Gecikme için çok üzgünüm arkadaşlar, iyi okumalar♡
Neredeyse tüm gece bir kere bile kapamadığım gözlerimi ovarak başladım planımı harekete geçirmeye. Korkuyordum çünkü bugün belki de kaderimizde bize uyarlanan birkaç sondan birini yaşayacak olabilirdik.
Tavandaki yıldızlara son bir kez bakıp ayağa kalktım. Aslında tam olarak bir planım yoktu, üzerimize yıkılan suçu nasıl püskürteceğimi bilmiyordum. Tek isteğim buradan çıkıp Arlo'nun aptalca bir şey yapmasına engel olmaktı.
Gözlerim Arlo'ya çevrildiğinde istemsizce dudaklarımı büzdüm. Ona gizlice uyku ilacı içirmek zorunda kalmak beni üzmüştü fakat aklıma başka bir yol gelmemişti.
Daha fazla Arlo'yu düşünmemeye karar verip bodrumun içerisinde üst üste koyulacak ne varsa küçük pencerenin altına yığmaya başladım. Bir süre sonra yeterince koyduğuma karar verip dikkatlice koyduklarımın üstüne çıktım.
Kapalı olan minik pencereyi zar zor açabildikten sonra elli kilo olan bedenime şükrederek pencereden çıkmaya başladım. Pencere o kadar küçüktü ki, omuzlarımın her yeri sıyrılmış, kollarımın kenarlarından kan damlaları süzülmeye başlamıştı.
Vücudumdaki acıyı umursamayıp kendimi dışarı attığımda bahçeye hızla göz gezdirdim.
Güneşin doğuşuyla birlikte harekete geçtiğim için etrafta kimsenin olacağını düşünmüyordum. Ayrıca daha dün okulun içerisinden biri öldürülmüştü, artık kimsenin dışarıda istedikleri vakit dolaşacağını sanmıyordum.
İlk işim gizlice müdür yardımcısının odasına gitmek oldu. Okulun içerisinde gizlice gezinip merdivenleri sessizce çıkıyordum. Müdür yardımcısının odasını görmemle kapının deliğine doğru eğildim. Görüş açısı dar da olsa bu saatte odasında olmayacağı bir gerçekti. Bunu bilmemin verdiği rahatlıkla daha fazla beklemeyip odaya girdim.
Neyse ki kapısı kilitli değil.
İç sesimi onaylayıp kapıyı arkamdan kapattım ve hızlıca odayı aramaya başladım. Masanın üstündeki dosyaları yere atıp anahtarı görmek umuduyla her çekmeceye bakınıyordum. Masanın altındaki kilitli çekmeceye denk geldiğimdeyse sinirle yumruğumu sıktım.
Aklıma aniden gelen saçma bir düşünceyle saçımdaki tel tokayı çıkarıp kilide soktum. Daha önce böyle bir şeyi hiç denememiştim. Bu yaptığımın saçma olduğunu biliyordum fakat başka çarem yoktu. Sessiz sedasız yapılabilecek tek yöntemin bu olduğunu düşünüyordum.
Düşüncelerimin arasında kaybolmuşken aniden açılan çekmeceye sevinçle baktım.
Başarmıştım!
Kimin iç sesiyim!
İç sesimden gelen iltifatla birlikte çekmecenin içini karıştırmaya başladım.
Polis ekibi gelmeden bir an önce bu işi çözmem lazımdı. Çözemesem bile en azından bana vakit kazandırması için anahtarın bende olması gerekiyordu.
Elime değen soğuk metali hissetmemle kolumu çekmeceden çıkarıp anahtarı cebime koydum. Müdür yardımcısının odasından hızlıca çıkıp kızların yanına gitmek için odama doğru ilerledim.
Müdürün öldürülmesi ile ilgili kafamda hâlâ soru işaretleri vardı. Arlo değildi, ben değildim. Peki ya öyleyse kimdi? Bu okuldan kim müdürü öldürecek kadar ondan nefret ediyor olabilirdi ki?
Düşüncelerle birlikte odanın kapısını açıp sessizce kızlara seslendim. Kimseden ses gelmeyince yatak odasının kapısını açıp içeri girdim. Jess uyuyordu, Meri ise odada yoktu. Her ne kadar istemesem de Jess'in omzuna dokunup hafifçe bastırdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kolej
Teen FictionÜlkede çıkan salgın sebebiyle belirsiz bir zaman sürecinde okullarında mahsur kalan bir grup öğrencinin gizem, şehvet ve intikam dolu hikayesi. (Kitap devam ediyor) *Kitapta küfür ve cinsel sahneler bulunuyor*