~Asker~

501 35 8
                                    

Serhan'ın sözleri masaya bomba gibi düştü ve Asya'nın kalbini parçalara böldü. Göz bebekleri acı ile kısıldı. Elleri ve ayakları karıncalandı. Beyninin kıvrımlarına ucu sivri iğneler saplanıyormuş gibi hissetti. Şaşkınlığını üzerinden atabildiği vakit boğazında bir yumru varmış gibi sertçe yutkundu. Bunca yıl aynı çatının altında hasret kaldığı yetmemiş miydi? Şimdi de ayrılığın o yakıcı soğuğu mu aralıyordu kapılarını. Akmamak için direnen damlalar çoktan göz pınarlarına hücum etmişti. Usulca doğruldu ve sandalyesini geri iterek hızlıca masadan uzaklaştı. Annesi ardından seslendi ancak ona cevap vermedi. Dönüp bakmadı da. Aceleci adımlarla odasının yolunu tuttu. Titreyen parmakları kapıyı hızlıca açtı ve aynı hızla kapattı. Yatağının kenarına çöktü ve elini elbisesinin yakasına götürüp boğazını açtı. Nefesi kesiliyor gibi hissediyordu. Boğazına acı bir tat oturmuştu. Gözleri yağmurlu bir sonbahar gibiydi. Puslu, hüzünlü ve yaşlı...

İşte sokuyordu yine hasreti aralarına. Üstelik bu defa sebebin kendisi olduğunu bilmekte omuzlarına ayrı bir külfet bindiriyordu. Bunu hak etmişti.  Ona öyle şeyler söylemiş, onu öylesine kırmıştı ki... Genç adam ne dese ne yapsa haklıydı. Ama yine de, bu kadar fevri bir karar vermesini beklemiyordu doğrusu. Göğsünün üstüne tonlarca ağırlıkta bir fil oturmuş gibi hissediyordu. Boğuluyordu.

Masada ise derin bir sessizlik hakimdi. Herkes sus pus olmuş  şaşkınca genç adama bakıyordu.  Serhan'ın ise yüzü Asya o sandalyeden kalkıp gittiğinden beri yerdeydi. Kendini suç işlemiş gibi hissediyordu. Karar vermeden önce ona söylemeli miydi? Kafasının içindeki çarklar birbirine girmiş gibiydi. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu artık kestiremiyordu.

Annesi yanına oturup elini elinin üstüne koyduğunda bakışları onun yüzüne döndü. Genç kadının göz bebeklerinde oynaşan binlerce soruya en makul ve mantıklı biçimde yanıt verdi.
" Evlenmeden önce aradan çıksın istedim. Bundan daha uygun bir zaman olmayacağını düşündüm. Hem.." cümlenin devamını bu ortamda dillendirmenin uygun olmayacağı kanısına varınca sustu. Berzah bakışlarına serpiştirdiği merak tohumları ile ona baktı ve " hem" dedi sorar gibi oğlunun ağzından çıkan heceyi tekrar ederek. Serhan belli etmeden huzursuz bir soluk aldı. Herkesin gözü onların üstündeydi o nedenle vereceği her cevap altın değerinde sayılırdı. Zira genç kız ile aralarında birtakım sorunlar olduğu herkesçe bilinen bir gerçekti. Son birkaç aydır sık sık tartıştıkları ve birbirlerine küs oldukları zamanlara sıklıkla şahit olmuştu her biri. Her ne kadar kimse bu durumu dillendirmemiş ve hatta müdahalede bulunmaya kalkışmamış olsa da Serhan herkesin olanların farkında olduğunu biliyordu. Ne bahane bulursa bulsun bu ani kararın  altında yatan sebebi tahmin ettikleri de aşikardı. Ancak yinede onları bir sorun olmadığına dair ikna etmeye çalışmaktan kendini alamıyordu. " Cihan dedem hep vatani görev ertelemeye gelmez der durur. Bir an evvel gidip borcumuzu ödeyelim. Böylesi daha hayırlı olacak"   Ne Berzah ne de masadaki diğer aile üyeleri bu çocukça bahaneyi geçerli bir sebep olarak kabul etmedi ancak hiçbiri herhangi bir yorumda da bulunmadı. Genç adam kendince doğru olduğuna inandığı bir karar almıştı ve bu karara saygı duymak zorundalardı. Hem Serhan aklı başında , olgun bir genç adamdı. Bu zamana kadar verdiği kararlar daima yerinde ve mantıklı kararlar olmuştu. Eğer böylesinin hayırlı olacağını düşünüyorsa muhakkak her ayrıntısını düşünüp, hesap etmiş ve aldığı karardan emin olarak adım atmıştır.

Masaya çöken sessizliği yine genç adamın sesi böldü. Bakışlarını Emir' e çevirdi ve " müsade ederseniz Asya ile biraz konuşabilir miyim?" Diye sordu. Emir genç adamı düşünceli bakışlarla süzdükten sonra " o senin Allah katında eşin aslan parçası. Onunla konuşmak için kimseden izin istemene lüzum yok" dedi. Serhan minnet dolu bakışlarla ona teşekkür etti ve ardından usulca ayaklandı. Masadan uzaklaşırken Asya'nınkilerin aksine onun adımları daha sakindi. Yapacağı muhtemel veda konuşmasının ilk girizgahı yüzünden gergin hissediyordu. Parmakları kapının kolunu kavradığında sıkıntılı bir soluğu ciğerlerine yuvarlayıp ahşap kapıyı tek hamlede aralayarak içeri girdi. Genç kız küskün bir çocuk gibi yatağına uzanmış iç çekerek ağlıyordu. Hıçkırık sesleri Serhan'ın kalbini ateşe verdi. Çekimser adımlarla yanına yaklaştı ve sessizlik içinde yatağın boş olan kısmına oturdu. Başı önündeydi. Parmakları gergince birbirine geçmişti. Ne söyleyeceğini, nasıl başlayacağını bilmiyordu. Yorgun hissediyordu ve biraz da karışık. 

KALBİMDE SAKLI (DÜŞ SERİSİ 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin