Bu ve bundan sonraki bölümler boyunca yine müzik açmanız tavsiye edilir. Sizi seviyorum. <3
Şubat'ın 2'si.
Saat kaç?
Akaashi yatakta hafifçe kıpırdandı. Saate bakma zahmetine girmedi. Umurunda bile değildi ki...
Kapkaranlık gökyüzünü gördüğünde, saatin akşam beşi geçtiğini anladı. İster akşamın yedisi, sekizi, hatta ister gece yarısı olsun, umurunda değildi. Bütün dünyada saat tamamen dursaydı da umurunda olmazdı.
Tek umursadığı Bokuto'nun hâlâ yanında, yanı başında, nefes alıyor olmasıydı.
Tek umursadığı, Bokuto Koutarou'nun hâlâ orada olmasıydı.
Akaashi başını çevirip Bokuto'nun boynuna dokundurdu.
Bokuto'nun tepkisi her zamanki gibi gecikse de çenesini Akaashi'nin kafasına gömmüştü eninde sonunda. Siyah, yumuşak saç telleri çenesine dokunduğunda rahatlardı Bokuto. Böyle olması Akaashi'nin çok hoşuna giderdi, Bokuto'nun sakinleşip gevşeyebilmesine olanak tanırdı çünkü.
Akaashi, Bokuto'nun üzerinde neden böyle bir etkiye sahip olduğunu bilmiyordu, ama sahipti işte, önemli olan da buydu zaten.
O gün hava son derece soğuktu fakat Akaashi, hastanedeki ısıtım sisteminin Bokuto'nun donmasını önlemeye yetecek kadar ısı sağladığını biliyordu, o kadarı da yeterliydi zaten. Öyle olsa bile, Bokuto yine de aniden gidip-gelen titreme krizlerinden kaçamıyor, vücudu karşılık gösteremeyecek kadar zayıf düşene dek bu böyle devam ediyordu.
Akaashi böyle durumlarda Bokuto'yu daima kendine yakın tutar, sıkıca sarılır, ne olursa olsun yanında olduğunu; zihninin yarattığı illüzyonlardan biri olmadığını belli eder, aynı zamanda da ara sıra bir şeyler mırıldanıp tek taraflı sohbetler yürütmeye çalışırdı.
Akaashi, Bokuto'nun basit bir kafa sallayışıyla cevaplayabileceği 'evet/hayır' soruları soruyordu genellikle... ancak bazen soruları ne kadar tekrarlarsa tekrarlasın, Bokuto cevapsız bırakırdı onu.
Her zaman cevap alamayacağını bilmesine rağmen yine de soru sormaya devam ederdi Akaashi. Bazenleri ise sadece aklına rastgele gelen şeyleri söylerdi.
Bokuto'nun artık hiçbir soru soramıyor olmasına karşın Akaashi'nin kendini her zamankinden daha çok konuşurken bulması ne de garipti.
Başını Bokuto'nun boynunun kıvrımına yaslayan Akaashi, halsizce gözlerini kırpıştırıp etrafa bakındı. Belirli bir şeye odaklanmadan, boşluğa baktı sadece... bu, Kenma'nın sıklıkla yaptığı bir şeydi. Eli Bokuto'nun ince kollarından birini tutuyor, rahatlamasına yardımcı olması için baş parmağı yukarı-aşağı ovuşturuyordu tenini. Aynı lacivert battaniyeyi paylaşıyor, kedi gibi kıvrılıp birbirilerini sıcak tutmaya çalışıyorlardı hastane yatağında. Akaashi sessizce yatarken Bokuto'nun gergin nefes alışverişlerini dinledi ve bir süre sonra konuşmak için araladı dudaklarını:
"Koutarou?"
Alçak, ama Bokuto'nun duyabileceği kadar da yüksek bir tonla seslendi adını. Yanıt olarak usulca hareket ettiğini hissettiğinde gözlerini kapatıp devam etti:
"Bilmeni istiyorum ki... seninle tanıştığıma pişman değilim."
Bokuto fazla hareket etmedi. Şimdi sadece nefes alıyordu.
"Ben... seninle tanıştığım için çok mutluyum."
Akaashi uzun bir süre duraksadı.
"O yüzden... teşekkür ederim, Koutarou, o gün koridorda benimle konuştuğun için... ve bana iyi olup olmadığımı sorduğun için. Çünkü o zaman değildim, ama... şimdi iyiyim."
Başını Bokuto'nun göğsüne indirip yaslandı Akaashi. Atmakta olan kalbinin hızlanan ritmini dinledi ve bunun az önceki sözlerine karşı verebildiği tek cevap olduğunu anladı.
Akaashi, söyleyecek başka bir şeyi olmadığını fark ettiğinde, hareketlerinin konuşmasına izin verdi. Kendini Bokuto'ya daha da yaklaştırıp yüzünü boynunun sıcaklığına gömdü. Her zamanki gibi Bokuto'nun çenesinin başına değdiğini hissedebiliyordu. Akaashi'yi rahatlatma konusunda asla başarısız olmamıştı bu küçük jest. Delicesine bağlandığı o tanıdık kokuyu çekti içine, sonra Bokuto'nun belirgin köprücük kemiklerine sessizce bıraktı nefesini.
Akaashi zayıf, hasta bir kolun omzuna yaslanmak için yukarıya çıkmaya çalıştığını hissetmiş, buna karşılık olarak kola yaklaşıp tüm vücudunun gevşemesine izin vermişti. Nefesi düzene girdiğinde tüm benliğinin, uykunun sıcak kollarına doğru kayıp gittiğini hissedebiliyordu.
Akaashi'nin uykuya dalmadan önceki son sözleri "İyi geceler, Koutarou" olmuştu.
O gece rüyasında hiçbir şey görmedi.
Kâbus ya da rüyaya yakın herhangi bir şey görmedi.
Hiçbir şey yoktu.
Sadece karanlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in another life ㅡ bokuaka (çeviri) ✓
FanfictionUyku artık eskisi kadar kolay gelmiyordu. Bokuto bunun farkındaydı, şimdi Akaashi de öyle... Bokuto Koutarou + Akaashi Keiji (Haikyuu!!) ✧ THIS IS A TRANSLATION! The original story is by LittleLuxRay on Archive of Our Own. Bu bir çeviri kitabı, ori...