Eve vardıklarında saat sabah yediye geliyordu. Genç kız neredeyse tüm gece uyumuştu. Bir ara gözlerini aralayıp nerede olduklarını anlamaya çalışır gibi etrafa bakınmış , ancak karanlıktan pek birşey göremediği için, burnunu misk kokulu yastığına yaslayıp, uykusuna geri dönmüştü. Genç adamın açtığı radyodan kısık seste çalan şarkılar da ona ninni gibi gelmiş ve gece boyu derince bir uykunun kollarında kalmıştı.
Serhan arabayı durdurduğunda arkaya döndü ve genç kızın hâlâ mışıl mışıl uyuduğunu gördü. Uzun zamandır ilk kez onunla bir geceyi birlikte geçirmiş, sabahı birlikte karşılamıştı. Hayal ettiği gibi olmasa da buna da şükürdü. Tebessüm ederek araçtan indi ve kızın olduğu tarafa geçip, kapıyı açtı. Bir süre ne yapacağını bilemez halde öylece dikildi. Onu uyandırması gerekiyordu ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Parmaklarının onun tenine değdirmekten imtina ediyordu ancak genç kıza sesini bir türlü duyuramayınca başka çaresi kalmadı. Omuzunu hafif bir baskıyla birkaç kez dürttü ancak bir değişiklik olmadı. Genç kız hala derin bir uykudaydı. Serhan onun tüm gece uyumasına rağmen, hala nasıl bu kadar derin bir uykuda kalabildiğini anlayamıyordu. Ona boşuna uykucu panda demiyordu. Kapıya biraz daha yanaştı ve bedenini hafiften kızın üstüne eğip" Asya" diye fısıldadı. Ah, kızın adı ağzından nasıl da dua gibi dökülüyordu. Bir yandan sesleniyor, bir yandan omuzunu dürtmeye devam ediyordu. Birkaç denemeden sonra nihayet genç kız kirpikleri titreşerek gözlerini açtı. Ve gözünü açar açmaz elâ gözlerine bir çift zümrüt tanesi karıştı. Uyku mahmuru gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve aralarında ki mesafeden ötürü sertçe yutkundu. Yüzleri birbirine öyle yakındı ki , hafif aralık duran dudakları nedeniyle nefesleri birbirine karışıyordu. Asya aralarında ki bu yakınlıktan rahatsız olmuş gibi huzursuzca kıpırdandı ve genç adamı omuzundan iterek huysuzca söylendi.
" Ne kabus gibi çöktün tepeme be, az öteye git"
Serhan onun panikleyen haline ve kızaran yüzüne eğlenerek baktı. " Günaydın huysuz cadı" dedi gülerek " Ne yapayım bir panda yavrusu gibi uyuduğun için uyandırmakta hayli zorlandım"
Asya öfke ile çattı kaşlarını. Ona cevap verirdi ama sabah sabah kendinde o enerjiyi bulamamıştı. Bütün gece burnunu dayayıp rahatça uyuduğu yastığı, pardon şişme yeleği katlayıp usulca koltuğun üstüne bıraktı. Demek gece boyu onun montuna sarılıp uyumuştu. Tevekkeli değil ömründe ilk kez böylesine huzurlu bir uyku çekmişti. Ayağının birini arabadan dışarı attı ve bedenini hafif kaydırıp araçtan çıktı. Genç adam karşısında durmuş, dikkatle onu izliyordu. Kapıyı kapattı ve bir adım attı. Ancak ikinci adımda bir anda gözüne siyah bir perde indi. Dönen başı yüzünden tutunacak bir yer aradığında Serhan hızla ve telaşla kollarına yapıştı. " İyi misin?"dedi endişe ile. Asya gözlerini kapatıp birkaç saniye o şekilde bekledi. Gözlerindeki perde kalkmıştı ancak başı hâlâ dönüyordu. Serhan öfke ile soludu. " İnatçı keçi, kaç saattir açsın, olacağı buydu tâbi. Yürü hadi doğru mutfağa gidiyoruz" kızı tek kolundan kibarca çekiştirerek konağın kapısından içeri soktu. Dediği gibi doğruca mutfağa geçiyorlardı ki, sabaha kadar uyuyamayıp yollarını gözetleyen anneleri bir anda karşılarına çıktı. Feride, Serhan'ın kolunda ki kızına endişe ile yaklaşıp" iyi misin kızım" diye sordu. " Neyin var, çok halsiz görünüyorsun. Yol mu çarptı acaba?"Asya eğer hali olsaydı annesinin bu evhamlı haline gülümserdi. Ancak kendini çok bitkin hissediyordu. Feride endişeli bakışlarını Serhan'a döndürdü ve " hızlı mı geldiniz " diye sordu. Genç adam bakışlarını kızın solgun yüzünden çekip Feride'ye baktı.
" Normal hızda geldik Feride teyzeciğim merak etmeyin. Yol değil, inat çarptı onu. Aç olduğu için başı dönüyor sadece. Birşeyler atıştırıp, biraz dinlenirse toparlanır, telaş etmeyin." Genç adamın öfkeyle karışık bir alayla verdiği cevap sonrası Asya yüzüne dik dik baktı. Serhan ona "ne var" der gibi bir bakış atıp tekrar Feride'ye döndü. " Onca saat hiçbir şey yemediniz mi oğlum. Niye bu hale geldi bu kız?" Serhan bilmiş bir şekilde omuzlarını dikleştirdi. " Sen kızının inadını bilmez misin Feride teyzem. Küçük hanıma tabiki yemek aldım ama bana inadından tek lokma sokmadı ağzına"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDE SAKLI (DÜŞ SERİSİ 2)
SpiritualBiz seninle bir ağacın gölgesinde... Bir ekmeğin tuzunda... Bir bayram şekerinde... Kimi göğe yükselen pembe bir balonun ardındaki gözyaşında, kimi küçücük bir diz yarasında... Her an birlikte... Her an el ele. Aynı avluda... Aynı rüzgarda...Aynı...