33

2.9K 540 31
                                    

Göz ucuyla baktı; pastanenin en öndeki masasına, Kemal'in maviş gözlerini dikip yoldan geçeni kolaçan edişini hatırladı. Özlem yokladı kalbini, ne kadarlık süre geçmişti ki şunun şurasında diye hiç hesap sormadı kendine. Hakkıydı, özleyecekti, özlenecekti... Sevda işleri böyle yürürdü. Gülerken zihnindeki düşüncelere apartman kapısının açıldığını gördü. Sakinlerden biri çıkarken tebessüm selamıyla yanından geçip gitti. Asansör yerine merdivenleri kullanarak çıktı eski apartmanın katlarını. Biraz sonra Ece'nin kapısındaydı ve genç kadın kapıyı açıp da karşısında Aylin'i görür görmez kapıyı kapatmaya kalkıştı. Tüm kuvveti ile kapının açılmasını engellemeye çalıştı Aylin.

"Seninle konuşmam lazım, lütfen, yalnızım."

"Git buradan."

İlk ve son karşılaşmalarını düşündüğünde Ece ona kapıyı açmamakta haklıydı fakat Aylin de ondan başka kapısı kalmadığının farkındaydı.

"Benim derdim başka, lütfen konuşmalıyız. Sana zarar verecek bir şey gelmez benden."

Direnci kırıldı açtı kapıyı, "Ne istiyorsun?"diye öfkeyle bağırdı.

"Yardımını isteyeceğim, başka bir mesele. Yalnızım!"

"Gir ama inan hiç vaktim yok."

Aylin bu defa geçen seferden alışkın tavırlarla girdi içeri. Kapı önüne çıkarılmış valizleri, evin geçen seferkinden daha dağılmış olduğunu gördü.

"Geç, ne diyeceksen de bir an önce."

Oturup da iki ahbap gibi sohbet etmeye ne gerek vardı ki? Olduğu yerde durdu Aylin, "Bir yere mi gidiyorsun?"diye sordu.

"Sana ne?"

Hakikaten de ona neydi de; bir daha ulaşılamaz olursa, kimden yardım isteyecekti, kime soracaktı, kime ulaşacaktı daha başka. Boğazındaki parmak izlerine ilişti gözü. "Kemal öyle fena bir insan değildir aslında. Biraz öfke kontrolü sorunu herkesin vardır." Kemal'i aralarında konuşulacaklardan ayrıksız bir mevzu olarak savunuşuna anlam dahi aramadı Aylin.

"Ne istiyorsun?"

"Babam, bir cinayetten dolayı aranıyor. Sen ölen adamı tanıyorsun, oğluyla çok yakınsın, babama iftira atılıyor, yardım et bana."

İrkildi Ece. Daha ne kadar düğüm olacaktı ki bu hayatlar? "Sen şoförün kızı mısın?" Başını salladı Aylin. "Hem de Kemal'in nesiysen artık... Baban da mı Sevda Çıkmazı'nda yaşıyor?"

"Evet. O adamı babam öldürmedi. Kim yaptıysa babamın üzerine yıkmaya çalışıyor. O gece yanında Irmak varmış, Irmak çıktıktan sonra babam adamı almaya gelmiş. Teknesine götürmüş, oraya bırakıp dönmüş arabayı bırakmış, sonra da eve geldi zaten. Babam yapmadı."

Ece, kapının önündeki valizlere şöyle bir baktı. Gürkan'ın eli kulağındaydı; ha geldi ha gelecek. "Buradan çıkalım mı?" Valizlerinden en küçük olanı kestirdi gözüne. Bilhassa kaçacak cesareti bulursa onu alıp gitmek niyetindeydi. Cesaret edemedi, elinden tutacak hiç kimsesi yoktu, bir otele gitse akşamına bulurlardı, ailesinden kimse kucak açmazdı ona. Utanıyorlardı ondan, nefretleri de cabası; kanı aksa üzerine basıp geçecek kadar. O küçük valizi aldı eline, denemeye değerdi, bu iyilik delisi insanların merhametinden faydalanabilirdi, bu genç kız onu Emre'ye götürebilir, Emre'yi de onu affetmeye ikna edebilirdi. "Hadi kimse gelmeden çıkalım şimdi?"

Her şeyden habersiz bir halde düştü Aylin yanına, ana caddeye kadar arkadaşlık ettiği Ece ile birlikte bindi taksiye. Muhitten iyice uzaklaştıklarına emin olduktan sonra şoföre "Bizi uygun bir yerde indirin lütfen," dedi Ece. Taksimetredeki ücreti ödedi, yol arkadaşının da inmesini bekleyerek ilerideki alışveriş merkezlerinden birine girdiler birlikte. Hemen girişteki kafeye oturduklarında çantasından bir bere çıkarıp başına geçirdi ve etrafını kolaçan etmeye devam ederek vitrine sırtını döndü. Çekingen tavırlarla karşısına geçti Aylin.

Sevda ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin