10

2.7K 342 1.5K
                                    

Uzun bir süre boyunca yapılan yolculuktan sonra kamp alanına varmışlardı. Etrafa bakındıklarında ise diğerlerinin çoktan varmış olduğunu, çadırları bile kurduklarını görmüşlerdi. Tabii bu, yeni gelen üçlünün işine geliyordu. Çadır kurmak sonuçta pek kolay bir iş sayılmazdı.

Hepsi arabadan indiğinde bagajdan eşyalarını almış ve az ötede kurulan oturma alanına geçmişlerdi. Oturduklarında ise Chan derin bir nefes almış ve konuşmaya başlamıştı.

"Şimdi, kim nerede kalacak belli zaten değil mi? Bir değişiklik var mı?"

Kimseden bir ses çıkmadığında Chan başını sallamış ve konuşmasına kaldığı yerden devam etmişti.

"O zaman akşam sıcak çikolata ve marshmallow yapacağız. Şimdi dilediğiniz gibi keyfinize bakın."

Chan'ın uzanıp başını Seungmin'in omzuna koymasıyla beraber herkes kendi halinde takılmaya başlamıştı. Jisung ve Jeongin, sincapların nasıl yiyeceklerinin yerini hatırlamayacak kadar unutkan olduklarından başlayıp Jisung'un da unutkan ve sakar olduğu, aynı zamanda sincaba benzediği ve önceki hayatında sincap olarak doğmuş olabileceği kısma kadar süren oldukça derin bir sohbete girmişlerdi. Changbin ve Felix, Minho'yu da sohbetlerine katıp etraflarındaki ormanda bulabilecekleri ya da görebilecekleri kurgusal karakterler hakkında tartışıyor, Seungmin ve Chan ise çimenlerin olduğu yere uzanmış, el ele tutuşarak gökyüzüne bakıp bulutları farklı şekillere benzetiyorlardı.

Saatler boyunca bu şekilde devam etmiş, akşam olduğunda ise herkes ateş yakmak için hazırlanan alanın etrafında daire şeklinde oturmuşlardı. Oldukça güzel zaman geçirmiş, Minho'nun her şeyi o an için unutmasını sağlamışlardı. Bu kamp işi, henüz ilk birkaç saatte bile Minho'nun iyi olmasına yetmişti.

Herkes sıcak çikolatasını içtikten, marshmallowlarını yedikten ve güzel zaman geçirdikten sonra yatmak için çadırlarına geçmişti. Herkes çiftler halinde uyuyken Minho tek başına kalmıştı ve doğrusunu söylemek gerekirse dışarıdan gelen baykuş sesleri onu ürkütüyordu. Sesler yüzünden bir gram bile uyuyamamıştı ve şafak sökmek üzere falandı tahminen. Minho telefonunu kapatmış olduğu için saate bakamıyordu ve açıkçası, telefonunu açmaya üşenmişti.

Bir süre daha etrafında dönüp durduktan sonra yine uyuyamayınca biraz hava almak için çadırın dışına çıkmanın en iyisi olduğunu düşünmüştü. Uyku tulumunun içinden çıkmış ve çadırının fermuarını açıp dışarı çıkmıştı. Üzerindeki pijama niyetine giydiği eşofmanlarını düzeltmiş, birkaç saat önce oturdukları yere tekrardan oturmuştu. Tenine çarpan soğuk hava onu iyi hissettirirken huzurla gözlerini kapatmıştı.

Bir süre sonra burnuna dolan hoş koku, gözlerini açmasını sağlamıştı. Gözünün önünde, içi sıcak çikolata dolu bir kupa vardı. Başını kupayı tutan kişiye çevirdiğinde Felix'i görmüş, hafifçe gülümseyerek kupayı elinden almıştı.

"Neden uyumadın?"

"Changbin'in uyurken horladığını fark ettim."

Minho bir süre sessiz kalıp çevreyi dinlediğinde gerçekten de Changbin ve Felix'in çadırının olduğu yerden horlama sesleri geldiğini fark etmişti. Bu, Minho ve Felix'in kısa bir süre gülüşmesine sebep olmuştu.

"Sen neden uyumadın?"

Minho, elindeki kupayı dudaklarına götürüp bir yudum sıcak çikolata içtikten sonra ellerini bardağa bastırıp ısınmalarını sağlamıştı.

"Baykuşlar."

"Baykuşlar..."

Felix başını hafifçe sallayıp kendi elindeki sıcak çikolatayı yudumlarken, oluşan sessizlikten oldukça rahatsız olmuştu. Bu sessizliği bozmak için derin bir nefes alıp gülümsemişti.

Game Link (HyunHo) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin