Buraya hayatıma dair uzun ve yıpranmış satırlar bırakabilirdim. Lâkin bunu yapmayacağım. 'Onu tanımadan önce ve onu tanıdıktan sonra' diye ikiye ayırdığım yaşantımı, bir münzevî sakinliğini kuşanarak anlatacağım sadece...
Kendimden bahsederken zaman zaman örtü kullanacak olan ben, ondan bahsederken kelimelerin üzerindeki bu örtüyü fırlatıp atacağım.
Sebep mi arıyorsunuz?
Çünkü ben, en kavi kış şartlarına rağmen bile açabilen bir kardelendim. Fakat biri dalımdan tutup sökse, karşı koyamazdım. Hem çok güçlü hem de bir o kadar dayanıksızdım yani...
Oysa o bir ağaçtı. En sert fırtınalara bile direnebilen, gövdesi güçlü bir ağaç... Tanıdığım ilk andan beri... Hattâ kendini güçsüz görürken bile, çok güçlüydü. Benim tersime...
Evet; ben, kendimi en güçlü hissettiğim zamanlarda bile, aslında son derece zayıftım. Hattâ belki de en çok böyle zamanlarda zayıftım.
Tabi, bilmiyordum bunu. Uzun bir süre de bilemeyecektim.
Bu kadar işte... Sadece bu kadar.
Bundan âlâ sebep mi olur?
***
Başlangıç Tarihi:
Hicrî: 21 Safer 1442
Milâdî: 8 Ekim 2020*Kurgudur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kardelenler Üşümez mi?
SpiritualBen, o adama baktım; herhangi bir adama bakar gibi değil. O ve benden başka kimsenin olmadığı bir zaman diliminde; tüm sınırlarını çiğneyerek ve uyansa asla razı olmayacağı bir yakınlıkta baktım. Parmaklarım, bastıramadığım duyguların coşkunluğuyla...