Hayırlı ramazanlar bal okurlar. Söz verdiğim gibi özel bir bölümle karşınızdayım. Bu bölüm malesef bu güzel masalın son bölümü. Umarım hâlâ kütüphanenizden çıkarmamışsınızdır. Bu sıcacık bölümü kaçırmanızı istemem. Bu güzel yolculukta yanımda olan herkese sonsuz teşekkürler. Yepyeni masallarda bir araya gelmek dileğiyle. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifle okuyun. En sevgiliye emanetsiniz.Bölüm şarkısı: Aşk duası
İnstagram: Kanadı _Kırık _Kelebek
&-&
Serhan yabancısı olduğu sokakta gergin adımlarla ilerledi ve elindeki adresi tekrar kontrol ederek bir kapının önünde durdu. Eshad'ın son nefesinde istediğini yapmış, tedavisi biter bitmez soluğu onun Kahramanmaraş' ta ki evinin önünde almıştı. Artık emanetini alıp evine dönme vaktiydi. Onu gözü kapıda bekleyen bir yığın insan vardı. Ama en çok da sevdası, güzel karısı... Asya aklına düştüğünde burnunun direği yine hasretle sızladı. Onu öyle çok özlemişti ki , özlemi artık göğsüne sığmıyordu.
Tokmağı es geçip yumruk yaptığı elini çelik kapının gövdesine birkaç kez indirdi. Kısa bir bekleyişin ardından içeriden ince, cılız bir ses yükseldi.
" Kim o?"
Serhan ona kendini tanıttı. Yola çıkmadan evvel komutanından aldığı telefon numarası sayesinde ona ulaşmış ve durumu kısaca özetleyerek onu almaya geleceğini söylemişti. Genç kız buna gerek olmadığını, kimseye yük olmak istemediğini, kendi başının çaresine bakabileceğini söylediyse de ona dinletememişti. Son nefesini kollarında verirken Eshad'a söz vermişti. İki cihan bir araya gelse sözünü çiğnetemezdi. Daha Eshad'a söz verdiği anda onu kız kardeşi ilan etmişti. Şimdi sırf o kendini yük gibi hissedeceği için kardeşini ardında bırakıp gidemezdi. Bir ağabeye bu yakışmazdı. Zamanla o da ailesi de bu durumu kabullenecekti.
Kapı aralandığında ilk önce küçük, ince bir bedenle karşılaştı. Ardından başını usulca yerden kaldırıp bu küçük bedenin sahibine baktı. Gözüne ilk çarpan içine kan oturmuş bir çift mavi göz olmuştu. Ardından Havin'e benzeyen yüz hatlarına takıldı şaşkın bakışları. Genç adam karma karışık bir hisle yutkundu. İşte bunu beklemiyordu. Zaten bu durumu Asya'sına nasıl izah edeceğini bilmiyordu şimdi genç kızı görünce içindeki karmaşa daha da büyümüştü.
" Merhaba" dedi mırıltıyı andıran bir ses tonuyla. Ve ardından" Hazır mısın?" Diye sordu. Genç kız başını olumlu anlamda salladı ancak yine de dudakları itiraz dolu bir nida ile aralandı. Serhan onu kırmamaya özen göstererek hafifçe azarladı. " Bunları telefonda konuştuk zaten. Hadi abim uğraştırma beni de çıkalım bir an evvel. Daha kaç saatlik yol gideceğiz." Siğnem kabullenmiş bir şekilde başını salladı ve koridorda hazır duran valizini sürükleyerek dışarı çıkardı. Evine ve abisiyle dolu hatıralarına son kez bakıp hüzünlü bir iç çekişle kapıyı kapattı. Gözleri yeterince kırmızı değilmiş gibi gözyaşları ile onları biraz daha yordu. Ağladı. Abisine, anılarla dolu bu küçük yuvasına ve kimsesizliğine sessiz ağıtlar yaka yaka ağladı. Serhan eşyalarını taksinin bagajına yerleştirdi ve binmesi için arka kapıyı açtı. Onun yüzüne bakamıyordu. Acısı ile yüzleşmek mi daha zordu yoksa Havin'e olan benzerliği ile yüzleşmek mi karar veremiyordu. Genç kız arabanın arka koltuğunda büzüldüğünde Serhan ona yandan hüzünlü bir bakış atıp şoförün yanındaki koltuğa kuruldu. Ne hissettiğini tahmin edebiliyordu. Evinden ayrılmak ve hiç tanımadığı bir memlekette hiç tanımadığı bir yığın insanın arasına karışacak olmak onu hem korkutuyor hem de yaralıyor olmalıydı. Taksinin motoru çalıştığında "önce şehitliğe uğrayacağız" diye bildirdi. Arka koltuktan kısık sesli bir hıçkırık kulağına iliştiğinde omuzunun üstünden arkaya baktı ve genç kızın ardı ardına akan gözyaşları ile karşılaştı. Cebinden çıkardığı bir mendili ona uzattı ve "iyi misin?" Diye sordu. Genç kız başını belli belirsiz salladı. Serhan geldiğinden beri sesini doğru düzgün duymamıştı. Onun, karşısında böyle ezilip büzülmesi içine dokunuyordu. Ne kadar dil dökerse döksün onu bu mahcubiyet hissinden vazgeçiremeyeceğini biliyordu. O yüzden sessiz kalmayı tercih etti. Önlerinde uzanan yol nihayet son bulmuş ve araba Şehit mezarlığının önünde durmuştu. Serhan arabadan inip genç kızın da çıkması için arka kapıyı açtı. Hastanede olduğu için arkadaşının cenaze törenine katılamamıştı. Ona kalsa koşarak gelirdi ya, komutanları onu sert bir dille uyarmış ve o halde katılamayacağı emrini vermişti. Serhan o gün o yatakta yatarken sırtına çiviler batıyor gibi hissetti. Eshad'ın kollarında can verirken ki o son halini aklından çıkaramıyordu. Son görevini yapıp onu layıkıyla uğurlayamamıştı bile. Şimdi şehitliğin içinde adım adım ilerlerken pişmanlığı bir kez daha tüm hücrelerini sarmıştı. Genç kız önden gidiyordu. Serhan onun da abisini son kez görmek ve kabrinin başında dua etmek isteyeceğini düşünmüştü. Ayrıca dostunun ematini teslim aldığını görmesi gerekiyordu. Böylece toprağında huzurla uyuyabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDE SAKLI (DÜŞ SERİSİ 2)
EspiritualBiz seninle bir ağacın gölgesinde... Bir ekmeğin tuzunda... Bir bayram şekerinde... Kimi göğe yükselen pembe bir balonun ardındaki gözyaşında, kimi küçücük bir diz yarasında... Her an birlikte... Her an el ele. Aynı avluda... Aynı rüzgarda...Aynı...