"Minho, hey, uyan! Minho uyan dedim! Zorla mı uyandırayım yani!"
Hyunjin evde elektriğe bağlı ses yapacak ne var ne yoksa çalıştırmış, Minho'nun sinirli homurdanmalarını duyana kadar ses çıkarmaya devam etmişti.
"Hay sikeyim... Kim var evde yine!"
"Biricik sevgilin."
Minho kaşlarını çatarak gözlerini araladığında karşısındaki bilgisayardan Hyunjin'i görmesiyle çığlık atmış ve yattığı koltuğun köşesine sinip titremeye başlamıştı. Hyunjin onu fazlasıyla korkutuyordu.
"Siktir git artık, ne istiyorsun benden!"
"İntikam istiyorum, bebeğim."
Minho, yerinden kalkıp odanın içinde öylesine adımlarken bir yandan da elini attığı saçlarını çekiştiriyordu. Daha birkaç gün olmuştu, Hyunjin henüz eğlenmeye bile başlamamıştı ki. Minho gerçekten bu konularda fazla hassastı, oldukça çabuk ve fazla etkileniyordu.
"Lânet olsun Hyunjin! Ben seni delirmedim! Amacın beni delirtmek gibi duruyor!"
"Sadece kendi intikamımı almıyorum güzelim. İstisnasız her gün sinir krizleri geçiren Jeongin'in, Jeongin ile ilgilenmekten uykusunu bile unutan Seungmin'in ve senin yüzünden hayatı kararan daha birçok tanıdığımızın intikamını alıyorum."
Minho birden duraksadığında Hyunjin onun gözlerine bakmış ve yüzündeki şeytani gülümsemeyi izlemişti. Zihninde dönen taşları teker teker yerine oturturken sonunda her şeyi çözmüş olmanın mutluluğuyla gülümsüyordu Minho. Belki de her şeyi çözdüğünü sanıyordu?
"Jeongin ve Seungmin'in intikamını alacaksın ha? Yani onlar biliyor değil mi? Onlara itiraf ettirirsem eğer diğerleri de bunu duyar v-ve bana inanırlar. Seni yok etmeme yardım ederler!"
Minho kahkaha atarak evden çıkarken bu sefer şeytani bir gülümseme sunma sırası Hyunjin'deydi. "Elinden geleni ardına koyma." diye kendi kendine mırıldandıktan sonra dilini dişlerinde gezdirmişti. Onun için asıl eğlence başlıyordu.
*****
Jeongin, telefonuna gelen mesajla irkilerek gözlerini aralayıp yanındaki komodine uzanıp telefonu eline almıştı. Sadece "Başlıyoruz." yazan bir mesaj vardı ve Hyunjin'den geliyordu. Jeongin sadece gülümseyip telefonu tekrardan kapatmakla yetinmişti. Ardından ise yanında uyuyan Jisung'a bakmıştı. Yüzünü bir süre inceledikten sonra ise elini omzuna koyarak hafifçe sarsmış, uyanmasını sağlamıştı.
"Hyung, kalkmamız gerek. Seungmin hyung ve Chan hyung birazdan gelir."
Jisung başını sallayıp yataktan kalktığında yüzünü yıkamak için lavaboya gitmişti. Jeongin ise acıyan kalçasına tezat olarak enerjik bir şekilde kalkmış, sonuç olarak kısa bir süre acıdan kıvrandıktan sonra oturma odasına gidip koltuğa yayılmıştı.
Jisung lavabodan dönerken kapı çaldığında kapıya bakmak için ilerlemiş, gelen Seungmin ve Chan'ı karşılamıştı. Birkaç dakika sonra Changbin, Felix'le beraber eve girmişti. Hepsi bir süre soluklandıktan sonra farklı konulardan konuşup gülüşmeye başlamışlardı.
Ta ki kapı bir kez daha, bu sefer Minho tarafından çalınana kadar.
Jeongin kapıya bakmak için kalktığında korkudan titrememeye çalışmıştı. Olacakları bilmiyordu ama Minho'nun, canını yakacağından ölesiye korkuyordu. Minho'dan çok korkuyordu.
En sonunda derin bir nefes alarak kapıyı açtığında Minho Jeongin'in yakasından sıkıca tutmuş, içeri girip yakasından tuttuğu bedenin sırtını duvara yapıştırmıştı. Jeongin ise sadece diğerleri gibi şaşkın bir şekilde Minho'ya bakıyor, onlardan ayrı olarak tir tir titriyordu.
"İtiraf et!"
"N-neyden bahsediyorsun hyung..?"
"Sana itiraf et dedim!"
Minho sinirle gürleyip Jeongin'in sırtını duvardan ayırıp tekrardan çarptırmıştı. Bu sefer Jeongin sadece sırtını değil kafasını da vurmuştu bu yüzden dudaklarından acı dolu bir inleme çıkmıştı.
"Hyunjin'le konuştuğunu itiraf et!"
"Minho!"
Sinirle soluyan Seungmin bağırdığında Minho ona bakmış, bu sefer Seungmin'in üzerine yürümüştü. Tam üzerine atlayacağı sırada Chan tarafından durdurulmamış olsaydı ortalık daha da karışabilirdi.
"Minho kendine gel!"
"Hyunjin'i biliyorsun değil mi? İtiraf etsene Seungmin! Amacın beni öldürmek mi! İtiraf et!"
"Yeter artık!"
Yere oturmuş, boş boş karşı duvara bakarak titreyen Jeongin'i sakinleştirmeye çalışan Jisung, bağırmış ve Minho'nun yanına gidip yüzüne sert bir yumruk geçirmişti. Ardından eliyle çenesini tutup başını hâlâ aynı durumda olan Jeongin'e çevirmişti.
"Onu getirdiğin hale bak, sikimsonik paranoyan Jeongin'i eski haline çeviriyor! İkinci defa katil mi olmak istiyorsun? O senin yüzünden kendine zarar verir de ölürse seni ömrüm boyunca affetmem Lee Minho."
Minho'nun gözleri dolduğunda Jisung onu bırakıp tekrardan Jeongin'in yanına gitmiş ve onu kucağına alarak odasına götürmüştü. Minho ise o arada yere çökmüş, bir kahkaha atıyor bir de ağlıyordu. Olanlar Minho'yu o kadar kısa sürede etkilemişti ki Minho bile bunu fark etmemişti.
Diğerleri ise dağılmış bedenleri ve acıyan ifafeleriyle Minho'ya bakıyorlar, ona nasıl iyi gelebileceklerini düşünüyorlardı. Seungmin hariç. O, en yakın arkadaşlarına yaptığı her harekette zarar veren bu gencin ölmesini içtenlikle diliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game Link (HyunHo)
FanfictionOldukça sıkı bir oyun bağımlısı olan Lee Minho, gelen maillerine bakarken her zaman olduğu gibi sadece basit bir oyun linki aldığını düşünmüştü. Yetişkin içerik: Şiddet, cinayet, düşük oranda cinsellik.