2.8

199 16 3
                                    

Bir eliyle çenemden tutmuş diğer elini de enseme koymuş ve dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Şok olmuştum. Elim ayağım boşalmış kıpırdayamıyordum. O o beni öpmüştü. Bu çok g-hayır çirkin. Hemen onu ittim. Tam gidecekken beni tekrar eski pozisyonumuza getirip elimi alıp kalbine koydu. Kalbi sanki maratona çıkmıştı. Aynı benimki gibi. Sonra bana sıkıca sarılıp kulağıma nefesini verip fısıldadı.

Suho : Seninki de benimkinden farksız Yoo Ri. Ben cidden kimseyi bu kadar çok sevmedim. Seni ilk part time işinde gördüm. Aşçılık yapıyordun. Yanında bir aşçı daha vardı Jung Min o benim arkadaşım. Onu ziyaret etmeye geldiğimde seni hep görüyordum. Daha sonra abinle tanıştım. Bana senden uzak durmamı söyledi. Senin bir hedefin olduğunu ve benim sana engel olacağımı söyledi. Bende uzaktan izledim seni. Ah o kadar güzeldin ki. Aslında gruba ilk geldiğin gün fazla tepki vermemin sebebi oyunculuğumun kötü olması.

- Hımm. Çok mu seviyorsun beni?

Gözlerimin içine baktı. Ve kafa salladı.

Suho : Hemde çok.

-Düşünmem lazım Suho. Hem sana hala kırgınım. Ne yaşadığımı bilemezsin.

Suho : Ah Yoo Ri aklıma gelmişken sorayım. Sen 3 ay önce bir yerden döndün sanırım çünkü seni 3 ay boyunca hiç görmedim neredeydin?

Ah neden şimdi bunu soruyordu!?of terledim.

-Ah şey Londra ya gitmiştim.

Suho : Peki. Şey biraz daha böyle durursak sonu hiç iyi olmayacak.

Hemen onu ittim ve odama koşar adım çıktım. Utandım yahu!!

Yatağıma yatıp hemen uyumak istiyordum ama düşüncelerim peşimi bırakmıyordu. Ne zaman böyle oldum ki ben!? Kendimde, abimden ve en iyi den başka düşündüğüm birşey olmazken neden şimdi herşey üzerime üzerime geliyordu? Kafamı iki yana salladım düşüncelerimden arınacakmış gibi.

Suho'dan...

Orada kalakalmıştım. O ise koşarak odasına çıkmıştı. Gülümsedim. Ve bende odama çıkıp yattım. Uyumak mı bu heyecanla tabii ki hayır!

Sabah Yoo Ri'den

Alarmımın hoş sesiyle uyandım. Kafamı sağa çevirip hala tatlı tatlı uyuyan Beak'e baktım. Sonrada kahvaltı hazırlamak için aşağı indim.
Bir buçuk saat sonra kahvaltı tamamen hazırdı. Eee sonuçta 13 kişiye yemek yapıyorum sürecek o kadar. Üyeleri uyandırmak için yukarı çıktım. İlk önce Kyungsoo'yu uyandıracaktım. Odanın önüne gelip kapıyı çaldım. Kapı açıldığında şaşırdım. Kapıyı açanı gördüğümde ise daha çok şaşırdım.

Suho : Günaydın~

-Günaydın. Kahvaltı hazır ve sen neden bu saatte uyanıksın?

Suho : Ah senin o leziz yemeklerinin kokusu taaa odama kadar geldi de ondan.

Kıkırdadım. Suho aşağı inerken bende diğer üyeleri uyandırmıştım. Tabii Beak hariç. Yatağının yanına çömelip saçlarını uyanabileceği bir şekilde okşadım. Gülümseyip kafasını daha çok yaklaştırmıştı elime. Tanrım kedi gibiydi resmen! Bir anda Beakhyun'un üstüne atlayan Suho ile korkmuş ve gerilemiştim. Beakhyun ise can cekişiyordu zavallım.

Beakhyun : Yiah hyung öleceğim kalk üstümdeeenn!!

Suho : Uyandın mı şimdi bakayım yok yok uyanmamışsın!!??

Beakhyun : İmdaaattt!!!

Kahkaha atıp Suho'yu kolundan tutup ani bir şekilde çektiğimde yere yüz üstü düşmüştü.

Suho : Ah! Acıdııı~

Beakhyun : Tanrım öleceğim sandımm!

Gülümsedim ve aşağı indim. Herkes sofradaydı. Bende yerime oturdum. Az sonra da Suho ile Beak geldi. Hep birlikte kahvaltı yaptık. Sonrada şirkete gidecektik. Hazırlanmak için yukarı çıktım. Üstüme beyaz bir sweet altımada beyaz ve pudra renginden kareli kısa bir etek giydim. Saçlarımı balık sırtı örüp örgülerime pudra tokalar taktım. Pudra kısa kot ceketimi de giyip aşağı indim. Nerdeyse herkes hazırdı.
Şirkete gittiğimizde pratik odasına uğradık ilk. Odaya girdiğimizde şaşırmıştık. Bigbang'ten G-Dragon ve Lee Soo Man burdaydı. G-Dragon'a selam verip karşılarına dizildik.

LSM : Hepiniz neden G-Dragon'un burda olduğunu merak etmiştir. Yoo Ri sen G-Dragon ile düet yapacaksın.

-Ama efendim ben zaten red velvetle-

LSM : O iş iptal oldu Yoo Ri. G-Dragon'a herşeyi söyledim o sana gerekli açıklamayı yapacak.

Deyip ayrıldı aramızdan. Ben sevinmiştim doğrusu. Ama G-Dragon fazla iyiydi hatta en iyisi. En iyisi bu işte! O en iyiydi! Tanrım o o benim abim olabilir!! Gülümsedi ve yanıma geldi.

GD : Evet Yoo Ri-shi önce şarkıyı odamızdan alıp gelmem lazım bana eşlik etmek ister misin?

-Lütfen saygı eki kullanmayın buna layık değilim.

Gülümsedi ve birlikte Bigbang'in odasına gittik. Ama hiçbiri oda da yoktu.G-Dragon şarkıyı ararken bir anlık patavatsızlıkla sordum ona.

- Hiç kardeşiniz var mı?

Bana döndü ve işini bırakıp masaya yaslandı. Kollarını önünde birleştirdi.

GD : Evet vardı.

- Ah yanlış bir soru mu sordum kusura bakmayın çok patavatsızım.

GD : Yoona b-beni cidden hatırlamadın mı?

Yoona bana sadece abim yoona derdi. Gözlerimden yaşlar akarken koştum ve ona sarıldım. Oda ağlıyordu ama benim akisme içinde yaşıyordu daha çok.

-A-abi ç-çok aradım seni. S-sen cidden de en iyisi o-olmuşsun. B-ben daha erken bulamadım özür dilerim özür dilerim özür dilerim-

GD : Ah yoona sen en iyisi olmuşsun güzelim. Ben sadece bir şeydi en iyisi olabilmişken sen herşeyi deneyip başarmışsın. Seninle gurur duyuyorum.

Ah o son cümle. Onu duymak o kadar güzel ki. Hele de abimden.

-A-bi beni nasıl buldun?

Ayrılmış ve sandalyelere oturmuştuk.

GD : Aslında seni ilk aşçılık alanında birinci olduğunda duymuştum. Ama sen olabileceğin aklıma gelmedi. Biraz araştırdım ve sadece aşçılıkta değil birçok alanda başarılarının olduğunu gördüm. O zamanlar stajyerdim. Çok çalışıyorduk. Senin karşına en iyisi olarak çıkmak istediğim için bekledim. Özür dilerim seni daha erken bulabilirdim ama korktum. Bu kadar başarılı bir kızın abisi sadece bir hiç derler diye korktum dersin diye korktum.

-Ah abi ben seni o kadar özlemiştim ki ne halde olursan ol yinede sana kavuşmuş olacağım için çok mutlu olurdum. Abi?

GD : Efendim.

- Minsung seninde peşinde değil mi?

GD : YOKSA!?

Ayağa kalkmıştı bir an bende kalktım ve omuzlarından tutarak tekrar oturtturdum.

- Sakin ol abi. S-sana zarar verdiler mi?

Yere bakıyordu sadece. Vardı birşeyler ama...

ÖZELİM / EXO  [ TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin