Öyle Bir Geçer Zaman ki

34 2 13
                                    

  - Mart 2022 -

"Ben Sana Mecburum

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum."

-Atilla İlhan -

  Ellerim arasındaki şiir kitabını konsolun üstüne bıraktım,arkamı dönüp baktığımda bakışlarım Nehir ile buluştu.

"İstersen al senin olsun," dedi Nehir sıcak bir şekilde.Buraya geldiğimden beri Nehir ile çok iyi anlaşmıştık.

"Yani belli ki sanata ,edebiyata ilgin var ." Buraya geldiğimden beri kendim için yaptığım en büyük şey devamlı kitap okumak ,şiir okumak ,kendimi edebiyata vermekti.Bu tespitlerde haksız sayılmazdı.

"Evet," dedim başımı sallayarak."Hem zaten mimarım,sanatçı ruhu bizim için önemli," büyük bir tebessümle yüzüne baktım.Kendimi Sinan ve Nehir sayesinde hiç olmadığım kadar iyi hissediyordum.Beni yaralı ve zayıf bir kadın olmaktan kurtarmışlardı.

"Serra ," diyerek elini omzuma koydu Nehir,sesi naif ve huzur vericiydi, rahatlıkla cevap verdim,

"Evet ?" Gözleri gözlerime değince dostane bir ışık gördüm gördüm gözlerinde.

"Günden güne değişiyorsun,iyileşiyorsun  farkındasın değil mi ?"

Nehir'in söyledikleri doğruydu, ardımda ruhumla birlikte koca bir enkaz bırakmıştım belki ama,'şimdi'  denen olguda yaşamayı buraya gelince öğrenmiştim .

"Evet,daha öncesinde histerik duygularla başbaşa kaldığım için yaktım,yıktım, dağıttım.Ama kimseye faydası olmadı," derin bir iç geçirdim," Umarım onlar da mutludurlar." Kendimi özgür ve mutlu hissetmeme karşın geride kalanlar için her zaman endişe duymuştum,aksi bencillik olurdu çünkü.Şayet umduğum kadar mutlu değillerse kendimi affedemezdim.

"Neyse , kapatalım bu konuyu şimdi.İstersen biraz dışarı çıkalım,bugün izinli son günüm.Yarın iş başına  dönüyoruz." Doğru söylüyordu Nehir.

"Tamam,ben gidip giyineyim o zaman ," oturduğum koltuktan kalkıp odama gittim.Kırmızı elbisem ile siyah babetlerimi giydim,tam makyajımı yapmak üzere makyaj masama yönelmiştim ki gözlerim masanın üzerindeki siyah kutuya kaydı, günlerdir dokunmamıştım bile o kutuya.Kutunun içinde ne olduğunu çok iyi biliyordum,ama bunca zaman cesaretsizliğimden ötürü açıp da yapmam gerekeni yapmamıştım.

"Şimdi tam sırası," diye mırıldandım.Siyah kutuyu açınca içindeki  belki destelerce fotoğrafı elime aldım,

"Canım sevgilim iyi ki doğdun, doğum günün kutlu olsun..."

"Bugün seninle tanışma yıldönümümüz ..."

"Bugün ilk defa -"

"Biliyor musun sana-"

"Dün hayatımın en güzel günüydü ,"

Ve daha niceleri... fotoğrafların arkasındaki yazılar o zamanlardan kalan bir hüznü simgeliyordu.Ama ben mutlu olmayı bence çoktan hak etmiştim. Şimdi tam sırasıydı işte,ne için mi ?

"Bitirmeden başlayamazsın ..."

Diye mırıldanıp  fotoğraflar destesini elime aldım, onlarca fotoğrafı tek bir an bile tereddüte düşmeden yırttım.

"Serra !" Kapının dışından gelen sesle birlikte yırtık fotoğrafları odadaki küçük çöp kutusuna attım, üstümü düzeltip kapıyı açtım.

"Hazırlandın mı ?" Kelimeler kendiliğinden ağzımdan döküldü,

"Evet, güzel olmuş muyum ?"

Nehir tek gözünü kırparak yanıt verdi.Ufak bir kıkırdamayla odadan çıkıp kapıyı çektim.Ardımda kalan yitik öyküleri de yerin yedi kat dibine gömdüğüme göre beni hiçbir şey küllerimden doğmamdan alıkoyamazdı.

🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Evet,selam.Bu bölüm Serra'nın hayatından bir fragman gibi oldu,yani kısa oldu.Meramım aslında bu kadar kısa bir bölüm yazmak değildi,ama bildiğiniz gibi kurgu yazarken her zaman hislerimi dinledim.Böyle kısa ve minnoş bir bölüm çıktı kalemimden, artık size emanet 😉

Bölüm hakkında yorumlarınız : 👉

Sizce Serra (Hülya ) gerçekten mutlu olmayı hak etti mi ? 👉

Geride kalanlar şimdi ne halde olabilir ? Zamanla herkes durgunlaşmış olabilir mi ? 👉

Süreyya sizce bebeğini sağlıkla kucağına almış mıdır ? 👉

Serra sizce nerede ? (Yani Sinan ve Nehir ile oturdukları yer neresi ?) 👉

Bu   bölüm hakkında merak ettikleriniz : 👉

Benim soracaklarım bu kadar,hepinize iyi günler .😘😘😘😘

Yeni Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin