13.Bölüm: Kurumuş yaprakları aşkın

8 0 2
                                    

Hepinize merhabalar:) uzun zamandır aktif olamadım. Ama artık yeni bölümler için beklemede kalın. Umarım hoşunuza gider. Keyifli okumalar:)

Hepimizin sakladığı, kimselerin bilmesini istemediğimiz sırlarımız vardır. Peki bu sırlar birine zarar verebilir miydi? Insanın geçmişi önüne serilir miydi zamanla? Kader denilen şeye oldum olası inanmışımdır. Eğer ki bir insan senin kaderinde yoksa, elinden geleni yapsan bile vuslat yoktur. Kadere karşı gelince de canı acıyan yine sen olursun. Hayallerine kucak açmadan önce yaralanıp yaralanmayacağın ihtimalini göz önünde bulundurman gerekir. Biz daha doğmadan kaderimiz belirlenmiştir. Baş edemeyeceğimiz kadar güçlüdür çünkü kader. Er- geç kendini gösterir bir şekilde.

Bazen sevdiklerimizin bize yaptıkları yanlışları telafi etmeleri için onlara şans vermeyi isteriz. Ama kimse ikinci şansı haketmez. Çünkü eğer sana gerçekten değer veriyorsa, seni kaybetmesine yol açacak hiç bir şeyi yapmaz. Geriye kalan her şey bahane.

O gün canım o kadar acımıştı ki... Eve nasıl geldiğimi bile bilmiyorum. Resmen benden saklamıştı. Bana bir tek Gamzeden, ölen sevgilisinden bahsetmişti. Bir tek onu sevdiğini söylemişti. Ama kızın biri çıkıp geliyor ve eskiden ilişkileri olduğunu söylüyor. Akıl alır gibi değildi.

Gelir gelmez odama kapandım. Annemin bana ne olduğunu sorgulayan sorularına cevap verecek halim bile yoktu. Telefonumu da kapatmıştım zaten. Oysaki sabahı ne güzel açmıştım. Gerçekten de bir insan sizi mutlu ettiği gibi mutsuz da edebilirmiş. Mutsuzluktan çok hayal kırıklığına uğramıştım. Geçmişini sorgulayamazdım. Ama ona yakın olduğumu sanıyordum. Benden böyle bir şeyi saklaması, hele hele önemsiz dediği ilişkinin günün birinde karşısına dikilip ondan hesap sorması kadar önemli olan bir şeyi saklaması beni çok üzüyordu.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra uyumaya çalıştım. O kadar üzgün hissediyordum ki, tüm gün boyunca hiç bir şey yiyemedim. Annemin kapının ardından sitemlerini duydum ama hiç oralı değildim.

Sabah gözlerimde acıyla uyandım. Kalkıp hazırlanmam gerekiyordu. Kursa gitmeliydim. Ne kadar beni çok üzen şeyler yaşasam da bunu derslerime yansıtmamaya çalışıyordum.

Telefonu açtım ve ekrana gelen bildirimler arasında tanıdık manzara ile karşılaştım. Ama bir tane tanımadığım sayfadan bana mesaj isteği gelmişti. Kim olduğuna bakmak için profiline tıkladım. Dünkü kızdı. Selin. Aynen şöyle yazmıştı bana.

" Belli ki, hiç bir şeyden haberin yok. Konuşmamız lazım. Sana benden bile bahsetmediyse, bahsetmediği daha kimler vardır. Gerçek kimliğini tanımak istemez misin, sevdiğin adamın?"

Şaşırmıştım. Hem de çok. Bilmediğim daha neler vardı ki? Yanıtlamak zorunda hissettim.

" Seni arayacağım. Benden haber bekle."

İçime kurtlar düşmüştü bile. Hayatta inanmazdım böyle birinin sözüne. Ama dün gördüklerim beni o kadar sarstı ki... Tek çarem buymuş gibi hissettim.

Kursa geldiğimde kapıda beliren adamı görünce adımlarım durdu. Ayazdan başkası değildi bu. Beni görmemesini umarak kapıdan geçmeye çalışıyordum. Geç kalıyordum çünkü. Tek yolum buydu. Ama başarısız olmuştum. Beni gördüğü anda yanıma geldi. Onu görmezden gelmeyi denediğimde ise bileğimden tutarak durmamı sağladı. Ortalık yerde olduğumuz için ses tonuma dikkat etmek zorundaydım. Oysa çok sinirlendirmişti bu beni.

" Bırakır mısın kolumu?"

" Yağmur, lütfen dinle. Konuşalım. Telefonlarımın hiçbirine çıkmadın. Deli gibi merak ettim. Bir şey oldu sandım. Ama gelemedim de. Suçluyum çünkü. Kabul ediyorum. Yapmamam gerekirdi. Bak, gel ş-"

KARANLIĞA MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin