Kolej

[7]

Elena ile kavgamın ardından iki gün geçmişti. Geçen iki gün boyunca da onunla hiç karşılaşmamıştım. Bu bana oldukça garip geliyordu. Elena'dan korkmuyordum fakat onu çözemediğim için bir yanım her an tetikteydi.

"Rose!" Meri'nin adımı haykırmasıyla kafamı ona çevirdim.

"Efendim?"

"Sabahtan beri sana sesleniyorum. Öylece dalmış ne düşünüyordun?"

Gülümseyip omuzlarımı silktim.

"Hiçbir şey. Hadi, gidelim artık."

Kızlar onaylarcasına odadan çıkarken lambaları kapatmayı unutmadım. Sabahın bu saatinde neden lamba açılırdı ki?

Okula gireceğimiz sırada Steve hızla kolunu kolumun arasından girdirip belime doladı.

"Ne yapıyorsun?"

Etraftaki öğrencilerin birkaçı bize şaşkınca bakarken Steve koluyla belimi daha da sıkı kavramış ve bedenimi kendisine yaklaştırmıştı.

"Okuldaki en yakışıklı ve en popüler çocuk olarak diğerlerine bölgemi belirtiyorum."

Meri ile Jess şaşkınca hemen arkamızda ilerlerken Meri popomu birkaç kez çimdiklemişti.

"İşgal ettiğini sandığın topraklar bağımsızlığını ilan etti yalnız?"

Stev ile karşılıklı gülüşüp yemekhaneye girerken birçok kişinin daha odak noktası olmaya devam ediyorduk.

Stev bizi masalardan birine oturtup ne ara geldiğini fark edemediğim Jason ile birlikte yemek sırasına doğru ilerlemeye başladı.

"Stev resmen seni istediğini herkese gösterdi!!"

Jess'in çığlık atarcasına konuşması ile kaşlarımı çattım.

"Sessiz olsana kızım. Herkes yanlış anlayacak!"

O sırada Meri lafa girdi.

"Anlaşılmak istenen Stev sayesinde net bir şekilde anlaşıldı Rose. Artık okuldaki hiçbir erkek sana yan gözle bakamaz." dedi seksi sandığı surat ifadesiyle göz kırparken.

Kızlara ağızlarının payını vermek için hazırlanırken yemek sırasından gelen gürültü ile hepimiz gözlerimizi oraya çevirdik.

Stev Arlo'ya omuz atıp elindeki tepsinin yere düşmesini keyifle izleyip gülümserken yemekhanedeki herkes bu olaya odaklanmıştı.

"Üzgünüm dostum. Gözlerim Rose'a dalmış da."

Stev'in söylediklerini duyan öğrencilerin hepsi gözlerini üzerime sabitledi. Yerimde diken gibi otururken Stev'e içimden büyük küfürler ediyordum. Neden böyle bir şey yapıyordu ki?

Arlo ile kısa bir an gözlerimiz kesişti, saniyesinde gözlerini kısıp Stev'e döndürdü.

"Birdahakine daha dikkatli ol." diyerek yerdeki tepsiyi ve yiyecekleri alıp çöpe attı ve hızlıca yemekhaneden çıktı.

Stev hiçbir şey olmamış gibi yanımıza gelip otururken Jess ayağa kalkmış Jason'un elinden tutup dışarı doğru sürüklemeye başladı.

"Neden öyle davrandın?" Tüm ciddiyetimle Steven'a odaklanmıştım.

"Seni davet ettiğim partinin gecesi Arlo'nun kucağında onun odasına gitmişsin." 

Yerimde rahatsızca kıpırdanırken yutkundum.

"E-evet."

Stev beklemediğim bir şekilde gözlerini gözlerimde sabitleyip hafifçe sırıttı.

"Haklısın, özür dilerim. Ben kendimi sana tam olarak anlatamadım."

"Ne demek isti-"

Soracağım sorunun yarım kalmasının sebebi yemekhanedeki herkesin telefonundan gelen bildirim sesiydi.
Stev ve Meri de dahil olmak üzere herkes telefonuna gelen mesajı okurken ben de ekranımı açıp mesaja baktım.

Konferans salonuna davetlisiniz :)

Gönderenin bilinmeyen numara olması işi daha da tuhaflaştırırken neredeyse herkes ayaklanıp yemekhaneden çıkmaya başlamıştı bile.

"Kaldığımız yerden uygulamalı devam edeceğim, şimdi gidelim." diyerek ayağa kalkıp yanıma geldi Stev.

Meri de dahil olmak üzere topluca konferans salonuna doğru ilerlemeye
başladık.

Müdür ve yardımcısı da dahil olmak üzere tüm öğrenciler koltuklara yerleşmiş, meraklı bir şekilde fısıldaşıyorlardı.

Boş bulduğumuz koltuklara yerleşirken en arkada oturan Arlo'yu gördüğüm anda gözlerimi başka tarafa çevirdim.

Herkes yerine yerleşip sessiz bir ortam oluşturduktan sonra projeksiyonun açılması bir oldu.

Tüm öğrenciler merakla ekrana bakarken ekranda bir anda Arlo'nun çekildiği videolar belirdi. Videolar kısa kısaydı fakat hepsinde de birilerine uyuşturucu satarken görüntülenmişti.

Öğrenciler beklenmedik tarzda sesler çıkarırken salonda gürültü son derece artmıştı. Müdür kızgın bakışlarla ayağa kalkıp projeksiyonu kapatmaları için bağırırken hızla arkamı döndüm. Arlo yerinde değildi, gitmişti.