dix-huit

155 15 2
                                    

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayııın 

hepinizi seviyorum

İYİ OKUMALAR

***

Zain'in Ağzından

Uzun zaman sonra gözlerini açmak, tanıdığın insanlarla iletişim kurmaya devam edebilmek benim için şaşırtıcı fakat özlem duyduğum olaylardı. Çevreme bakıp etrafımda olan insanlara her baktığımda, geride bıraktıklarımın ne kadar merhametsiz ve yararsız insanlar olduklarını anlıyor, benim için yaşadığım her güne yeni bir şükür sebebi geldiğini hissediyordum. Bir süre önce olduğundan şüphe duymaya başladığım Tanrı, belki de bu iyi günler için beni hazırlıyordu. Sonuçta acıyla karşılaşmamış hayatlar daha başlamamış hayatlardır.

Kimsenin bilmediği sırları biliyordum ve şimdi bunları polislerle paylaşmıştım. Beni hapsetmelerinin, ölüme terk etmelerinin tek sebebi basit kıskançlıklar değildi. Trevor hayatımı mahvetmek için canıma kast etmiş olsa da ilk zamanlarda Blanca'nın neden aceleyle beni ortadan kaldırmak istediğinin nedenini bilmiyordu zannımca. Blanca ün istiyordu, para istiyordu... Bunların hepsi doğruydu ama ben zaten ona bunları verebilecek şekilde gelişiyor idim. Asıl sebep bambaşkaydı.

Blanca bir insanı öldürmüştü. Benim bunu bildiğimi fark ettiğinde  ortadan kalkmamın yollarını arıyordu ki burada çıkarları Trevor'ın çıkarları ile kesişti. Ona sevgi sözcükleri söylemiş olmalıydı, kendisini sevdiğine inandırmış olmalıydı, çünkü sevgi yoksunluğu çeken bu adamın tüm ihtiyacı bunlardı. Blanca'nın tüm istediğini koşulsuzca yaptı.

Ama öğrendiğini düşünüyordum. Sharon'ı istese defalarca ortadan kaldırabilirdi ama o benim olduğum eve ona hapsetmeyi tercih etti. Benim yapabildiğim her şeyin farkında olarak... Aslında bizi hapsetmedi. "Eğer yapabiliyorsanız çıkın ve kurtulun. Beni de bu kadından kurtarın." dedi. Blanca'nın ona zarar verme korkusundan Sharon'ın işine baktığını düşündürttü. 

Vicdan... Vicdan azabından defalarca benden özür dilediğini duymuştum Trevor'ın ama onu affedecek değildim. Blanca ne yaptıysa ona yataklık yaptığından en az onun kadar suçluydu gözümde ve ikisi de cezasını çekecekti. Benim üzüldüğüm tek şey iki insanın mahvolacak yıllarıydı fakat asla o iki insan değildi.

"Seni çok sevdiğimizi ve çok özlediğimizi biliyorsun değil mi?" dedi annem saçımı okşarken. Onlara her baktığımda gözlerimin dolduğunu, bunu bize yapanlara karşı içimin hınç ile taştığını hissediyordum.

"Ben biliyorum. Önemli olan sizin de bilmeniz." dedim. Babam bana uzanmış ve başımdan öpmüştü. 

Ailem her zaman birbirine sıkı sıkı bağlıydı. O zamanlar bunlar asla başımıza geleceğini düşünmediğim trajediler idi. Aslında kim düşünürdü ki? 

Hayatını geçirmeyi düşündüğü sevgilisinin bir kavga anında sinirle karşısındaki insanı öldürmesine tanıklık edeceğini ve sırf bu yüzden kendisini öldürmeye kıyamayacak kadar sevdiğinden ona daha kötülerini yapması için başka bir adama teslim edeceğini... Yıllar boyunca ben bir yerlerde mücadele verirken ailemi öylece ortada bırakacaklarını...

"Burada olduğum için, tekrardan sizleri görebildiğim için çok mutluyum. Asla tekrardan gün ışığını göreceğimi düşünmezdim." dedim. Kız kardeşlerim yatağın etrafına oturmuşlar ve bizi izliyorlardı. Onları son gördüğümden beri çok büyümüşlerdi. Safa ve Waliyha'nın ilk kalp kırıklıklarında bir ağabey olarak yanlarında olamamak, canlarını sıkmamaları tembih edip gerekirse kalplerini kıran çocuklara dersini bildirmekle onları korkutamamış olmak canımı sıkıyordu. Yüzleri değişmiş, boylar uzamıştı. İkisi de hatırladığımdan çok farklı gözüküyordu.

Doniya ise aynıydı ama daha anaç ve daha olgun bir havayla...

"Bizimle gelmeni isterdik. Sana bakardık, kendine gelirdin. Böyle durumlarda doğduğun büyüdüğün topraklara dönmek iyi gelir." dedi annem yine. Hala daha evin sözcüsü konumundaydı, bu konuda bir şey değişmemesi beni mutlu etmişti.

"Doğduğum büyüdüğüm topraklar bana en büyük ihaneti yaptı anne. En azından şimdilik dönmesem iyi olur." dedim ve ekledim. "Hem Sharon'a çok yük oldum ve kızın da hayatı alt üst oldu. Ona yardım etmem gerek. Gördünüz kalacağı bir evi bile yok."

Annem beni onayladı.

"O iyi bir kız. Bir koşul beklemeden böyle büyük iyiliklere kalkışmak herkesin yapacağı bir iş değil. Onu bulduğun için şanslısın." dedi babam. 

"Ayakları yere basıyor. Birkaç kere konuştuğumuzda fark ettim." dedi Waliyha. Hakkında iyi yorumlar alıyor olmak beni rahatlatıyordu. Uzun bir süre kadınlara güvenebileceğimi düşünmemiştim ama üç kız kardeşin varsa yine yine yapıyordun.

"Tatillerde geleceksin." dedi annem benden söz bekler gibi. Güldüm ve onu onayladım.

"İş bulayım söz geleceğim. Bir de yürümeyi tekrardan öğrenmem gerek." dedim. Uzun süre yattığımdan yürümeyi hatırlayamıyordum fakat doktorların desteğiyle gün geçtikçe bu konuda iyileşiyordum. Belirli bir fizik terapi rutininden sonra halledilmeyecek bir sorun değildi benim için.

Kapı açıldı ve gülümseyen suratlarla içeriye Sharon ile Louis girdi. Bu güzel haberlerle geldikleri anlamına geliyordu.

Sharon başıyla herkese selam verdikten sonra direkt yanıma geldi ve bana sarıldı. Bu kadar kısa sürede biriyle böylesine ruhsal bir bağ kurmak farklı hissettiriyordu. Ama bunca zaman boyunca birbirinizi bulmanız için bekleyen kişiyle tanışınca olan bu olmalıydı. Daha ilk sarılma ile rahatlama ve huzur hissi... Bulutlara çıkmışsınız ya da bu dünyada artık başınıza ne gelirse gelsin size zarar veremezmiş hissi... Daha önceden hissetmediğim, gerçek olduğuna bile inanmadığım bu duyguların hepsini tek bir anda hissetmiştim. Bu aşktan öte bir şeydi. Çünkü aşk fiziksel bir çekimi barındırırdı ama bizim aramızdaki ruhsal bir çekimdi. Daha spiritüel, daha metafiziksel...

"Evimizi buldum." dedi Sharon sarılması bitince. Mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu. "Thames Nehri'ni görüyor, sessiz ama şehir merkezine çok yakın bir uzaklıkta." diye devam etti. Bunları bana telefonda da söylemiş, fotoğraflar göndermişti ama şimdi annemlerin de duyması için onlara karşı söylüyordu.

"Ne zaman yerleştirmeye başlayacaksınız?" diye sordu Doniya. 

"Nakliye şirketi ile gelmeden önce görüştük, Harry'nin evinden benim eşyalarımı alacaklar ve oraya götürecekler. Eğer sizin için sorun olmazsa bu akşam evi yerleştirmek için orada olacağım. Yarın Zain'in taburcu olmasına kadar hazır olmalı." dedi. 

"Ben gelince yapardık." dediğimde bana "cidden mi" bakışı gönderdi.

"Sevgilim alınma ama daha ayakta duramıyorsun. Sen gelmeden halletmem daha doğru olur." dedi ve elini yanağıma yerleştirip sıktı. Ona göz devirmem üzerine bana göz kırptı.

"Sharon doğru söylüyor." diyerek annem onu onayladı. "Kızlar seninle gelebilir, hepimizin kalmasını gerektirecek bir neden yok ortada." dediğinde bu sefer Sharon onu onayladı.

"Çok iyi olur. Hemen bitiririz." dedi ve beklenmedik anda yanağımı öptü. Bu tür hareketleri kocaman bir adam olmama karşın ailemin yanında olduğu için utanmama sebep oluyordu ama hoşlanmadığımı söyleyemezdim.

"Bu akşam beni bırakıyor musun?" dediğimde yapay bir üzüntüyle bana baktı.

"Ne yazık ki! Ama yarından sonra bütün akşamlar bizim nasıl olsa, üzülme." dedi ve kızlara döndü. "Hemen çıkalım mı? Daha temizlik var." dediğinde onlardan onayı aldı ve kısa bir süre sonra çıktılar.

"Çok hareketli bir kız." dedi Louis bana bakarak.

"Hem de nasıl!" diye ona karşılık verdim.


•idratherbeastalker•zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin