Defne'den
Arabada son ses müzik kafamı dağıtmama yardım ederken aylardır görmediğim kuzenimi, ve çocukluk arkadaşımı görmeye gidiyordum. Tabi yapacağım bu sürprizden haberleri yoktu onların. Aslında hiç ayrılmazdık ama ben üniversite için onlardan ayrı kalmak zorunda kalmıştım. Neredeyse akşam oluyordu. Çoktan İstanbul'un içine girmiştim ama karışık yollardan ve yoğun trafikten kurtulamıyordum. Bu şehir bambaşkaydı. Tamam hayallerimin şehri değildi ama o kadar büyüleyiciydi ki yola odaklanamıyordum bir türlü. Bir önümdeki navigasyona, bir yola, bir de dışarıdaki kendine hayran eden ışıklandırmalarla süslenen köprüye bakıyordum.Yıpratıcı bir yolucuktan sonra sonunda bu büyük hastanenin otoparkına girmeyi başarmıştım. Oldukça genişti. Birbirinden farklı arabalar, sanki onları bir simetri hastası dizmiş gibi park halindeydi. Gözüme kestirdiğim yere arabayı sürerken bir yandan da müziği kapatıyordum. Her şey çok güzeldi. Ta ki öküzün teki arabasını güzelim arabama çarpana dek...
"Öküz!" diyerek öfkeyle arabadan inip hasarlı noktaya baktım. Keşke bakmasaydım... Canım arabam çizilmiş! Hem de sığırın teki koskoca alana park edemedi diye! "Abartma canım. Sadece ufak bir çizik." Sadece çizik mi! Sadece! Ufak! Çizik! Şartlara bakacak olursak gayet sakindim. Üzerine atlamamış, yakasına yapışmamış, saçlarını yolmamıştım. Ama bu, içimde onu türlü türlü öldürme planları kurduğum gerçeğini değiştirmiyordu. "Seni boğarım be adam!" diye bağırmam gecikmedi. Ona saldırmamak için kendimi öyle bir kasıyordum ki anlatamam... Ama o çapkın çapkın beni süzüyor. Pişkin!
"Tamam, masraflarını karşılarım." Masraflarımı karşılarmışmış.
"Ne masrafı ya ne masrafı! Sen benim arabama ne yaptın ya!?"
"Sadece araba masraflarından bahsetmiyorum. Ev masrafı ve hatta çocukların okul masrafı bile benden sen rahat ol."
Ne diyor bu dangalak! Ağzımı aralamış ne saçmaladığını dinlerken üstüne bir de edepsizlik yapıyor!
"Yatak odası zevkini sana bırakıyorum bak. Ne demişler? Düğün damattan, yatak odası gelinden."
Gerçekten deli bu! Daha İstanbul'a geleli birkaç saat oldu ve konuştuğum ilk insan bildiğin akıl hastası.
"Amma da süzdün beni."
Demesi ile kendime geldim.
"Sen ne edepsiz bir adamsın!"
"Hmm. Çok ayıp."
"Asıl senin yaptığın ayıp! Bak dua et buradan ayrılmadan yetişmem gereken biri var. Yoksa şimdiye seni çok pis pataklamıştım.!"
"Asi kız..."
Asi mi? Ben mi? Uyuz ya! Gerçekten takıntılı uyuz! Ben arabayı kilitlemiş Sedef'in odasını arıyorum, bir de yetmez gibi bu sıntır peşimden geliyor.
"Canına mı susadın ne geliyorsun peşimden?"
"Peşinden geldiğimi kim söyledi? Doktorun odasını arıyorum ben."
Allah'ım sen sabır ver... Dolanıyorum dolanıyorum Sedef'in odasını bulamıyorum. Diye düşündüğüm anda karşımdaki beyaz kapının üstünde 'Sedef Korkmaz' yazısını gördüm. Koridorun son kapısı o olmasına rağmen peşimdeki sıntır halâ iki adım arkamda yürüyordu. Tam kapının önünde durduğumda o da iki adımla yanımda durdu.
"Cidden Sedef'i mi arıyordun?"
"Yoo. Ben içerideki hastayı arıyorum."
"Ne bela bir şeysin sen !"
"Merak etme canım. Herkese bela sana müptelayım."
Hay çenen çekilsin çocuk! Böyle şeyler sadece dizilerde olur zannediyordum. Hayır yani kapıyı açmak için bu anı mı bekliyordun?!Sedef'ten
Bir katil ile aynı odadayım ve onu tedavi ediyorum. İçimden gelen histerik gülmeleri engellemek için ne tür bir savaş verdiğimi tahmin bile edemezsiniz. İçimdeki sesi dinleyip yanlış ilaçlar yazmayı o kadar çok istedim ki... Ama yapamadım. Çünkü o benim çektiğim acıları çekmeliydi. Üzerine tişörtünü tekrar giyip yanıma geldiğinde, az önce fark etmediğim parfüm kokusu burnumu huzura erdirdi resmen. Çıkarttığım reçeteyi ona verdikten sonra bilgisayarı kapattım. Doktor önlüğünü çıkarıp sonbaharda vazgeçilmezim olan ince ceketimi alıp kapıya döndüm. Gitmemişti. Öylece durmuş bana bakıyor avanak.
'Ne var?' der gibi başımı salladığımda yaslandığı duvardan doğruldu ve kapıya yöneldi. Kapıyı açısıyla gördüklerim, ve duyduklarımdan hangisine şok olsam karar veremedim."Merak etme canım. Herkese bela, sana müptelayım." diyen uzun boylu sakallı adamın yanında duran benim kuzenim Defne! Onun burda ne işi var! Hem de bu adamla kapımda! Bir de yetmezmiş gibi Savaş denen bu herif, Baran'ın en yakın arkadaşı ve iş ortağı!
