde ona hazırlanmış hasta yatağında yatıyordu. Gözleri gelmemi beklercesine salon kapısının olduğu yerdeydi ve ben girdiğimde yüzünde bir gülümseme yayıldı.
"Yalnız kalmak isteyip durdun." dedim ve yanına bağdaş kurarak oturdum. "Al yalnız kaldık şimdi ne yapacaksın?"
"Çok şey düşündüm ama hangisinden başlarız bilemiyorum." dediğinde güldüm. Aslında flört bile etmeden hemen olaya girişen bir çift olarak birbirimizi tanımamız gerekiyordu.
"Bu bir hafta tamamen seninleyim. Çocuklar birbirimize ayırmamız gerektiğini söyledi." dedim. Onların yanında çalışmaya başlayacağımı söylemiştim. Dün akşam konuştuğumuzda ve bana kahvaltıda yanımızda olmayacaklarını söylediklerinde haftaya başlamamı da söylemişti. Hem evi oturtmam hem de Zain'in rahat etmesini sağlamam için bu önemliydi.
"Ailem ile konuştum harçlığımı göndermeye devam edecekler." diye devam ettim. Onlarla nasıl konuştuğumu, ne anlattığımı sormayın. Ben elimden geldiğince anlatmaya çalıştım fakat ne anladıklarını sadece onlar biliyorlar.
"Benimkiler de şimdilik yardım edecekler." dediğinde gülüp kafamı arkaya yasladım ve yüzümü ellerimle kapadım.
"Kendimi çok yetişkin hissediyorum. Ev kirası, çalışma, faturalar, birlikte yaşamak... Bir iki ayda beni yirmilerin sonuna getirdin." dediğimde güldü ve ellerimi yüzümden çekip tuttu. Bu hareketi üzerine yüzümü ona döndüm.
"Ben senin yaşına inemeyeceğim için seni benim yaşıma çıkarttım." dedi. "Dünyamıza hoşgeldin."
"Bundan hoşlanmadığımı söyleyebilir miyim? Üzerimde çok fazla baskı hissediyorum." dedim. Aslında daha önceden de tek başıma yaşıyordum fakat bu aynı evde iki kişi yaşamaya benzemiyordu. Ailem tamamen her şeyimi karşılıyordu fakat şimdi sevgilimle yaşadığımı ve sevgilimin yetişkin bir adam olduğunu, benim ise çalıştığımı bildikleri için kendi üzerilerinde olan yükleri de haklı olarak hafifletmişlerdi. Şimdi artık sadece harçlık diyebileceğimiz ve bizim de büyük ihtimalle su ya da elektrik gibi faturalarımıza gidecek bir para göndereceklerdi. Zain iş bulunca tamamen biterdi sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•idratherbeastalker•zm
Fiksi PenggemarBir beyaz atlı prens yerine beyaz konsollu prensesin hikayesi. Bir bilgisayar oyununa hapsedilmiş adam ve ona yardım etmek için son zamanlarda fazlaca yalan söylemeye başlamış bir kız. Bütün tehlikeyi atlatıp adamı kurtaracak mı? Yoksa onun da sonu...