Minho, isteksiz bir şekilde masaya oturduğunda bir süre tedirgin bir şekilde önündeki yemekle bakışmıştı. O kadar korkuyordu ki yemeğin içinde fare zehri olabileceğini bile düşünmüştü. Yine de zorla önündeki etten bir parça ağzına attığında bunun yiyeceği son yemek olmasına bile razı olabileceğini düşünmüştü. Hayatında yediği en güzel et falandı.
"Beğendin mi?"
Baekhyun, beklentiyle Minho'ya baktığında Minho ağzı tıka basa dolu olduğu için başını aşağı yukarı sallayarak onaylamakla yetinmişti. Bu Baekhyun için oldukça tatmin edici bir cevap olmuştu. Bunun sevinciyle kendisi de önündeki yemeği yemeye başlamıştı.
Sessiz geçen yemek süreci bittiğinde Minho bir peçete alıp dudaklarını silmiş ve merakla Baekhyun'a bakmıştı.
"Bunu hangi etten yaptınız? Daha önce yediklerime benzemiyor."
"İnsan eti."
Baekhyun'un cevabının üzerine Minho'nun tükürüğü boğazında kalmış, bir süre öksürdükten sonra ciddi olup olmadığını anlamak için Baekhyun'un yüzüne bakmıştı. Oldukça ciddi olduğunu gördüğünde ise gözlerini ardına kadar açarak şokla kalakalmıştı.
Tabii bu, Baekhyun ve Chanyeol aynı anda bir kahkaha patlatana kadar sürmüştü. Ardından Baekhyun şaka yaptığını söylediğinde Minho rahat bir nefes vermiş ve elini hızla atan kalbinin üzerine koymuştu.
"Hadi ama, yamyam değiliz!"
Chanyeol gülerken bir yandan da yanında oturan Minho'ya vuruyordu ve Minho kolunun moraracağına emindi.
Minho gergin bir şekilde gülümserken ne kadar garip ve saçma şey varsa hepsinin nasıl kendisini bulduğunu sorguluyordu. Korktuğu şeyler listesine Park Chanyeol ve Byun Baekhyun da eklenmişti.
"Ben, sanırım artık evime dönmeliyim."
"Henüz yaraların iyileşmedi."
Baekhyun aniden ciddi bir surat ifadesine bürünüp Minho'ya baktığında Minho oturduğu sandalyede iyice kasılmış ve dudaklarını ısırmıştı. Chanyeol ise onun korkmuş olduğunu fark ettiğinde hafifçe gülümseyerek saçlarını okşamıştı.
"Yaraların seni zorlayabilir. Sadece iki gün daha burada kalman senin için iyi olur. Anlaştık mı?"
Minho başka çaresi olmadığını düşündüğü için hafifçe başını sallamakla yetinmişti. Zamanın hızlı geçmesini dilemekten başka yapabileceği bir şey kalmamıştı.
Yemekten sonra Chanyeol ve Baekhyun masayı toparlarken Minho'yu evi dolaşması için mutfaktan yollamışlardı. Minho'nun aklına kaçmak gelse de nereye gideceği veya sonrasında ne yapacağı hakkında bir fikri olmadığı için bu düşünceyi anında elemişti. Her ne kadar korksa da elinden gelen bir şey olmadığı için sakince odaları dolaşmaya karar vermişti.
Odalarda görmeye değer pek bir şey yoktu. Sadece birkaç antika eşya, bir duvarı tamamen kaplayan ikisine ait birçok sertifika ve oldukça tatlı peluş oyuncaklar vardı.
Peluş oyuncakların yanına gidip bir tanesini eline aldığında içinden gelen hışırtı, kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Ambalaj sesine benziyordu ama daha farklı gibiydi de. Peluş oyuncağın arka kısmına baktığında bir fermuar olduğunu fark etmişti. Merakına yenik düşüp fermuarı açtığında sadece birkaç boş kâğıt falan çıkmasını beklemişti fakat gördüğü uyuşturucu paketleri onu fazlasıyla şoka uğratmıştı.
"Neye bakıyorsun?"
Minho, arkasında Chanyeol'ün sesini duyduğunda korkuyla elindeki ayıcığı düşürmüş ve arkasına dönmüştü. Bu arada yere düşen ayıcıktan birkaç tane uyuşturucu paketi dışarı çıkmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game Link (HyunHo)
FanfictionOldukça sıkı bir oyun bağımlısı olan Lee Minho, gelen maillerine bakarken her zaman olduğu gibi sadece basit bir oyun linki aldığını düşünmüştü. Yetişkin içerik: Şiddet, cinayet, düşük oranda cinsellik.