Sıcak bir hava ...Güneş tepede insanların tenini yakarken , herkes bir işle meşgul ...Bir ihtiyar her günkü gibi elinde pamuk şekerler , bağırıyor :"Pamuk şeker !!Pamuk şeker !!"
Tam o sırada bir çocuk geliyor pamuk şekerciye doğru .5-6 yaşlarında bir kız çocuğu ...Babasının elinden tutarak çekiyor ,hadi hadi dermişçesine .
Onlar şeker seçerken öbür tarafta da bir çift görünüyor ,çok mutlular gibi ..sanki bu şehre yeni gelmişler gibi bir halleri var ..güneşe inat gözleri açık güzel bir poz çekiniyorlar ..
Önünde buram buram kokan deniz ,elinde telefon ,dizinin dibinde bir valiz ..Öylece insanları seyreden bir kız .
Süreyya ...Ansızın telefon çalmasıyla önce bir irkildi ,daha sonra ise kararsızlıkla telefonu açtı:
"Ne var ? "Olabildiğince sakin ama bir o kadar da duygusuz bir ses tonu ile konuştu .
Telefonun öbür ucundan ise buna karşılık gayet keyifli ,gülümseyen bir ses ..Genç bir kadın sesi...
"Ne bu celal ! Vardın mı İstanbul'a ? Yolculuk nasıl geçti ?"
Yüzünde ufak bir aldırmaz tebessümle konuştu Süreyya :"Niye aradın ki ? Ne zamandan beri umrundayım ? Bu gurbet elde ne halde olduğumu mu merak ediyorsun ? "
O kadar net konuşmuştu ki Süreyya , karşıdaki genç kadın ,annesi ,Suzan , şaşırmıştı .Kızının halini merak etmek de mi suç diye düşünedururken :
"Konuşmayacaksın anlaşılan ,o zaman kapatıyorum ,eve yerleşince ararım iyiyim merak etme !"
"Bu son cümleyi o kadar garip bir hisle söylemişti ki sanki merak edilmiş de merak etme diyordu.
Ne kadar saçma bir şey olduğunu o da biliyordu .
Annesi konuşana kadar telefonu kapattı ,valizini de alıp sahil boyunca yürümeye başladı ,bir elinde telefon sırtında ufak bir sırt çantası ,elinde çekeleyerek sürdüğü valiz ile yürüdü .
Bir yandan deniz kokusunu içine çekti ,diğer yanda da kendi kendine konuştu :"Koskoca şehre geldik ,Kimseyi de tanımıyorum bakalım ne b*k yiyeceğim' gibi bir surat ifadesi vardı yüzünde.
Az sonra telefonunun 2. Kez çalmasıyla düşünceleri kesintiye uğradı .
Arayan yeni ev arkadaşı Serra idi.
Telefonu açıp yumuşak bir ses tonuyla konuştu :"Alo ? "
"Alo Süreyya ,merhaba .Ben Serra . "
Şey diyecektim sen yürüme ,ben seni almaya geliyorum şimdi ,hatta kapıdan çıktım sayılır .
Şuan nerdesin ?
"Hmm doğru ,ben böyle yürüyorum ama adresi biliyorum da ,nasıl gelicem bilmiyorum tabii , iyi oldu aradığın yoksa ben bu koca İstanbul'da kim bilir nerelerde kaybolacaktım ? "Ufak bir kahkaha attı Serra.
Her zamanki yumuşak , arkadaş canlısı ses tonuyla konuştu :"Tamam ,sen bana şöyle şuan nerede olduğunu ,hemen geliyorum ben ."
"Kadıköy sahilindeyim ."
"Tamamdır ,geliyorum ."
Yarım saat sonra Serra sahile geldi.
Koyu kestane parlak saçları ,uzun ve gür kirpikleri ,siyah gözleri ve neredeyse mükemmel bir fiziğiyle her erkeğin güzel bulacağı bir kızdı.
Her zamanki sevgi dolu haliyle Süreyya'ya el salladı.
Nihayet birbirlerine yaklaşınca Serra tanışmak için elini uzattı :"Merhaba ,hoşgeldin "
"Hoşbuldum ,Sev.. Sevda ( karşısındaki genç kadının ismini hatırlamaya çalışıyordu , Allah'ım ne kadar utanç verici)
diye düşünürken Serra gülümseyerek cevap verdi :"Serra ."
"Çok pardon ,ben biraz unutkan bir insanım da .
Zaten Türkiye'ye de yeni döndüm
Uzun süredir Londra'daydım Bayağı heyecanlıyım da ..Süreyya'nın yüzünü inceleyerek ,
"Belli ,eve bir gidelim ben seni zaten soru bombardımanına tutacağım " dedi Serra."Peki ,"
İki genç kadın , evlerine yürüdüler ,O gün Süreyya'nın içinde hem mutluluk hem heyecan hem telaş bir aradaydı.O gün hem yeni biriyle ev arkadaşı olmuş hem de yeni hayatı için heyecanlanıyordu...