Eskimiş ve kulpları neredeyse kopmak üzere olan çantamı alıp kollarımdan geçirdim ve annemin sabah üstün körü yaptığı ama benim sonradan büyük bir özenle düzelttiğim örgülerime baktım.
İyi görünüyorlardı.
Yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı.Öğretmenimiz hep bizim düzenli ve iyi bir öğrenci olmamamızı öğütlüyordu.Ayrıca beni de hep örnek öğrenci olarak gösteriyordu.
Küçük aynadaki yansımama biraz daha bakıp kendime iyice çeki düzen verdikten sonra başımı öne eğip odadan çıktım.
Taşlı yolda ilerleyip ailemin kahvaltı ettiği yere geldim.Başımı hafifçe kaldırıp hepsini çok yüksek çıkmamasına özen gösterdiğim sesimle selamladım.Annem de benim kullandığım ses tonuyla bana karşılık verdi.Abim ve babam ise sadece başlarını hafif eğip baş selamı verdikten sonra yemeklerine geri döndüler.
Bende çantamı sandalyelerden birine koyup diğer sandalyeye oturdum ve abimlerin yemeklerini bitirmesini sessizce ve başım öne eğik bir halde bekledim.
Buralarda böyleydi bu işler.Bir kadın ne abisine karşı sesini yükseltebilirdi, ne babasına, ne kocasına.Bu yetmezmiş gibi bir de başı hep aşağıda dururdu.Ayrıca bir kadın herkesden önce kalkar, yemeği hazırlar, evi temizler, tüm işleri yapar, masayı ve yemeği erkekler uyanmadan hazır ederdi.Bir de erkekler kahvaltısını bitirmeden kendisi ağzına tek bir lokma koymazdı.Peki erkekler bunu beğenir miydi?Tabi ki hayır.Kadın her ne yaparsa yapsın erkekler beğenmez ve saçma nedenler ötürü döverlerdi karılarını.En kötüsü de kimse çıkıp da neden yaptın demezdi.Herkes bu durum normalmiş gibi karşılar, hatta aferin bile derlerdi.Ne kadar acı değil mi?Kadınlık onurunuz ayaklar altına alınıyor, kimse size yardım etmiyor, dahası kendinizi bile savunamıyorsunuz.İşte gerçek çaresizlik.
Başımı sallayıp düşünceleri kafamdan attım.
Erkekler yemeklerini bitirip masadan kalkarken biz de annemle masayı toplamak için hareketlendik.
"Bir afiyet olsun bile demiyorlar" diye mırıldandım.
Anneme baktığımda kaşlarını çatmış, bana bakıyor olduğunu gördüm.
Anlaşılan bunu içimden söylememiştim.
Bir özür geveleyip elimdekileri hızlıca mutfağa götürdüm.Bir yandan da söyleniyordum.
Annem hep bana bu kadar dik başlı olmamanın kötü bir şey olduğunu, ayıp olarak karşılandığını söylerdi ama bu benim pek de umrumda değildi.Neden insanlar kadınları sindirmek istiyordu ki?Bu çok...saçmaydı.
Başımı sallayıp mutfaktan dışarı çıktım.
Annem neredeyse toplamıştı sofrayı.
Derin bir nefes aldım.Az daha beklesek kesin geç kalacaktım.
"Çıkıyorum ben"
"Bekle biraz"
Kaşlarımı çatıp ona döndüm.Sonra aklıma gelen ayrıntıyla göz devirdim ve dişlerimi sıkıp çantamı aldım.
"Neden?"
Cevabını çok iyi bilsem de sordum bu soruyu.
"Abin seni bırakacak"
"Peki"
Boşuna geçen birkaç dakikanın ardından abim geldi.Ben oturduğum yerden kalkarken o ceketini üzerine geçiriyordu.
Okumak ve burdan kurtulmak istemesem katlanmazdım buna ama başka şansım yoktu.
Abim bana gözüyle işaret verip önden yürümeye başladı.Ben de tüm söyleceklerimi bir kez daha yutup başımı eğerek arkasından ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Kanatlı Melek
Literatura FemininaKirli ellerin uzandığı temiz bir beden ve mahvedilen bir hayatın öyküsü...