"Jisung evdeymiş."
Kuzeni için endişelenen sevgilisine bakıp konuşmuştu. Sonra telefonu ona doğru çevirip mesajı gösterdi.
"Yanına gitsem mi?"
"Minho çoktan yola çıkmıştır. Bırakalım da yalnız kalsınlar."
Chan'ı başını sallayarak onaylayıp içecek bir şeyler hazırlamak için mutfağa gitti. Onunla konuşması gereken bir konu vardı ve baş başayken anlatması daha doğru olurdu.
"Yorgun görünüyorsun."
Arkasında duran ve kollarını beline saran Chan'a minik bir öpücük verip bardağa buzları koydu.
"Endişelenme. Sadece son zamanlarda çok fazla dersim var."
"Sen içeri geç. Ben hazırlarım."
"Beraber hazırlayalım. Bana dolaptan iki şişe soda verir misin?"
"Pekala."
Chan sodaları alırken o da bardakların içine içecek şurubu ekledi. Sodaları da koyduktan sonra biraz karıştırıp birini Chan'a verdi.
Salona geçip koltuğa oturduklarında başını onun omzuna yasladı. Bakışları televizyon ekranındaydı. Filmi izliyor gibi görünüyordu ama tek yaptığı konuya nasıl gireceğini düşünmekti. Chan ise gayet mutluydu. Henüz sevgili değillerdi. Yani bunu sesli olarak dile getirmemişlerdi ama beraber bolca vakit geçirmekten ve birbirlerini öpmekten keyif alıyordu.
On dakika boyunca sessizce içeceklerini içmiş ve filmi izlemişlerdi. Younghyun başını kaldırıp oturuşunu düzeltince Chan'ın bakışları ona dönmüştü. Bardağı elinden alıp masaya bırakmış ve bedenini ona doğru çevirmişti.
"Ne oldu?"
"Öncelikle seni sevdiğimi bilmeni istiyorum. Arkadaş olarak değil. Seni gerçekten seviyorum."
"Ben de seni seviyorum."
"Bir yıl ya da daha uzun sürebilecek bir eğitim programı var ve üniversite öğrencilerine yurtdışında eğitim alma imkanı tanıyor. Bende bu şansı elde eden kişilerden biriyim ve geri çevirmek istemiyorum."
Chan kuruyan dudaklarını yalayarak derin bir nefes aldı ve Younghyun'un ellerini kavradı.
"Geri çevirmen aptallık olur. Beni dert etme. FaceTime yapabiliriz."
İkisi de hafifçe gülümserken ortamdaki sessizliği Chan'ın telefonu bozmuştu. Masadan alıp ekrana baktı. Hyunjin arıyordu. Aramayı cevapladı. Kısa süren bir konuşmadan sonra telefonu aldığı yere bıraktı.
"Hyunjin ve Seungmin çağırıyor. Diğerlerini de aramışlar. Birlikte bir şeyler yiyelim diyorlar."
"Olur. Onlarla da konuşmuş olurum."
"Gidelim o zaman."
Hazırlanıp evden çıktılar. Taksiye binip Hyunjin'in gönderdiği adresi verdiler. Chan, yol boyunca Younghyun'a üzgün hissetmemesini söyleyip durmuştu. Nasıl olsa sonsuza dek ayrı kalmayacaklardı. Mesajla iletişim kurabilir, sesli veya görüntülü konuşmalar yapabilirlerdi.
Herkes bir araya geldiğinde konuyu diğerlerine de anlattılar. Öylesine bir araya geldikleri gece dokuz kişi olarak geçirdikleri son gece olacaktı.
~~~
Hello everyone!Grubun ilk repackage albümü In Life çıktı. Tüm şarkıları henüz dinleyemedim. Sadece Back Door ve Go Live'ın yeni versiyonunu dinledim. Back Door hakkında pek emin değilim. God's Menu'yu ilk dinlemede çok sevmiş ve defalarca dinlemiştim ama bu pek öyle olmadı. Dinledikçe alışırım diye umuyorum.
Umarım beğenmişsinizdir. Kendinize dikkat edin! Oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayın💙💙
[[Bu bölümün şarkı önerisi; Stray Kids - Any]]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
schizoid [sᴋᴢ] ✅
Fanfiction"Garip olan ben değilim. Diğer insanlar birilerine ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar. Ben ise buna gerek duymuyorum. Dostluklar gereksizdir çünkü biz insanlar çok acımasızız." [minsung × hyunmin × changlix × youngchan × jeongle] (070720 - 271020)