Bölüm 4:Söz Veriyorum

702 69 143
                                    

Mert'den

Önümde duran demir kapıyı açıp geriye ittirdim.Kapının gıcırtılı sesi etrafa yayılırken adımlarımı bahçeye yönlendirdim.Arkamı dönüp kapıyı kapattım ve bahçede boylu boyuna uzanan taşlı yolda ilerlemeye başladım.

Bir yandan da aklımda yapacağım konuşmayı tasarlıyordum.

Ah hadi ama kimi kandırıyordum ki?

Ben onun karşısına çıkınca iki kelimeyi bir araya getirip cümle bile kuramıyorum, kaldı ki ondan hoşlandığımı söylemek.

Elimdeki defteri kafama vurup önümdeki evin merdivenlerini çıkmaya başladım.

Bir yandan da etrafı inceliyordum.Taştan yapılmış merdivenler, duvarlar ve kolonlarıyla baya güzel duruyordu.Pek bir işlemesi yoktu ama bazı yerlerinde el oyması olduğu belli olan motifler vardı.İki katlı ve birçok odası olan görkemli bir yapıydı.

Merdivenler bittiğinde bakışlarımı karşımda uzanan avluya çevirdim.Babası ve abisi olduğunu düşündüğüm iki kişi karşılıklı oturmuş çay içiyorlardı.Birkaç adım ilerleyip görüş açılarına girdim.

Beni ilk farkeden abisi oldu.Kaşlarını çatıp babasına bir şeyler söyledi fakat onlara uzak olduğum için pek bir şey duyamadım.

Serhat abi bana doğru adımlarken yüzüme ufak bir tebessüm yerleştirdim.Gelip karşıma dikildi ve 'hayırdır' dercesine kaşlarını oynattı.Boğazımı temizleyip uygun kelimeleri seçmeye çalıştım.Aksi taktirde Çiçek'le görüşmeme hayatta izin vermezdi.

"Şey abi.Çiçek bugün hastaydı sanırım bu yüzden dikkatini derslere veremedi.Bende ona bugün kaçırdığı derslerin notlarını getirdim.Bir hastalık yüzünden notlarının düşmesini istemem"

Bakışlarını önce elimdeki deftere çevirdi ardından tekrar gözlerime.

"Sen ver ben verir-"

"Ben versem, hem nasıl olduğuna da bakarım"

Gözlerini gökyüzüne çevirip bir süre kafasında tarttı.Ardından tekrar gözlerime baktı.

"Tamam ver ama çabuk gel geri"

İçimden sevinç çığlıkları atarken hızlıca başımı sallayıp koridora yöneldim.Hızlı adımlarla odalara bakmaya başladım.

Hangisi Çiçek'in odası olabilirdi ki?

Koridorun sonlarına yaklaşırken üzerine renkli kalemlerle orkide resmi çizilmiş bir kapı gördüm.Dudaklarım benden bağımsız yukarı doğru kıvrılırken kapıya yaklaşıp nazikçe tıklattım.İçerinden cılız bir ses geldi.

"K-kim o?"

Kaşlarım çatılırken sesimi olabildiğinde yumuşak tutmaya çalıştım.

"Benim.Mert.Sıra Arkadaşın.Kapıyı açar mısın lütfen"

"B-b-bir şey mi o-oldu?"

Elimi saçlarıma atıp karıştırdım.Ne yapmışlardı bu kıza böyle?

"Bugün derste çok durgun görünüyordun.Sebebini merak ettim.Ayrıca bugün pek ders dinlediğini sanmıyorum.Bu yüzden sana bugünün notlarını getirdim.Lütfen kapıyı aç"

Aslında biraz da onu özlediğim için gelmiştim ama bunu onun bilmesine gerek yoktu.

Kapı gıcırtılar eşliğinde açılırken karşıma gözleri kızarmış bir Çiçek çıktı.Kalp atışlarım hızlanırken kendimi gülümsemeye zorlayıp elimdeki defteri uzattım.Elimdekini alıp yüzüme bile bakmadan nazikçe kovdu beni.

"Başka bir şey yoksa gidebilirsin"

Ona ne olduğunu deli gibi merak etsem de dilimin ucuna kadar gelen şeyleri yutup başımı olumsuz anlamda salladım.

Gözlerini bir saniyeliğine gözlerime çevirip hemen geri çekti ve arkasını dönüp çıktığı odaya geri girdi.Yüzümdeki sahte gülümsemeyi silip başımı kapıya yasladım ve sanki Çiçek beni duyacakmış gibi, kalbimden geçen o cümleyi kurdum.

"Sana ne olduğunu bilmiyorum Çiçek ama söz veriyorum ki seni bu cehennemden kurtarmak için elimden ne geliyorsa yapacağım"

Beyaz Kanatlı MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin