Hepimizin unutamadığı bazı detaylar vardır. Kimisi yaşarken mutluluk veren, kimisi yaşarken acı veren. Ne acı ki, zaman geçtikçe her ikisi acıya dönüşür. Mutlu olduğumuz, üzgün olduğumuz o günler aklımıza geldiği an yüzümüzde acı tebessümle karşılarız onları. İşte öyle detaylar ömürlük olur. Ömür boyu unutamadığın şeylere dönüşür. Çocukken en saf duygularla birilerini alırız hayatımıza. İster arkadaşça, ister aşkça. Ama zaman geçiyor, tüm karanlık anlar güneş ışığıyla aydınlanıyor. O aydınlıklar iyi mi olur, kötü mü bilemem. Eğer aydınlık sizi uçuruma götürecekse, karanlıkta kalmayı mı seçersiniz? Yoksa en doğru yolun bu olduğunu kabullenip her şeyi ardınızda bırakarak yola devam mı edersiniz? Çocukluk işte. Nereden bilecek eğriyi, doğruyu.
Yemeğimi yeyip derslerime çalışmaya çalışmıştım. Final sınavları yaklaşıyordu. Daha fazla çalışmam gerekiyordu. Ama bir taraftan da üzüyordu bu gerçek beni. Çünkü o artık okulda olmayacaktı. Ders aralarında göremeyecektim onu. Belki okul çıkışında da beklemezdi. Yoğun olurdu muhtemelen. Onu daha az görecek olmak gerçeği beni yıpratıyordu.
Telefonun titremesiyle çalışma masamın üzerinden aldım.
Kimden:Ayaz
"Ders mi çalışıyorsun?"
Yüzümde tekrardan aptal sırıtma belirdi. Bekletmek istemiyordum. O yüzden hemen yazdım.
"Evet. Sen napıyorsun?"
Anında çevrimiçi oldu.
"Gökyüzünü izliyorum."
"Keşke ben de izleyebilsem. Yorgunluktan ağlayacağım neredeyse."
Çevrimiçi...Yazıyor...
"Sen yıldızlara çıkamıyorsun. Peki yıldızları sana getirmemi ister misin?"
"Nasıl olacakmış o? Sihir mi yapacaksın?"
Ekranın başında yazdığımı komik bulup güldüğünden emindim.
Çevrimiçi...yazıyor...
"Evet. Sihir yapacağım. Kapa gözlerini. Bildirim sesi geldikten sonra tekrardan aç."
Söylediği gibi yaptım. Yaklaşık 1 dakika boyunca gözlerim kapalı durdum. Sonra bildirim sesiyle anında açtım gözlerimi. Bir tane fotoğraf ve de bir tane audio atmıştı.
Fotoğrafı açtığımda ışıl ışıl olan yıldızları gördüm. Fotoğraf makinesiyle çektiği belliydi. Fotoğrafçılık da mı yapıyordu? Yapamadığı ne vardı ki? Kendi çektiği belli olsun diye elini yıldızlara doğru uzatmış şekilde poz vermişti gökyüzünü çekerken.
"Odanın ışıklarını kapa. Telefonun ekran ışığını çoğalt. Ve de kulaklıklarını takıp gönderdiğim şarkıyı dinle. Tamam mı?"
"Tamam."
Söylediği gibi yaptım. Işıkları kapatıp kulaklıkları taktım. Şarkı Deniz Tekin'dendi. "Yıldızlar."
İçimde kayıp giden yıldızlar
Ve sana dair tuttuğum bir dilek
Hiç sönmeyen bir ışık var
İçimde
İçimde....
Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki. Bana söylüyormuş gibi hissettim. Değerli olduğumu hissettim. Yaşadığımı hissettim. Aşkın bu kadar güzel olacağını bilmiyordum. Onu tanıyana kadar da bilmek de istemiyordum zaten. Sonra mesaj yazdım ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞA MAHKUM
Teen FictionHiç sahne ışıkları kapandıktan sonrasını merak ettinizmi? Gerçeğe dönüşün nasıl olduğunu. Sen benim kendi gerçekliğime döndüğüm anımdın. Sen benim kendi karanlığıma tutsak olduğum gerçeğimdin...