anxiety |ChanLix

5

"felix hadi artık hazırlanman daha bitmedi mi!!!"

aşağıdaki babalarından taeyongun sesinin gelmesiyle felix aynada son kez kendisine baktı. üzerine siyah vücuduna tam oturan bir jean üstüne ise aşırı derecede bol bir swettshirt gitmişti.

kafasını yanındaki arkadaşı jisunga çevirdi. o da üzerine siyah bir tişört, onun da üzerine mavi bir hırka, altına ise kot rengi jean gitmişti.

"jisung hazır mısın" felixin sorusuyla bir kahkaha patlattı omega. "savaşa gitmiyoruz kanka. alt tarafı aşagıda yemek yiyeceğiz." felix mutsuzca omuzlarını kaldırıp indirdi. "banane ben çilekli pastayı oturup tek başıma yemek istiyordum. kim olduğunu bilmediğim bir aile ile değil!"

aniden açılan kapı ile jisung açılan ağzını kapattı. "hyung hadi gelsenize misafirler birazdan burada olacakmıs."

"tamam chenle git sen geliyoruz"

felix kardeşini odadan kovduktan sonra jisungu da yanına alıp aşagı kata misafir odasına indi.

gözlerini jaehyun babasında gezdirdi; beyaz bir gömlek onun altına da siyah kumaş bir pantolon giymişti. taeyong babası ise üzerine kırmızı bir gömlek altına da siyah bol paça bir kumaş pantolon giymişti. ikiside çok hoş ve uyumlulardı.

kapı çaldığında jaehyun baskın olan alfalıgını öne çıkartarak etrafa feromon salgılamaya başladı. taeyong ise çalan kapıyı açmaya gitmişti.

felix de jisungla beraber chenlenun arkasından yemek masasına ilerledi.

bir süre sonra taeyong yanında bir aile ile masaya geri döndü. jaehyun gelen arkadaşları ve çocukları ile beraber ayağa kalkarak onları selamladı.

"hoşgeldiniz doyoung. sende hoşgeldin ten"

büyükler aralarında selamlaşmayı bitirince çocuklara döndüler. taeyong; "bu benim oğlum felix, bu da küçük oğlum chenle. jisung da felixin çok yakın arkadaşı artık benimde evladım sayılır"

çocuklar ten ve doyoung a selam verdikten sonra ten de kendi çocuklarını yanına çağırdı. "bu benim oğlum chan, bu da manevi oğlum minho"

felix aniden gördüğü tanıdık suratlarla panik oldu. hem oldugu yerde titriyor hem de etrafa korku feromonu salıyordu. jisung telefonundan kafasını kaldırarak felixe baktı.

felixin bakışlarını takip ederek baktığı yere baktı... ama o an bakmamayı diledi. iki gündür kaçtıkları alfalar burunlarının dibindeydi. üstüne üstlük de aileleri arkadaştı.

herkes yemeğe oturduğunda bir kaç dakika sabretti felix. midesine aniden giren agrı ile yaşadığı korku daha da arttı.
önündeki yemeği yiyemesede yiyiyor gibi yapmaya çalıştı ama bu sefer de başına büyük bir agrı girmişti.

aniden ayağa kalkarak büyüklerine döndü:
"izninizle ben biraz rahatsızımda gitmem gerek" verecekleri cevabı beklemeden hızla üst kattaki odasına koştu.

"jisung sende gitsene yanına eğer ciddi bir durum ise hastaneye gidelim" jisung ağzındaki lokmayı hızla yutarak ayağa kalktı. "tamam taeyong amca"

jisung hızla felixin yanına geldi. odaya girdiğinde felix yatağında yatıyordu ve derin derin nefesler alıp veriyordu.
jisung yanına ilerleyerek felixin alnına elini koydu. alnı da tüm bedeni gibi ateş alıyordu. etrafına yaydığı bu yoğun  feromonda cabasıydı.

"j-ji-jisung....." jisung felixe noldugunu anlamıştı.

ergenliğe girdikten sonra her omegada dönem dönem olan kızışkınlık dönemine girmişti felix. kızışkanlığa sadece mührü alınmamış omegalar girerdi ve bu dönemde de çevredeki tüm alfa ve betaların ama özellikle alfaların dikkatini çekerlerdi.

felixin gözleri sarıya döndüğünde durumu daha da kötü oldu.

"felix hapların nerde?" felix sol elini zorla kaldırarak çalışma masasındaki kutuyu gösterdi. jisung hızlıca ayağa kalkarak kutuyu açtı. ama içinde kızışma dönemini engelleyen haplar yoktu.