32

3.1K 569 54
                                    

Kemal, Cemil'i arka kapıdan dükkana soktuktan sonra arabayı park ettiği ön tarafa geçtiğinde Aylin'in yaşadığı apartmana, onların dairesi olduğunu tahminen bildiği evin penceresine doğru kaldırdı bakışlarını. Genç kızın ne sesi ne soluğu çıkmıştı gittikten sonra, ince bir aydınlatmanın göründüğü ev ise daha uyumadığını söylüyordu ona. Soğuk havayı çekti ciğerlerine, Cemil'in söyleyip durduğu şu toprak kokusunu alınca gülümsedi. Adama borçluydu, hem de çok zor ödenilecek şekilde. O da onu iyileştirmişti bilmem ne, bu dünyada nice iyilikler tek taraflı kalıyordu. Karşılıklı olarak paslaştıklarını ise hiç sanmıyordu. Adam bir kez bile düşünmeden yapmıştı bunu. Annesinden sebep! Sıktı bu fikir iyice canını. Bir yanda Aylin, diğer yanda onun babası ile kendi annesi, çok tuhaf hissettiriyordu. Direksiyona geçti, Sevda ile mesajlaştıkları uygulamayı açıp kolayca eski konuşmalarına ulaştı ve altına iliştirdi yeni mesajını.

"Numaranı bekliyorum. Sakın ha bana uykudaydım duymadın numarası yapma ışığın yanıyor."

Başını camdan yukarı doğru kaldırdı Kemal, penceredeki o kıpırtıyı saniyeler içinde gördü. Arabayı çalıştırmadan bekledi, birazdan numara mesaj olarak gelmişti. Vakit kaybetmeden aradı Kemal, Aylin pencerenin önünden ayrılmadan açtı telefonu.

"Sen ne arıyorsun ki orada?"

"Sana geldim." Yüreği ağzında daha bir yaklaştı pencereye Aylin. "Şaka yapıyorum, babana bakmaya geldim. Söyledim ya bu gece ben bakacağım diye, sözümü tutuyorum; babacığın mışıl mışıl uyuyor."

Onunla yaptığı iş birliğini de, bu gece yaşanılanları da Cemil'le aynı ortak noktada karara ulaştırmışlar ve bir başkasının bilmesine gerek olmadığını söylemişlerdi. Bu bir başkası Cemil'in kızı, son zamanlarda zihnini ele geçirmeyi becermiş, kalbine bilmediği, hiç alışık olmadığı zahmeti veren kişi bile olsa.

"Nasılsın Aylin?"

"İyiyim. Şu Kapalıçarşıdaki dükkana biraz iş yapayım dedim, çalışıyordum. Sen nasılsın?"

"İyiyim. Ben de seni düşünüyordum." Kapıyı açıp yeniden çıktı dışarı Kemal, başını kaldırdı ve belli belirsiz bir silüet olarak gördü kızı. "Çok mu gücendirdi bugün annem seni?"

"Hayır, gücenmedim."

"Bana nedense öyleymiş gibi geldi. Seni sever aslında bilirsin. Bu olan bitene senin için katlandığını da biliyorsun."

"Ben benim için katlandığını düşünmüyorum. Kızacaksın belki ama babama yardım etmek için mazeret aradı sadece, iyi bir anne olduğundan da kimin evladı olsa merhamet ederim dedi."

Ne yazık ki artık Kemal de böyle düşünüyordu, kızacaktı belki ama kızmak istemedi, kabullendi, elinden ne kadarının geleceğini bilmenin rehavetine kapıldı.

"Ben sabah çok erken gelir evde biraz uyurum. Öğle servisine de genelde gitmiş olurum lokantaya. O iki arada seni görmem mümkün mü?"

"Arayı hesaplayamadım şimdi."

"Bize gelebilir misin? Irmak evde olur zaten."

"Gelirim." Aylin için Irmak evde olmasa da ziyanı yoktu, Kemal yenice görüşmeye başladıkları güven problemleri yaşadığı bir erkek değildi. Ondan yana bir kaygısı varsa o da hislerinden yanaydı. Kemal, Aylin'e göre onun kalbindeki hislere eşit ağırlıkta duygulara sahip değildi.

"Sevindim. Sanmıştım ki annen o kadar laf etti diyecek biraz tavır koyacaksın."

"Pek başarabildiğim bir şey değildir. Ben kırgınlıkları sevmem oldu bitti. Aslında bugün de konuşurdum Cennet Abla'yla, anlamak isterdim ve o da anlasın isterdim ama kendi kendine kaldığında nasıl olsa düşünecek diye..."

Sevda ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin