2.Bölüm

142 20 0
                                    

Gözlerim geldiğimizden beri uzun uzun ve anlamsızca bana diktiği gözlerine kaydığında gözlerimi kaçırıp içimden geçenleri suratına söylemek istemiştim.Yaklaşık yarım saattir buradaydık ve tek kelime etmemişti.Sıkıntı damarlarımda dolanırken parmaklarımı kitabımın kenarına geçirip sandalyeyi hafifçe iterek doğruldum.Mırıltıya benzeyen sesimle ona bakmadan konuştum.

''Harika bir konuşmaydı.Gerçekten çok zevk aldım..Aptal ben..''

Ben homurdanırken bana bakmaya devam etmişti.Birden ayağa kalkıp ilk adımımda bana engel olan bu kişiye baktım.Nefes alış verişleri suratımda dağılırken gözlerimi suratından çekip yere eğdim.Sanki yıllardır beni tanıyor gibiydi.Bana bu denli yakın olmasını başka neyle açıklayabilirdim bilmiyorum.Elimi sol omzunun kenarına yerleştirip iteklemeye çalıştığım sırada tenimin üzerinde hissettiğim sıcaklıkla hızla elimi çekmiştim.İçimdeki sinire artık hakim olamıyordum.Büyüklerimden her zaman duyduğum nasihat ‘Bir erkekle baş başa kalırsan ve bu senin hiç tanımadığın biriyse,sakın gardını düşürme ve ona zayıf noktanı gösterme ’ olmuştu.Geriye doğru bir adım atarken oturmamı isteyen gözlerine son bir kez bakmıştım.Daha çok bir ruh hastası gibi davranıyordu.Bunu düşünürken hastaneden kaçıp gelebileceği ihtimalini de beynimin bir köşesine kazımıştım.Sanki uzun süredir koşuyormuşcasına derin bir nefes verip geldiğimizden beri birbirine yapıştığını sandığım dudaklarını kıpırdatmıştı.

‘’Berkay…’’

Adını söylemeye tenezzül ettiğinde yine kollarımın arasına yerleştirdiğim kitabı masanın üzerine bıraktım.Gözleri tenimde gezinirken kitabımın üzerinde sabit kalmıştı.

’ En azından ben öyle sanıyorum ..Bundan 2 gün öncesinde …Kaza..Bir kaza geçirdim...Şu an geçmişime dair hiçbir şey hatırlamıyorum.’’
‘’Peki ya ismin?’’
‘’Gözlerimi açtığımda bana verilen isim bu..’’

Bunları anlatırken gözlerim yüzünün her bir çizgisinde geziniyordu.Gözlerine çıktığımda damlamaya hazır bekleyen damlaları fark etmiştim.Ve bu beni biraz da olsa yumuşatmıştı.Yutkunup beklemeye başladı.Güç toplamaya çalışıyor gibiydi.

‘’Ben..Ben geçmişe dair hiçbir şey hatırlamıyorum..’’

Kolunu havaya kaldırıp bluzunu yukarıya doğru çekiştirmişti.Bileğinden dirseğine kadar uzanan ince çizgiyi gördüğümde kırışan alnıma engel olamayarak gözlerimi kaçırmıştım.Uzun uzadıya konuşmuştuk. Güvenimi henüz kazanamasa da ona dair aklımda oradan oraya uçuşup duran sorular kısmen kaybolmuştu.Ki buna ihtiyacım yoktu.Ona neden güveneyim ki? Şu kapıdan çıktıktan sonra ne onu bir daha göreceğim ne de o beni.Bir şey demeden ayağa kalktığında kapıya doğru gitmediğini fark etmiştim.İçecek bir şeyler almaya gidiyordu belli ki.Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum.Bugün gerçekten her şey saçma sapan bir şekilde gelişmişti.Saçmalıklardan hiçbir zaman hoşlanmazdım.Derin bir nefes alırken ardından tekrar vererek kısa bir süre gözlerimi kapattım.Açtığımda masaya doğru geldiğini görmüştüm.Oturmadan elindeki bardağı bana uzatıp önüme bırakarak yerine yerleşmişti.Ortama yine sessizlik hakimdi.Sessizliği seviyordum,ama tek başımayken.Bir yabancıyla birlikteyken değil. 
İkimizinde bardakları boşaldığında daha fazla konuşmayacağını anlayıp bu maceraya bir son vermek istemiştim.Gözlerimi yüzünde gezdirirken mırıldanmıştım.

‘’Gitmeliyim..Kahve için teşekkür ederim .Umarım hafızan yerine gelir ve kolayca hatırlayabilirsin.Hoşçakal..’’

Bir şey demesine fırsat vermeden doğrularak kapıya yöneldim.Adımlarımı eve yöneltirken içerideyken aklımda olmayan sorular beynimde cereyan etmeye başlamıştı bile.Adımlarımı yavaşlatmışken peşimden geldiğini hissettiğimde koşar adımlarla devam ettim.Evin önüne geldiğimde yavaşlayıp istemsizce geriye baktım.Görünmüyordu.İçimdeki nedensiz korkuyla kapının önüne yaklaştım.Elimi kaldırıp tahta kapıya tıklattım.Ses gelmeyince cebime sıkıştırdığım anahtarımı çıkarıp deliğe yerleştirerek çevirip içeri girdim.Bu köhne ve rutubetli evde alzheimer hastası olan babaannemle birlikte yaşıyordum.Geçimimizi günün belirli saatlerinde çalıştığım kütüphane ve pastahaneden sağlıyorduk.Zorla da olsa bir miktar para geçiyordu elime.Üniversite ve işi aynı anda ilerletmek zor olsa da hayata tutunma nedenim olan babaannem'e bakmalıydım.

Kapıyı aralayıp içeriye ilerlediğimde seslenmiştim.

''Babaanne..Mutfakta mısın ? ...Babaanne..?''

Odaları dolaşırken ahşaptan gelen ayak seslerine kulak verdim.Kıkırdayışlarını duyabiliyordum.Muhtemelen yine ilaçlarını almamıştı.

Taş Kızılı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin