Bölüm 18 - Aşk Kıvılcımları ve Ağır Bedeller (+18)

1.8K 144 1
                                    

💜 Bölüm az da olsa +18 sahneler içermektedir 💜

Ertesi gün...

Doğa önünde oturduğu şömine gürül gürül yanar ve arada sırada etrafa minik, zararsız kıvılcımlar fırlatırken huzurlu bir şekilde içini çekti. Başını çevirip geriye, odanın en uzak köşesinde duran ahşap masaya baktı gülümseyerek. İki saat önce üzerinde çeşit çeşit yemekler ve dolu bir şişe kaliteli şarap bulunan masa şimdi iki kişinin yemek yediğini gösteren bir dağınıklık içerisindeydi.

Elindeki kadehten bir yudum şarap daha alıp tam karşısında oturmuş kendisini izleyen Ömer'e döndü.

"Yıllar sonra ilk defa huzurluyum. Meğerse o kadar yorulmuşum ki, yorulduğumun bile farkına varamamışım. İyi ki buradasın Ömer, iyi ki bu kötü anlarımda yanımdasın. Sen olmasan-"

"Hişşt- lütfen." dedi Ömer uzanıp Doğa'nın boştaki elini avuçlarının arasına alarak.

"Yıllarca çabaladım, didindim durdum ve ne içindi? Nişanlım arkamdan iş çevirip zora geldiğinde de beni bırakıp başka biriyle kaçıp gitsin diye." Kafasını iki yana salladı. "Dışarıdan iş kolik, paragöz biri gibi görünsem de aslında tek istediğim yalnızlığımı paylaşacak, sığınabileceğim bir liman bulmak ve onu mutlu etmekti."

"Bilmiyorum Ömer. Hani bir şey gözünün önünde durduğu, orada olduğu için o şeyin var olduğunu düşünürsün ya... Öyle değilmiş, bunu öğrendim Deniz'den sonra. Ve işin en kötüsü de ne biliyor musun, bunca zaman sonra bile içimde hala bir umut vardı. Deniz'le yaşadıklarımızın gerçek olacağına dair..."

"Polisler gözaltına alındığım ilk gün bana onun yurt dışına kaçtığını söylediklerinde içimden kızmıştım onlara. Kendi kendime benim Deniz'im beni yüzüstü bırakmaz, kaçıp gitmez, yapmaz öyle şey diyordum. Hâlbuki o bana giderken veda mektubu bile yazmıştı. Allah'ım- ne kadar aptalım!"

"Doğa- lütfen, lütfen kendini daha fazla yorma. Yeterince yıpranmadın mı zaten? Bunları bana anlatmana gerek yok. Senin hakkında bir şey bilsem de bilmesem de sen benim için aynı insansın." Güldü. "Hep aynı baş belası ve burnu havada patroniçesin."

Genç kadın da Ömer'e katılarak güldü. "Siz de benim için hep ofisimi basan vahşi adam olarak kalacaksınız King Kong Bey." Yüzüne ciddi bir ifade yerleşirken durdu. "Bu akşam için çok teşekkür ederim Ömer. Gerçekten muhteşemdi."

"Sen de öylesin."

Doğa yanakları ateşe yakın oturmasıyla alakası olmayan bir şekilde kızarırken başını öne eğdi.

Ömer uzanarak elini Doğa'nın çenesinin altına koyup yukarıya kaldırarak kendisine bakmasını sağladı. Doğa'nın parlayan gözleri şaşkınlıkla hafifçe açılırken parmağını genç kadının alt dudağında gezdirdi bir süre. Bakışlarını ondan bir an bile ayırmadan Doğa'nın elindeki şarap kadehine uzandı, alıp hemen yan taraflarında duran sehpaya bıraktıktan sonra yeşil gözleri beklentiyle kendisine bakan genç kadını yüzünden tutarak yavaşça kendine çekti, istemsizce aralanan dudaklara sakin bir öpücük kondurdu.

Doğa, Ömer'in öpücüğüyle uyanan bedeninin tepkilerine daha fazla karşı koyamayacağını hissettiğinde eğildi ve Ömer'in alt dudağını dişleri arasına aldı. Ardından iki eliyle genç adamın yüzünü kavradı ve kendine çekip hırsla öpmeye başladı. Bir eli Ömer'in göğsünde, tam kalbinin üzerinde kalırken diğeri önce omuzlarına kadar indi sonra yeniden ensesine çıktı.

Ömer, Doğa onu daha da kendine çekerken kükredi ve Doğa'yı kalçalarından tutarak yerden kaldırıp kucağına oturttu. Genç kadının ayakları anında sırtında kenetlenirken Ömer içinde bir şeylerin kabarmaya başladığını hissediyordu. Çok uzun zamandır böyle hissetmemişti. Bir daha da hissetmeyeceğine emindi oysaki...

Doğa'nın elleri Ömer'in düğmelerine gidip teker teker açmaya başlarken genç adam dilini daha büyük bir kuvvetle itmeye başladı. Eller hırsla çarpışmaya başladığında Doğa ne yaptığının farkında bile olmadan Ömer'in başını geriye yatırdı ve genç adamın âdem elmasına uzandı.

.......................................................

"Ben bakıyorum!"

Ömer mutfakta iş yapan Doğa'ya doğru bağırıp çalan kapıyı açtığında ne olduğunu anlayamadan yüzünde patlayan çantayla geriledi.

Gürültüler üzerine mutfaktan çıkan Doğa koşturarak yanlarına geldi ve arkadaşının koluna yapıştı.

"Öykü! Dur! Dur, ne yapıyorsun!?"

"Ne mi yapıyorum!?" diye bağırdı Öykü yeniden Ömer'e doğru çantasıyla hamle yaparak. "Birazdan anlatacaklarımı dinlediğinde bana bu herifi iyi bir benzettiğim için teşekkür edeceksin!"

"Öykü- ne? Ne diyorsun?"

"Bu adamın kim olduğunu biliyor musun? Bu adam borsada hisse kâğıtlarıyla oynayıp şirketin iflas etmesine neden olan adam Doğa."

"Ömer? Sen- bu evin kâhyası değil misin? Öykü'nün dedikleri doğru mu?"

Doğa gözleriyle Ömer'e tersini söylemesi, inkâr etmesi için sözsüz bir şekilde yalvarırken uzun süren sessizlikte bekledi. Ama Ömer'in bir şey söylememesi üzerine gözlerinde biriken hayal kırıklığı dolu yaşları saklamak için başını eğerek arkasını döndü. Alaylı bir gülüşle kafasını iki yana salladı.

"Teşekkürler Ömer. Bana bir kere daha kimseye güvenmemeyi, iyilik diye bir şeyin kalmadığını hatırlattığın için sana çok teşekkür ederim."

"Doğa-" dedi Ömer ileriye doğru atılıp genç kadının elini yakalamaya çalışarak ama Doğa ona izin vermeyerek kendisini geri çekti. "Yemin ederim böyle olacağını, olayların bu raddeye geleceğini bilsem- Ben sadece... Deniz'in Emin amcaya yaptıklarından ve şirkette olanlardan sonra size bir ders vermek istemiştim. Hepsi bu."

"Öyleyse amacına ulaştın, tebrik ederim. Bak- ben artık o ofiste gördüğün kadın değilim. Beni kırmayı başardın. Ama bu dersin bedeli çok ağır oldu."

Ömer, Doğa'nın bavullarını Öykü'nün kapı önünde bekleyen arabasına yerleştirmesini camdan izlerken genç kadının kendisinden böyle ayrılmasına, çekip gitmesine göz yumamayacağını düşündü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ömer, Doğa'nın bavullarını Öykü'nün kapı önünde bekleyen arabasına yerleştirmesini camdan izlerken genç kadının kendisinden böyle ayrılmasına, çekip gitmesine göz yumamayacağını düşündü. Doğa arabaya binerken koştu ama önüne çıkan ve son derece kızgın görünen Öykü onu durdurdu.

"Doğa'dan uzak dur." dedi parmağıyla Ömer'in göğsünü dürterek. Ömer, kumral kadının mavi gözlerinin kızgınlıkla alev alev parladığını görebiliyordu. "Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." diye ekledi Öykü arkasını dönüp arabanın sürücü koltuğuna geçmeden önce.

Ömer olanları boş gözlerle izleyen Doğa'ya son bir kez seslenmeyi denedi ama genç kadın onu duymamış gibi başını diğer tarafa çevirdi. Arabanın patikadan ilerleyip ağır ağır gözden kaybolmasını izlerken Doğa'nın güzel gözlerinde gördüğü hayal kırıklığını çok uzun bir süre unutabileceğini sanmıyordu.

Vahşi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin