3.Bölüm

449 27 19
                                    

HYUN JAE'DEN

- Saçmalama! Neredeyse üç haftadan az vaktin var!

- Deneyeceğim Jungkook. Eğer şuan bunu yapmazsam bütün emeklerim saatler içinde çöp olur.

Sinirle nefes verip, arabayı sağa çekti. Kemerini çözüp, arabadan indiğinde yüzümü sıvazladım.

Cidden...

Ben de arabadan inip, yanına gittim. Elimi omuzuna koyduğumda bakışlarını bana çevirdi.

- Bu kadar takma. İlk defa yaptığım bir şey değil.

- Hyun Jae. İşkolik bir yapın yok. Kendine eziyet ediyorsun. Zorluyorsun kendini.

- Zorundayım.

- Değilsin. Jae. Yıllardır aynı şeyi söylemekten yoruldum. Böyle devam etmen sağlığını iyi etkilemiyor.

Sağlığım kardeşimden önemli değildi ki. Onun rahat etmesi, iyi bir eğitim alması, güzel bir hayat sürdürmesi için zorundaydım.

Yoongi için bunları yapmak zorundayım...

O her ne kadar bana öfkeli olsa da. Ben yine de onu düşünmeliydim. Ona güzel bir gelecek sunmak için bunu yapmak zorundaydım.

- Yoongi için yapmak zorundayım Jungkook.

Alayla güldü.

- Abim için bile bu kadar uğraşmadım ben Jae!

Yutkunarak etrafa baktığımda bütün bedeniyle bana döndü. Rüzgar estiği için açık saçlarım uçuşuyordu. Onunda uzamaya yüz tutmuş saçları birbirine karışıyordu.

- Kendini yormanın karşılığını hiçbir türlü almıyorsun! O serseri hiçbir şey bilmeden sana nefret besliyor! Annen baban zaten yüzünü zor görüyor! Neden?! Biricik kızları, kardeşi için kendini yırtıyor! Ama kardeşi onun yaptıklarından habersiz, ablasını daha da zor durumda bırakıp en önemli dosyayı kaybediyor! Ama ablası ona hiçbir şey demeyip, yeniden dosyayı hazırlayacağını söylüyor! Hatta üstüne teşekkür de ediyor!

Dolan gözlerimle başımı eğdim. Arabaların sesinin, onun dediklerinin önüne geçmesini istiyordum...

- Kendine gel Jae! O serserinin geleceğini düşünmekten önündekini görmez oldun! Kendi hayatını işten ibaret görmeye başladın! Yoruldum. Seni düşünmekten yoruldum Jae. Her gün 'acaba nasıldır, yorulmuş mudur, başına bir şey gelmiş midir' diye düşünmekten yoruldum! Bir kez. Sadece bir kez hapşırman bile artık beni korkutuyor! Sağlığından endişe ediyorum!

Dudaklarımı birbirine bastırıp, haklılığına karşı sustum. Ne diyebilirdim ki?

Aramızda geçen kısa bir sessizlikten sonra konuştu.

- Bana bak.

Başımı iki yana salladım.

- Jae bana bak.

Çenemin hafif titremesiyle eş zamanlı gözümden bir damla yaş düşmüştü. Yüzümü elleri arasına alıp, yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

- Ağlama. Özür dilerim. Bu kadar üzerine gelmek istemedim.

- Sorun değil, haklıydın.

Pişman bir şekilde baktığında geri çekilip, gözlerimi sildim.

- Geç kalacağız. Gidelim artık.

Arabaya binip, kemerimi taktım. O da bir süre sonra gelmiş, şirkete doğru sürmeye başlamıştı.

~~~~~~~~~~~

Eve girip, montumu ve botlarımı çıkardım. Montumu vestiyere astığım sırada merdivenlerden inen Yoongi'yi gördüm. O da beni gördüğünde duraksadı. Çok takmadan iş çantamı alıp, yukarı çıkmaya başladım. Yanından geçtiğim sırada kolumdan tutup durdurmuştu. 'Ne var' dermiş gibi başımı salladığımda yutkunup kolumu bıraktı. Ardından aşağı indi.

Ne olmuştu buna şimdi?

Çalışma odasına gidip, çantamı masanın üstüne bıraktım. Cüzdanımdan belirli bi miktar para alıp, Yoongi'nin odasına gittim. Para kutusuna ilerleyip boş olan kutuya parayı koyup, odadan çıktım.

Bunu yıllardır babamın yaptığını düşünüyordu. Oysaki her uyuduğunda veya odasından çıktığında gizlice parasını bırakıp, gidiyordum. Böyle bilmesi daha iyiydi...

Zilin çalmasıyla, telefonumu alıp, aşağı indim. Teyzemler gelmişti. Hepsiyle selamlaştıktan sonra içeri geçtik. Yoongi her ne kadar bana bakıp dursada pek takmamıştım. Jin yanıma oturup gülümsedi.

- Nasılsınız Bayan Min?

Tebessüm ettim.

- Her zamanki gibi.

Göz devirip, ters ters baktı.

- Yorgun. Uykusuz. İş düşünüp duran. Ve yakında olacak ihaleye manyak gibi hazırlanan sen. Doğru. Sormam hata.

İhale demesiyle gülüşüm solduğunda anlamazca baktı.

- Ne oldu?

- Yemekten sonra, çalışma odasında konuşalım mı?

Başını olumlu şekilde salladığında annem hepimizi sofraya çağırdı. Her şey güzel gidiyordu. En azından şimdilik...

~~~~~~~~~~~

- Anlat bakalım. Ne oldu?

Derin bir nefes verdim.

- Yoongi. İhale için hazırladığım dosyayı babamın yanına gittiğinde odama bırakması için vermiştim. Bilinçli olarak kaybetmiş.

- NE?!

Şaşkın bakışları karşısında sadece gözümden yaş düşmüştü.

- Jin. Yenisini hazırlamazsam bütün emeklerim saatler içinde çöp olur.

-Kızım manyak mısın?! Ne kadar az bir vakit kaldığının farkında değil misin?!

- Yapmak zorundayım!

Sinirle nefes verip, ayağa kalktı.

- Kendine çok yükleniyorsun. Başına bir şey gelecek en sonunda.

- Ondan önemli değil.

Oflayarak camı açıp, dirseklerini pervazlara yasladı.

Hiçbir şey kardeşimden önemli değildi...

*******************

Sizce saçma veya sıkıcı mı ilerliyor? Eğer öyleyse bir düzenleme yapacağım.

- Nasılsınız?

- Bölüm nasıldı?

Umarım beğenirsiniz. Görüşmek üzere...🐰👋💜

Friends JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin