Willow'un şarkısı :)
Şimdi neyim ben?
Şimdi neyim ben?Ya etrafta istemediğim biriysem?Yine düşüyorum. Yine düşüyorum. Düşüyorum.
Ya düşersem? Ya çıkarsam? Ya bahsetmeyeceğin biriysem? Yine düşüyorum. Yine düşüyorum. Düşüyorum.
Willow Brown, rüzgarın nazikçe yüzünü okşamasına izin verdi.
Evinin terasında gözleri kapalı bir şekilde gökyüzüne bakan genç kadın, her şeyi içine çekerken, geri dönmenin iyi olduğunu düşündü.
Hafifçe gözlerini araladı. Etrafına bakındı. Menajeri ve ekibi, yokluğunda evini oldukça temiz tutmuşlardı.
Kapıda bekleyen bavulları dışında etrafta hiçbir dağınıklık yoktu. Willow içeri girer girmez yatak odasına çıkıp bir duş aldığından, şimdi yatak odasının terasındaydı. Önünde uzanan deniz manzarasına bakarken içini çekti.
Henüz telefonunu açmaya hazır değildi. Sadece bir dakika daha...
Gitmesi gerekiyordu. Bu akşam, yeni bir etkinliğe katılmak zorundaydı. Bu, Willow'un sekiz aydır katıldığı ilk etkinlik olacaktı.
Anthony ile o gün konuştuktan sonra genç kadın, tam olarak ne kadar kötü bir yerde olduğunu fark etmişti. Bu, sadece Leo'yla ilgili de değildi. Evet, yanlış zamanlamaları kadının kalbini kırmıştı ama Willow, o gelmeden önce de üzgündü.
Bu yüzden birkaç gün kendi kendine düşündükten sonra tamamen ortadan kaybolmaya karar vermişti. Yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Ailesinden bile uzağa gitmeye...
Onları sevmediğinden değildi bu. Sadece iyileşmesi ve kendisini tekrar bulması için zamana ihtiyacı vardı.
Willow acı içinde, Leo hayatına girmeden de depresyonunun hafif şekilde tekrar ortaya çıkmaya başladığını fark etmişti. Genç kadın belki de, Leo'yu hayatının o kısmının üstünü örtmek, bir daha bu canavarın su yüzüne çıkmaması için bir kaçış yolu olarak kullanmıştı. Adam uzun zaman sonra ona heyecanlı ve mutlu hissettirmişti ve uzun zamandır gerçek mutluluğa hasret kalan Willow, bir bağımlı gibi dört kolla buna sarılmıştı.
Ama şimdi görüyordu ki bu, en iyi kararlarından değildi. Leo iyi bir adamdı. Harikaydı. Willow'un ideallerindeki adamın kanlı canlı haliydi. Ama Willow, onunla olmaya hazır değildi.
Leo haklıydı. İkisi de hayatlarında çok zor bir dönemden geçiyorlardı ve anlatılan çoğu aşk hikayesinin aksine Willow, başka bir insanı seninle bu çukura 'aşk her şeyin üstesinden gelir' mantığıyla sürüklemek istemiyordu.
Önce iyileşmesi gerekiyordu. Bir romantik olabilirdi ama hayatına girecek kişinin, daha iyisini hak ettiğini biliyordu. Her şeyden önce, kendisinin daha iyisini hak ettiğini biliyordu. Önce tüm bu ün, stres, yoğunluk ve karmaşanın içine düşmeden önce olduğu Willow'u tekrar bulmalıydı.
Tekrar eskiden keyif aldığı şeylerden keyif almalıydı. Bu yüzden onu ne kadar yaralasa, menajeri ve ajansı ne kadar buna karşı çıksa da, Ryan Gosling'in oynamayı kabul ettiği dizisini de iptal etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEO
RomanceHollywood'un en ünlü ailesinin en içe kapanık bireyi Willow Brown, bir partide aylar önce gördüğü adama vurulur. Leo Hunt, ünlü bir aktör, yazar ve Willow'un gördüğü en yakışıklı erkektir. Üstelik o mükemmel sesiyle kendisine Jane Austen'den alıntıl...