Kızlara biraz geç geleceğimi ve Bay Park'a geç geleceğimi söylemelerini istemiştim. Kızlar çıktıktan 1 saat sonra Bay Park'dan mesaj gelmişti.
Bay Park:
Geç geleceğini beni arayarak söyleyebilirdin.Bir şey yazmamıştım. Hayır hayır, yazamamıştım. Yüzüne nasıl bakacağımı bile bilmiyordum. Gerçi o günden sonra beni kovmasını beklemiştim ama olmadı.
Yataktan kalkarak dolabıma yönelmiştim. Bugün toplantı vardı ve bu Bay Park için önemliydi. Gece uyumayıp sunumlar hazırlamıştım. Benden bunu istemişti.
Kırmızı içinde siyah kare kare şekiller olan ceketimi çıkarmıştım. Altıma ve üstüme siyah bir şort ve siyah bluz giyerek uzun siyah botlarımı giydim. Boynuma ise, ceketim ile aynı renkte olan fularımı bağlamıştım.
Saçlarımı alttan topuz yaparak önlerimden iki saç tutam bırakmıştım. Dudaklarıma parlatıcı sürerek birbirine bastırmıştım. Elime dosyalarımı alıp evden çıkmıştım.
Bir taksiye binerek şirketin olduğu yeri söyledim ve arkama yaslandım. Heyecanlıydım biraz da korkuyordum ve de utanıyordum. Umarım bugün her şey yolunda giderdi..
❦
Şirkete girerek hızlıca çalışanlara selam vermiştim. Asansöre binerek 7. Kata basmıştım. Hızlı bir şekilde yukarı çıkarken neler olabileceğini düşünüyordum. Onunla konuşmalıyım ve özür dilemeliydim. Acaba gül falan mı alsaydım? Gerçi, onu erkekler yapardı ama olsun.
Kapı'nın açılmasıyla içeriden çıktım. Bay Park'ın kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes alarak bir kaç dakika bekledim.
Bekledim, bekliyorum, bekliyorum.
"Gireceksen gir içeri Chaeyoung."
Hadi ama! Nasıl anladı ki? Yavaşça kapı kulpunu çevirerek içeriye girmiştim. Çok fazla göz teması kurmamalıydım.
Evet, sakın göz tema- bir dakika. Takım elbise mi giymişti o? Çok yakışıklı olmuştu. Hayır hayır, ultra yakışıklı olmuştu.
Yutkunarak ona bakmıştım. O ise elinde ki kravatı bağlamaya çalışıyordu ama sadece çalışıyordu çünkü beceremiyordu. Dosyları masasına bırakarak ona doğru döndüm karşısında durarak bileklerinden tutup, kravattan ellerini çektim.
Nefesini boynumda hissediyordum. Bir şey dememişti neden acaba? Kendisi şu an beni süzmek ile meşguldü. Gerçekten beni süzüyordum.
Tabii, insan niye karısını süzmesin ki?
Dudaklarımda küçük bir gülümseme oluşunca göz göze gelmiştik. Kravat'ı hızlıca bağlayarak bir kaç adım geri attım.
"O gün olanlar için özür dilerim." diye vermiştim. Başımı eğmiş bir şekilde ne diyeceğini beklerken bir adım attığını görmüştüm.
Kesin öpecekti beni.
Saçmalama Chaeyoung, çok fazla film izliyorsun.
"Asıl ben özür dilerim sana çok bağırdım ve yüklendim öyle olsun istemezdim." elini çeneme koyarak göz göze gelmemizi sağlamıştı.
Sanırım nefes almayı unuttum.
Kapı'nın açılmasıyla hızlıca çenemde ki ellerini ittim. Kahretsin! Kim gelmiş olabilirdi ki? Bay Park'a baktığımda sakin görünüyordu.
"Kapı çalmayı sana öğretmediler mi?" Bay Park'a baktığımda ona baktığımı hissetmiş olmalıydı ki, bana kısa bir şekilde baktı.
"Yanlız olduğunu sanıyordum." iğneleyici bir ses tonuyla konuşunca alt dudağımı ısırmadan edemedim.
Mi Hyeri gelmişti. Bay Park onunla bir anlaşma yapmıştı ayrıca sırf onunla anlaşma yapmış diye odasına pat diye giremezdi.
"5 dakika sonra toplantımız başlıyor oraya geçelim."
Bay Park ceketini üzerine giyerek eliyle bana dosyaları almamı işaret etmişti. Başımı hızlıca sallayarak masasına bıraktığım dosyaları almıştım.
Mi Hyeri önden giderken Bay Park tam çıkacağı sırada, bana dönerek konuştu.
"Bu toplantı için bugün çok güzel olmuşsun."
Ardından odadan çıkmıştı. Düşüp bayılabilirdim. Hatta kalp krizi geçirebilirdim. Bu adam kalbime zarar be!
"Chae kızım gelsene, toplantı başladı." Lisa'nın sesini duymam ile daha çok sırıtmıştım. Yanına giderek beraber toplantıya girmiştik.
Bay Park'ın önüne hazırladığım sunum dosyalarını bırakmıştım. Umarım beğenirdi. Mi Hyeri bir manken bulmuştu ve benim tasarladığım elbiseyi giyecekti bu yüzden de resim olarak çizmiştim.
Resimleri tek tek masa'ya dizen Jisoo'ya bakmıştım. Yüzünde ki gülümseme çizdiklerimi beğendiği anlamına geliyordu. Jimin ve arkadaşları, Mi Hyeri ve asistanı bir kaç adam vardı.
Dizdikten sonra manken olan kız yani, Soo Bin resimleri tek tek inceledi. Yüzünde ki, ifade sanki beğenmemiş gibiydi. Güzel kızdı fizik falan iyi ama yüzünde ki badanayı bir görseniz var ya..
"Beğenmedim."
Ne? Yok artık hepsine özen göstererek çizdim.
"Bence de, sekreterin pek iyi çizememiş Jimin."
Sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum. Emeklerim çöp olmuştu resmen. Gece hiç uyumamıştım. Bir insan bir tane bile mi beğenmez?
"20 tane resim var orda ve Chae hepsini özen göstererek çizdi gece vakti bile uyumadı Bay Park." Jisoo açıklama yapınca bakışlarım Bay Park'a kaydı.
Konuşmuyordu ağzını bile açmamıştı. O da, beğenmedi yoksa konuşurdu değil mi?
Derin bir iç çekerek etrafta göz gezdirdim.
"Çizimler güzel bence sizin seçtiğiniz manken Chaeyoung'un tasarladığı elbiseyi taşıyamaz."
Tamam, bunu beklemiyordum. Odada ki herkes'in gözü Bay Park'taydı. Ondan kimse böyle şeyler beklemiyordu.
Tabii benden beklemiyordum.
Ayağıya kalkarak ceketini düzeltmişti ardından gözlerini bana çevirdi.
"Soo Bin yerine manken sen ol Chaeyoung. Eminim kendi tasarladıklarını çok güzel taşıyacaksın."
Cevap vermemi beklemeden odadan ayrılmıştı. Kalbim çok hızlı bir şekilde atıyordu. Gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapatıp dudaklarımı birbirine bastırmıştım.
Farklıydı, bana karşı çok farklıydı.
Uzun bir zaman sonra yeni bölümü yazdım. Umarım beğenirsiniz.
❦

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᵞᵒᵘ ᴬʳᵉ ᴹᵃᵍᶤᶜ ↭ ᴶᶤᴿᵒˢᵉ́
Fanfictionİlk bakışta ona tutulmuştum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Gözleri, dudakları, saçları ve gülümsemesi.. O gözleri kısılana kadar gülümsemesi beni benden almıştı.