anın tadını çıkarıyorlar.

2.8K 228 179
                                    

"güzel hareketti."

taehyung'un anlattıkları dışında hiçbir bilgim olmayan basketbolun şimdi hakkında yorum yapabileceğim bir spor haline gelmesine yol açan süreçte yaşananları düşündüğümde minik bir gülümseme dudaklarımı yoklamıştı. yoongi, önce nefretiyle şimdiyse aşkıyla kafamı karıştırıyor heyecanlanmama sebep oluyordu. dün taehyung'un deyişiyle randevuya çıkarak aramızdaki sorunları biraz da olsa halletmiştik. evet oturup adam gibi hiçbir şey konuşmamıştık, bunun farkında olmak canımı sıkıyordu ama yine de mutlu hissetmeme engel olamıyordum. artık kalbime sığdırmakta zorlandığım hislerimi ona aktaramadığım için aramızdaki ismini koyamadığım ilişkinin çıkmaza gireceği düşüncesi ele geçirmişti zihnimi bana itiraf ettiği gece. şimdiyse çok daha az endişe duyuyordum olanlar hakkında, bana her şeyin iyi olacağını fısıldayan sese kulak vermeye başlamıştım sanırım.

"jimin."

düşüncelerimin başrolünün sesi kulaklarıma ulaştığı zaman başımı hafifçe sallayarak daldığım alemden sıyrılmış ve beni izleyen kahvelere karşılık vermiştim. ne zamandır sahanın ucunda durmuş beni izlediğini bilmesem de yeni fark ettiğim görüntü yutkunmama sebep olmuştu. normalde düz olan saçları terlediği için minik dalgalar oluştururken birkaç yaramaz tel alnına yapışarak görsel bir şölen sunuyordu bana ve zayıf kalbime. gözlerimi kendime gelmek adına kırpıştırdıktan sonra neden bana seslendiğini öğrenmek için konuşmasını beklemiştim. yüzümde gezinen bakışları onun da benimle aynı düşüncelere daldığını gösterirken renk değiştirmek için hazırda bekleyen yanaklarımı gizleme gereği duymadan sordum usulca.

"bir şey mi oldu?"

"ah, şey... suyu uzatır mısın?"

sorusu yanımda oturan, varlığını bile unuttuğum jungkook'un kıkırdamasına sebep olurken yanaklarım daha da koyulaşmış ve diğer yanımda duran suya uzanırken derin nefesler almama sebep olmuştu. ben suyu uzatırken üzerimizde dolanan bakışlar tekrar jungkook'a dönmeme yol açarken o bunu umursamamış ve neşeyle konuşmuştu.

"akşam için heyecanlı mısınız?"

"her sene olduğu gibi sıkıcı geçecek bir gece işte."

"ne var ki bu akşam?"

merakla sorduğum soru ikisinin de bana dönmesine sebep olmuştu.

"yoongi hyung sıkıcı bulsa da bence çok eğlenceli geçecek bir şey-"

"film gecesi."

jungkook lafını böldüğü için sinirle yoongi'ye bakmış ardından bize yaklaşan sevgilisini gördüğünde koşturarak ayrılmıştı yanımızdan. ikimiz de onun arkasından baktıktan sonra birbirimize dönmüş ve bakışlarımızın tekrar kesişmesine izin vermiştik. sanki gözlerimiz ilk kez birbirine kavuşuyormuş gibi hissediyor hızlanan kalbimin ritmiyle uyumlu nefesler çekiyordum içime. her zamanki gibi aramızdaki sessizlik uzayıp gitmek üzereyken yoongi dudaklarını aralamıştı.

"filme birlikte gitmek ister misin?"

"isterim."

düşünmeden ve açık bir şekilde verdiğim cevap şaşırmasına sebep olsa da saniyeler içinde diş etlerini ortaya çıkaracak şekilde gülümsemiş ve başını sallamıştı. bu görüntüden daha çok sevdiğim bir şey varsa o da gülümsemesinin sebebi olmaktı. bir süredir kalbimde sevgiyle büyüttüğüm çiçekler tekrar tomurcuklanırken bakışlarımı karşımdaki bedende ve beni izleyen gözlerinde gezdirmiştim.

"çok sıkıcısınız."

arkadaşımın kalın sesi büyülü anımızı bozarken derin bir nefes alıp ona çevirmiştim bakışlarımı, sinirli olduğumu çok iyi anlasa da umursamamış ve kolunu sevgilisinin omzuna atıp konuşmaya devam etmişti.

how rude | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin