huit

187 18 8
                                    

İlk ciddi görevler bu akşam itibariyle benim için başlıyordu. Bay ve Bayan Willson şehirden uzaklaşmak istediklerine karar vermişler ve evdeki çalışanlar ile birlikte Reading'te bulunan çiftliklerine gideceklerdi. Bana ise onlar olmadığı süre boyunca evdeki bitkileri sulama ve köpeklerine bakma işi bırakılmıştı. Bitkileri sulamak için evin anahtarını bana vermişlerdi ama köpeğe kendi evimde bakacaktım. Bay Willson'ın sevinçle bahsettiğine göre kendisi iki yaşında akıllı bir Golden cinsinde köpekti, adının Vegas olduğunu söylemişti. "Ona iyi bak Sharon." dedi bana. "O sahip olduğum en önemli şey."

Böyle demesi kafamı karıştırmıştı, daha yeni burada olduğum için kimseyle bu tür dedikodulara giremiyordum. Liam'a sorabilirdim fakat aramızda yeni oluşan güven bağını kırmaktan korktuğumdan patronumdan memnun olduğumu ve şimdilik bir sorun olmadığını ona söylüyordum. Yine de şirketin muhasebe işleri ile uğraşan Jasmine ve ben aramızdaki arkadaşlık bağlarını güçlendirirken günün birinde sorularımın cevaplarını alacağımı biliyordum. Jasmine burada beş yıldır çalışıyordu.

"Her şey sana emanet. Yine ben varmışım gibi şirkete gelmeye devam et, işleri bana ulaştırman için sana gelecekler." dedi Bay Willson odasından çıktıktan sonra. Ceketini giyiyordu ve tam önümden geçerken evin anahtarını cebinden çıkarıp bana doğru attı. Havada yakaladığımda parmaklarını şıklatıp işaret parmağını bana doğru döndürdü. "İyi yakalayış."

"Teşekkürler efendim." dedim ve çaldığı için şirket telefonuna döndüm.

"Çok güzel. Konu iş olunca beni bile görmeyeceksiniz. Aferin Sharon!" dediğinde güldüm ve telefondaki kişi ile konuşmaya başladım.  

Bazen bu adamın nasıl öyle bir cani olduğunu merak ediyordum. Ama her bunu düşündüğümde içimi bir ürperti sarıyordu. Günlük hayatta hepimiz maskeler giyiyorduk fakat bazılarınınki o kadar profesyonel oluyordu ki asla düşündüğünüz insan değillerdi. 

***

Tekrardan aynı evdeydim fakat bu sefer içeride ve zaman kısıtlamam olmadan dolaşıyordum. Babam her şey için uygun bir zamanın olduğunu söylerken haklıydı.

Dışı kadar içi de modern bir şekilde dizayn edilmişti ama ev gibi hissettiren o evlerden değildi. Her yeri soğuktu, sanki içinde hiç anı yok gibiydi ve belki de içindekilerin mutsuzluğu evin duvarlarına sinmişti. Oysaki bu büyük ve güzel ev sıcacık bir yuvayı, mutlu bir aileyi hak ediyordu. Hak ettiği hiç ona verilecek miydi?

Bana söylenilen kilerden ihtiyacım olan malzemeyi alıp içine su doldurdum ve evin içinde gördüğüm her bitkiyi sulayarak dolaşmaya başladım. Acaba ben kötü bir adam olsaydım en büyük sırrımı nerede saklardım? Bunun için ilk çalışma odasını düşündüm. Sen istemediğin için evdeki kimsenin giremeyeceği, tamamen sana özel bir alan fakat akla ilk gelen seçenek olduğundan onu biraz arkalara atmayı düşündüm. Sonuçta bunu akıl edebilecek kadar mantıklı olmaları gerekliydi.

İlk başta evde kaç oda olduğunu bulmalıydım, bu evde bir haftalık özgür zamanım vardı. Bunu odaların sayısına bölüp planlı gitmeliydim. 

Çıktığım üç kat sonrasında evde on iki oda-bunların üçü misafir odası, biri yatak odası, biri çalışma odası, biri sinema odası, biri küçük oturma odası, üçü çalışanların kaldığı oda, birisi oyun odası, birisi boş oda, biri hobi odasıydı-, spor salonu, kapalı havuz ve oldukça da banyo olduğunu gördüm. Banyolardan yatak odasında olanını aklıma kazıdım ve telefonumu çıkarıp bir plan kurmaya başladım.

Çarşamba: Hobi odası ve kütüphane

Perşembe: Yatak odası(banyosu da içinde), çalışma odası

•idratherbeastalker•zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin