Keyifli okumalar.En sevgiliye emanetsiniz. Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.&-&
Haziran ayının ilk haftalarıydı. Mezun olmalarına sayılı günler kalmıştı. Asya çok heyecanlıydı. Bir hafta sonra en yakın arkadaşı Havin sevdiği adamla, Fırat'la evleniyordu. Ve birkaç hafta içinde de mezun oluyordu. Uzun bir vakittir hüznün taht kurduğu yüreğinde şimdilerde çifte mutluluk hüküm sürüyordu. Bilhassa Havin ve Fırat adına öyle mutluydu ki, onların yaşadıkları tüm zorluklara rağmen birlikte olmayı başarmış olmalarını takdirle karşılıyordu. Havin liseden sonra okuyamamıştı. Babası kazandığı bölüm başka bir şehirde olduğu için gitmesine izin vermemiş, genç kızda bu yüzden herhangi bir tercih yapmamıştı. Amca oğlu Adar yıllardır onu istiyordu. Hatta en başta Havin'in babası da bu duruma sıcak bakmıştı. Ama neyse ki kızının gönlünde uzun yıllardır birisinin olduğunu bilen annesi Avşin hanım, kocasının üstündeki etkisini kullanarak adamı bu düşünceden vazgeçirmişti. Fırat' da o vakitler çoktan okulunu bitirmiş, mezun olur olmaz da bir işe girmişti. Genç adamın askere gitmeden önce ilk işi sevdiği kızı istemek ve parmağına yüzüğünü takmak olmuştu. İki gün önce teskeresini alıp gelmişti ve bir hafta sonra da dünya evine giriyorlardı. Asya okuldan ve Karan amcasının şirketinde yaptığı stajından fırsat buldukça hazırlıklar konusunda arkadaşının yardımına koşuyordu. Onun heyecanını paylaştıkça içi kıpır kıpır oluyordu. Arkadaşı öyle mutluydu ki , onun gözlerinin içinde ki pırıltı kalbini sıcacık ediyordu.
" Günaydın. Ben de ofiste ki bu ışığın sebebi ne diyordum. Meğer siz buradaymışsınız" duyduğu sesle başını önünde ki dosya yığınından kaldırdı. Karan amcasının staj boyunca onlarla ilgilenmesi için görevlendirdiği iç mimarlardan Emre beydi bu sesin sahibi. Her zaman olduğu gibi yine kıza sırnaşmaya çalışıyordu. Asya ise yine ve yine onun bu abartılı iltifatlarına yalnızca küçük tebessümlerle karşılık veriyordu. O da tamamen nezaketinden. Yoksa adamdan zerre haz etmiyordu.
Hele Serhan, elinde olsa genç adama kafa göz dalacak, o iltifat eden dilini koparıp, dişlerini ağzına dökecekti. Ama yapamazdı. Adam babasının şirketinde iç mimardı ve staj dosyasında yer alacak herhangi bir olumsuzluk mezuniyetini etkileyeceği için şimdilik adamın taşkınlıklarına sabretmesi gerekiyordu. Şu süreç bir bitsin gösterecekti ona dünyanın kaç bucak olduğunu. O zamana kadar kendini tutabilirse tabi...
Emre beyin ardından Serhan'da toplantı odasından içeri girdi ve çatılmış kaşlarının altında şimşek gibi parlayan öfkeli zümrütlerini adamın otuz iki diş sırıtan yüzüne çevirdi. Emre sanki Serhan'ın içeri girdiğini hiç fark etmemiş gibi gözünü genç kızın yüzüne dikmiş , onu hayranlıkla süzüyordu. Serhan iki elini de yumruk yapıp, masanın altında kalan dizlerine sertçe vurdu. Ah, şimdi o yumrukları adamın suratının ortasına geçirmek vardı ama babası ve mezun olması için okuldan beklenen staj dosyası elini kolunu bağlıyordu. Adamın bu had bilmez bakışları ve diline doladığı arsız iltifatları öfkeden delirmesine neden oluyordu. Aylardır gözünün önünde sevdiği kıza saklama gereği dâhi duymadan alenen yürüyordu ve genç adam hiçbir şey yapmadan bu manzaraya tahammül etmek zorunda kalıyordu. Ancak bu duruma daha fazla sabredecek gücü kalmamıştı. Zira son birkaç gündür öfkesi hat safhaya çıkmış, sabrı son demlerine ulaşmıştı. İşin kötüsü adama birşey diyemediği için her seferinde hıncını kızdan çıkarıyordu. Sanki onun bir suçu varmış gibi kimi giyim kuşamından dem vuruyor, kimi yumuşak başlılıkla suçluyordu onu. Halbuki kızcağızın başı çalışırken dahi daima yerdeydi. Mecbur kalmadıkça kimse ile göz göze gelmiyor, hatta gerekmedikçe konuşmuyordu bile. Köşesine çekilip, sakince ona verilen işlerle ilgilenerek geçiriyordu gününün çoğunluğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDE SAKLI (DÜŞ SERİSİ 2)
SpiritualBiz seninle bir ağacın gölgesinde... Bir ekmeğin tuzunda... Bir bayram şekerinde... Kimi göğe yükselen pembe bir balonun ardındaki gözyaşında, kimi küçücük bir diz yarasında... Her an birlikte... Her an el ele. Aynı avluda... Aynı rüzgarda...Aynı...