*Taylor Swift
Willow*Saat 17:45'ti. Hava kararıyordu. Merve bize çay yapmıştı. Bir de ısınayım diye bana battaniye vermişti. Tekli koltukta battaniyeye sarılmış bir vaziyette pencereden dışarıya bakıyordum. Kar hâlâ yağıyordu. Cam habire buğulandığı için silmek zorunda kalıyordum. En sonunda silmekten sıkıldım, resim yapmaya başladım (cama camın buğusunu kullanarak) En son yaptıklarımı sildim ve buğulamasını bekledim. Çok uzun sürmemişti. Ardından çayı camın kenarlığına koydum ve iki elimi de kullanarak kalp çizdim. Kalbim silinmeye başlayınca pes ettim ve çayımı alıp başka bir koltuğa geçtim.
"Bir süre burda kalırsın artık. Burası senin de evin, unutma. Bir şey istiyor musun? Rahat mısın?" dedi Merve.
"Yok sağol ben böyle rahatım, bir şey istemiyorum." dedim.
Sonra çayını alıp oda koltuğa oturdu.
"Film izleyelim mi?" dedi.
"Olur. Peki ne izleyeceğiz?" dedim.
"Macera, korku, romantizm ya da... Bilmiyorum ne olsun? Ne istersin?" dedi.
"Sen karar ver." dedim.
"Korku olur mu?" dedi.
"Çok mu korkunç?" diye sordum.
"Adı üstünde korku. Sen böyle değildin. Neyse üstüne gitmeyeceğim. Unuttuğun için normal olabilir. Merak etme, zaten gerçek değil ki." dedi ve filmi açtı.
Film başlamıştı. Korku filmlerini de hatırlamıyordum. İsminden dolayı karar vermiştim. Film ilerledikçe anladım ki o kadar da korkunç değilmiş. Merve mutfağa gitmişti. Döndüğünde bir tabak dolusu mısır ile geldi. Şimdi hem film izliyor hem de mısır yiyordum. Ama beni etkileyen bu değildi. Kendimi "evim" diyebileceğim kadar yakın buluyordum eve. Ayrıca Merve de olunca daha güvende hissediyordum. İnsanın yanında güvendiği insanlar olunca ne olduğu umrunda olmuyor. Ya hafızanı kaybet ya da herhangi bir şey. Sahi ben Merve'yi daha yeni tanıyorum. Peki ona beslediğim bu güven ne? Belki de farkında olmadan onu hatırladım ve bu yüzden ona güvendim. Belki de cesur ve sahiplenme kişiliğine sahip olduğu için bu da beni ona çekti. Hiç birini bilmiyordum. Ben bunları düşünürken kapı gıcırdama sesi geldi ve etrafa baktım meğersem filmden geliyormuş. Sonra çocuğun nefesi kesildi ve film sona erdi. İşte filmlerde en sevmediğim şey de bu. Hep en heyecanlı yerinde keserler. Tamam biliyorum izlensin diye ama yani sinir oluyor insan. Merak ediyor. Ama ben hâlâ mısır yeme derdindeyim. Neden bilmiyorum.
"Yarın okula gideceğiz. Gel benim kıyafetlere bakalım. Sana uyarsa istediğin zaman giyersin tamam mı?" dedi.
"Tamam" dedim ve odasına girdik.
Odası çok güzeldi her şey yerli yerindeydi. Renk uyumu süperdi.
"Nasıl? Odamı beğendin mi?" dedi.
"Çok güzel... Zevkliymişsin." dedim.
"Ne sandın ki?" dedi ve güldü. Ben de güldüm.
Kıyafetlere baktık ve bir kaç tane bana uygun buldum. Geç olmuştu. Beni bir odaya geçirdi ve pijamalık kıyafet verdi. Işığı kapatırken;
"İyi geceler..." dedi ve kapıyı kapattı.
Yarın okul vardı. Acaba ilk gün nasıl geçecekti? Okula uyum sağlayabilecek miydim? Derslere yetişebilmek miyim? Arkadaşlarım kimler olacaktı?...
***
Kısa bölümlere şarkı koymuyorum arkadaşlar. Olmadı bölümleri birleştiririm. Sizce n'olsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melisśa
ChickLitGözlerim yavaş yavaş açılmaya başladı. Başım ağrıyordu. Gözümü açmayı başardığımda ormandaydım. Kar yağıyordu ve hava buz gibiydi. Bir ağaca yaslanmıştım. Elimi başıma götürdüm. Ama hiç bir şişlik yoktu oysaki çok ağrıyordu. Belki de bu ağrının sebe...