Minho:
Changbin
Acil olarak bakman gerekChangbin:
Ne var Min?
(11.05)Minho:
Ben bir şey buldum
(11.10)Changbin:
Beni çağıran sensin ama
mesajıma geç bakıyorsunMinho:
Şu aptal oyun sürekli
açılıp duruyorChangbin:
Telefonun da kafayı yedi
sonundaHer neyse
Ne buldun?
Minho:
*Ekran Görüntüsü*
Bu o ChangChangbin:
SiktirCiddi olamazsın
Yanıma gel Minho, daha
detaylı konuşalımMinho:
Geliyorum*****
Minho, metrodan indikten sonra doğruca marketin hemen karşısında bulunan Changbin'in evine gitmişti. Kapıyı hızlıca çaldıktan sonra açan Changbin'in yanından sıyrılarak içeri girmiş, elini saçlarının arasından geçirmişti.
"Düşündüğüm şey olabilir mi Chang?"
"Eğer öyleyse..."
Changbin'in yüzündeki endişe, yerini gülümsemeye bırakırken Minho da genişçe gülümsemiş ve Changbin'e sarılmıştı.
"Bu oyun Hwang Yeji'nin oyunu!"
İkisi de aynı anda bağırarak konuştuğunda kıkırdamışlar ve birbirlerinden biraz uzaklaşıp oturma odasına giderek koltuğa yayılmışlardı. O sırada odasından çıkan Seungmin, Minho'yu gördüğünde olduğu yerde kalakalmış, gülümseyen yüz ifadesi öfkeli bir şekle bürünürken yüz ifadesini yumuşatmaya çalışarak aynı odadan çıkan Jeongin'e dönmüştü.
"Minho hyung? Görüşmeyeli uzun zaman oldu!"
Jeongin gülümseyerek Minho'ya doğru ilerlerken Seungmin'in bileğini sıkıca kavramasıyla duraksamış ve ona bakmıştı. Seungmin de ne yaptığının farkına vardığında tuttuğu bileği yavaşça bırakıp sadece refleks olduğunu söyleyerek özür dilemişti. Bununla beraber Jeongin bir sorun olmadığını söyleyerek Minho'ya doğru ilerleyip sıkıca sarılmıştı. Bu sefer kalakalma sırası Minho'daydı. Jeongin'den bir sarılma beklemiyordu sonuçta.
İlk şoku atlattığında kollarını nazikçe Jeongin'in beline dolamıştı. Bir süre sonra ayrıldıkladında Seungmin soğuk bir ses tonuyla "Jeongin, mutfağa git, ben birazdan geleceğim ve yemek yiyeceğiz tamam mı?" demişti. Jeongin de zaten sinirli görünen Seungmin'i daha da sinirlendirmemek için başını sallayarak hızlı adımlarla mutfağa gitmişti. Jeongin gittikten sonra ise Seungmin, Minho'nun karşısına geçip tekrardan sinirli bir şekilde gözlerine bakmıştı.
"Senin yüzünden kaç defa kriz geçirdi o, haberin var mı? Kendini öldürmeyi bile denedi. Kendi suçu olduğunu düşündü ama senden nefret de etti."
"O zaman neden gelip bana sarıldı?"
"Yaklaşık üç ay önce sinir krizi geçirirken başını masaya vurdu ve hafızasını kaybetti. Diğer anıları geri geldi ama o günü ve sonrasını hatırlamıyor."
"Belki de sadece öyle davranıyor."
Changbin'in yaptığı açıklamadan sonra Seungmin sessizce mırıldanmış ve hüzünlü bir şekilde mutfağa bakıp tekrardan Minho'ya dönmüş ve mutfağa adımlamadan önce son kez öfkeyle konuşmuştu.
"Yine de seni görmek ona hatırlatabilir. Eski haline dönmesini istemiyorum. Bu yüzden o mutfaktan dönmeden önce gitsen iyi edersin."
Minho yavaşça başını sallarken kalkmış ve alt dudağını dişleyerek kapıya ilerlemişti. Changbin de onunla beraber kapıya gittiğinde birbirlerine sıkıca sarılmışlardı.
"Ne olursa olsun yanındayım, söz verdiğim gibi."
"Teşekkür ederim... Hoşçakal."
Kısa diyalogtan sonra ikili birbirine buruk bir şekilde gülümsemiş ve Minho, varır varmaz uzun bir ağlama krizi geçirmek üzere evine ilerlemişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game Link (HyunHo)
FanfictionOldukça sıkı bir oyun bağımlısı olan Lee Minho, gelen maillerine bakarken her zaman olduğu gibi sadece basit bir oyun linki aldığını düşünmüştü. Yetişkin içerik: Şiddet, cinayet, düşük oranda cinsellik.