⚔MÜHÜRLENİŞ⚔

623 43 70
                                    

Keyifli okumalar arkadaşlar🖤

Günün şarkısı-positions 💫

|⛎ Athena

"Tesadüfler de aşka dahildir"

Bella'nın verdiği kıyafetleri giyinmiş, kalçama kadar inen siyah saçlarımı örüp arkaya atmıştım. Kahverengi dar bluz ve yine aynı renkte topuğumdan olan çizmelerim, beyaz tüllü gömleğe benzeyen üstüm ile kombinimi tamamlamıştım. Boydan aynada son kez kendime bakarken gitmemiz gerektiğini söyleyen Bella ile uzun koridorlardan geçerek büyük ve gözalıcı kapıdan bahçeye adım attık. Yüzüme çarpan hafif serinlikteki sabah rüzgarıyla gözlerimi kapattım birkaç saniyelik. "Sen çekile bilirsin" diyen sesi duyduğumda Lauren denen general olduğunu fark etmem pek fazla sürmemişti. Derin bir nefes alarak gözlerimi açtım.

Karşımda 32 diş sırıtan Herkül'ü gördüğümde istemsizce ben de gülümsemiştim. Sanırım bu insanlar benide kendine benzetecekti sonunda. Boynunu ve parmaklarını kıtlattıktan sonra göğsünü kabartarak "gidelim" dediğinde onaylayarak onu takip etmeye koyuldum. Yemyeşil otların üzerinde yürürken bahçenin tam ortasındaki bayağı büyük olan çeşmeye baktım hayranlıkla.Sarayın boyu kadar yüksek olan çeşmeye 'vay canına' dermiş gibi bakarken temiz havayıda derin derin içime çekiyordum. Bahçeden ayrıldığımızda taştan örülmüş tünele girdik. Dar tünelde hiç ses çıkarmadan peşi sıra onu takip ediyordum.

Tünel bittiğinde karşımdaki manzaraya hayatımda ilk kez şahit oluyordum. Bir kasaba büyüklüğündeki sahada koşuş yapan, kılıç oynatan, güleşen, at binen askerler girmişti hemen görüş alanıma. Arkasını dönerek eliyle bölgeyi gösteren Lauren'e çevirmiştim hayran bakışlarımı. "Burası Saar eğitim alanı. Askerler özel birliğe alınmadan önce burada eğitim görür." Ondan ayırdığım bakışlarımla 4 tarafının dağlarla ve büyük ağaçlarla kaplı olduğu alana bir daha baktım. "Hadi başlayalım. Eğer geçersen burda kalabileceksin. Geçemezsen... ki bu yüskek ihtimal." Kıstığım gözlerle ona 'son duanı et' bakışları atıyordum. "Kapı dışı edilirsin, güzellik." Sinirli olan yüz ifadem yerini alaya bırakırken kafamı yavaşça sağa sola salladım. Son gülen iyi gülerdi her zaman.

"Önce ok atacağız. Beni takip et." İlerideki yanyana olan ağaçlara yaklaştık. Ağaçla aramızda en az 5 metre var ya da yoktu. Sağımda yerini alan Lauren'in 'yenileceksin' bakışlarına sadece alaylı bir şekilde güldüm. Solumdaki küçük masanın üzerindeki ok ve yayı elime aldım. "Başlıyoruz. Tam hedeften 3 kere vuran kazanır." Derince havayı ciğerlerime çekerek kendimi hazırladım."Başlayalım bakalım." deyip yüzüne baktıktan sonra hareketlerini izlemeye başladım. Yayı sonuna kadar gererek kapattığı sol gözüyle hedefe odaklanıyordu. Bir anda serbest bıraktığı ok hedefe ramak kala sağa saplandığında sahte bir üzüntüyle kaşlarımı çatarak ona döndüm.

Morali bozulsa da bunu belli etmeyen Lauren, "Sıra sende." dediğinde gözlerimi ondan ayırmadan oku yaya geçirdim. Ne yaptığımı anlamaya çalışan bakışlarıyla beni izlerken tek kaşı havadaydı 'ciddi misin?' demek istiyordu tamda şu anda. Hafif tebessüm edip sonuna kadar gerdiğim yaydaki oku bir anda fırlattığımda hedefe bakma gereği duymamıştım. Çünkü Lauren'in düşen yüzü ve fal taşı gibi açılan gözleri her şeyi belli ediyordu.

"Sıra bende!" Sinirle eline aldığı oku sonuna kadar gerip bir anda fırlattığında tam hedefe saplanmıştı. "İşte bu kadar." dedi gururla göğüsünü kabartarak.

"1-1, hadi bakalım." Elime aldığım yayı sağa yatırarak oku yerleştirdim. Gözümü bile kırpmadan attığım ok yine tam hedefe denk gelmişti. Bu durum git gide alevleniyordu. Eline aldığı oku kıracakmış gibi tutan büyük elleri sonuna kadar yayı gerdiğinde gerilen kol kasları gözümden kaçmamıştı. Sinirli bal rengindeki irisleri alev topuna benzerken hedefe pür dikkat odaklansada hedeften sapmıştı. Sinirden gerilen yüz hatlarıyla bana döndüğünde ürpermiştim. Sıranın bende olduğunu hemen hatırladığımda haraketlendim. Yine aynı şekilde ok tam hedefe denk gelmişti.

SAVAŞ TANRIÇASININ MÜHÜRLENİŞİ || ATHENA (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin