20┊"you found me."

21.2K 1.8K 3.4K
                                    

Akaashi hastaneden ayrıldığında, bir daha ardına bakmadı.

O gün kollarında lacivert battaniye, boynunda ise bordo atkısıyla yürüdü eve, eksi yedi derece havada. İnsanlar ona tuhaf bakışlar atsa ve yan gözle izleseler de önemi yoktu. Soğuk hava artık Akaashi'yi etkilemiyordu. Zaten hissetmiyordu ki... zihni çok bulanıktı.

Oturma odasındaki ebeveynlerine gelişigüzel bir 'merhaba' dedikten sonra ona sorular sormaya başladılar. Akaashi açık açık cevapladı hepsini. Battaniyeyi ve hırkayı sordular, ama Bokuto'yu bir kere bile sormadılar.

Akaashi bundan memnundu. Ailesine Bokuto'dan bahsetmemiş olmak iyi bir fikirdi demek ki.

Odasına çıkıp bir top hâline getirdiği battaniyesini - hayır - Bokuto'nun battaniyesini ve atkısını yatağa bıraktı. Ardından telefonunu çıkarmak için elini cebine atmış, rehberde birinin adını tuşlayıp arama butonuna basmıştı. Kulağına yaslayıp hattın öbür ucundaki kişinin cevaplamasını bekledi.

"Alo?"

Akaashi tereddüt etti. Sertçe yutkunup pencereye yöneltti bakışlarını.

"Selam, Kuroo. Ben Akaashi. Müsait misin?"

Kuroo'nun sesi utangaç ve isteksizdi:

"Evet, müsaitim."

"Sorun değilse yanına gelebilir miyim?"

Kuroo bir süre sessiz kaldı. Neler olduğunu anlamıştı. Duyulabilir bir şekilde iç çekip kafasını kaşıdı. Birkaç saniye sonra ciddi bir ses tonuyla yanıtladı:

"Elbette."

...

Akaashi, Kuroo'nun yatağının kenarına oturup pencereyi izledi öylece. Kuroo onunla konuştu, Akaashi dinledi ve sorularından bazılarına cevap verdi. Çoğu zaman ise olduğu yerde sessizce oturmaya ve hiçliği seyretmeye devam etmişti.

Aralarında öyle gergin bir atmosfer vardı ki, Kuroo olanları öğrenmemiş olsa Akaashi için endişelenirdi. Yatağın aynı tarafında, ziyaretçisinden oldukça uzakta oturuyordu o da. O sarı gözler sık sık yere, sonra tavana, ardından odanın etrafına ve yeniden yere düşüyor, fakat Akaashi'ye asla bakmıyordu.

Bakarsa duygularını daha fazla içinde tutamazdı, biliyordu.

"Nasıl görünüyordu?" Kuroo kısık bir tonda sordu.

Akaashi'nin yanıtı gecikmişti:

"Uyandığımda mı?"

"Evet..." Kuroo başını eğdi.

Akaashi belli belirsiz homurdandı.

"Solgun. Hasta. Ölü."

"Nasıl anladın... artık hayatta olmadığını?"

"Tüm vücudu gevşemişti. Tıpkı bilinci yerinde olmayan biri gibi yaslanıyordu kafası benimkinin üstünde."

Bu sefer homurdanan Kuroo olmuştu. Ses, göğsünün derinliklerinden çıktı. Konuşmayı sürdürmesi biraz zaman alsa da devam etti:

"Cenazesine gidecek misin?"

"Hayır."

Akaashi, Kuroo'nun düşündüğünden çok daha hızlı cevap vermişti. Kuroo şok içindeyken Akaashi devam etti:

"Gitmeyi reddediyorum. Bokuto'yla olan son anım solgun, ölü ve bir tabutun içine gelişigüzel yerleştirilmiş, etrafı ise öldüğünü öğrenmeden önce onu bir kere bile umursamamış insanlarla çevrili olduğu an olmayacak. Koutarou'nun son anları benim içimde yaşıyor, benimle de ölecek."

in another life ㅡ bokuaka (çeviri) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin