41

2.9K 528 53
                                    

Adam elinde iki çayla kalakaldı ve kapı ağzından izledi, Aylin'in arka koltuğa Kemal'in de ön tarafa geçişini. Aralarındaki sarmal ilişkiyi irdelese çirkin olacaktı, en iyisi dedi millete bunun fırsatını en baştan vermemek. 

Emre, karakola doğru sürerken arabayı Kemal'de yüzeysel bahsetti durumdan. Durum Ece'ye rağmen çok az çekti dikkatini çünkü dün gece Irmak'ı aramamak için kendini zor tutuşundan ötürü arkadaşının yanında kocaman bir suçluluk duygusuyla oturuyordu. Karakolun önünde onları beklerken de aynı duygu ensesindeydi. Bir yanı Irmak'ı öylece bırakıp yoluna bakmak istemiyor, diğer yanı da kendine yakıştıramadıkları ile cebelleşiyordu. Hayatında yaşamamıştı böylesini. Her kadın onun için öylesine kolay olmuştu ki... Hoş şimdi yaşadığı şeyin baş misafiri bir kadın bile değildi, kısaca bir çocuktu. Dişlerini sıkarken uzandı telefona, bekliyor olmalıydı, o akşamdan sonra bir kez aranmayı, iyi hissetmek için Emre'den gelecek bir adımı. Kararsızlıkla dolu dakikalar sonrası merdivenlerde göründü Aylin ile Kemal. Onlarınki bile kendilerinkinden daha kolay bir aşktı. Aşk demişti, Irmak'a olan hislerine böylesi koca bir duygunun adıyla seslenmişti. Koyu bakışlarına, ince yüzüne, yanaklarındaki pembeliğe, dudaklarında her konuştuğunda oluşan o titrekliğe, kirpiklerinin her kıvrımına ne kadar da güzel yakışmıştı aşk.

"Nöbetçi mahkemeye çıkacakmış Cemil Abi, istersen sen git başka taksi bulalım biz." Kemal için Cemil Abi, kızı sevda, derdi ortak derdi olmuşken bu denli korkak oluşuna kızmalı mıydı?

"Bekleriz abi, her gün mü komşumuz mahkemeye çıkıyor sanki?"

Arkadaşının alaycı sözüne karşılık sırtına vurdu Kemal. Bir an göze göze gelince ezildi Emre, üstüne bassa şu adam yeriydi be! Aylin'in bakışlarından da kaçmadı bu hali.

"Karnın mı ağrıyor?" diye sordu genç kız. İkisinin ortasında dikilen Kemal, bu soruyu anlamlandıramayarak baktı kıza. "Bir huzursuzsun." Başını iki yana salladı Aylin. "Ece'yi görmeye de gelmedin hiç!"

"Bir Ece eksikti," diye söylendi Emre, sırtını arabasına yaslayıp. Aylin haklıydı, sahiden vardı bir derdi.

"Ne oluyor benim bilmediğim bir şey mi biliyorsunuz siz ikiniz?"

"Yok!" diye yükseldi Emre. Aylin, iki arkadaşın birbirine sahiden güveniyor oluşuna duyduğu ehemmiyetle üşüdüğünü söyleyerek arabaya geçti. Babasının çıkışını içeride bekleyecekti. Aylin'in ardı sıra daha açık sordu Kemal.

"Söylesene oğlum!"

"Neyi?"

"Neyin olduğunu?"

Durumunu bir de Aylin'le ilişkilendirecek olmasından endişeli içten bir "Of," dedi Emre. "Ağzıma sıç haklısın Kemal."

"Tövbe yarabbi, sapıttın iyice."

"Şurada dişimi kır, tekmeyle kafamı ez gıkım çıkmaz ama bir anla beni Kemal."

"Aylin deme sakın."

"Ne Aylin'i ya? Yer yüzünde tek Aylin var herhalde sana göre. Ben bitmişim Kemal, ben ölmüşüm ağlayanım yok. Sanma ki güllük gülistanlık her şey bende."

"Aylin değilse mühim değil."

"Vallahi mi?"

"Vallahi. Söyle hadi, para mevzusu mu, Ece mi ne?"

"Irmak!"

Tek sözcük bir sürü anlam barındırdı aralarında. Kemal, sessizce dudaklarını gevelerken Emre daha bir kıvrandı yanında. Neyseki Cemil polislerin yanında göründü de arabadan hışımla indi Aylin, aralarında daha fazlası konuşulmadan Cemil'in peşinden adliyenin yolunu tuttular. Aylin, iki arkadaşın arasındaki gerginliğin farkında sessizliklerine katıldı.

Sevda ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin