12. Bölüm

31 7 4
                                    

Ayris: Hodri meydan... Başlamadan bitti.

Birkaç dakika geçti. Canım bu duruma acayip sıkılmıştı ve boş boş camın kenarında durup yağmuru izlediğim sırada Beria aradı. Olanları ona tüm ayrıntıları ile anlattım. Hepsi bittiğinde "Ne?" demişti şaşkın sesiyle. Gerçekten bu bir mesaj olsaydı yazacağı şeyin 'nE' olacağından emindim.

"Ya gözünü sevdiğimin misafiri, bugün gelmek zorunda mıydın?" diye yakındığında sessiz kaldım. Annemler yokken bizde kalacaktı ama bugün misafirleri geleceği için yarın gelecekti bize. Bugün bizde olması o kadar iyi olurdu ki. Ah...

Hayat... Yorma be!

Birkaç dakika daha konuşabildik Beria ile. Annesine yardım etmek için gitmesi gerekiyordu çünkü. Telkinleri ile sonlandırdık konuşmayı. Baş başa olduğumuz için gerildiğini ve gittiğine dair düşünceleri vardı. Ben de öyle düşünmek istiyordum ama hep kötü seçeneğin doğru oluyor oluşu bu seçenekten uzaklaştırıyordu beni.

Gerçekten bir türlü anlam veremiyordum bu duruma. Bir bakmışım beni merak ediyor diye seviniyordum, bir bakmışım bahaneler uydurup benden kaçmasına tanık oluyordum.

Bu durum elbette anonimliğimi de etkiliyordu. Üzgün olduğumu mesajda da belli ediyordum salak gibi. Anlasa ona yazanın ben olduğumu, hele ki bu durumda; çıkmaz sokağa gelmiş gibi kalırdım öylece. İki türlü kaybeden olurdum belki hatta.

Saat dokuza doğru, Mete eve geldiğinde karışık kafamla ders çalışıyordum. Daha sonra annemlerle görüntülü konuşmuştuk. Fazla geç olmadan uyumuştum konuştuktan sonra da.

Sabah kalktığımda ayılmak için savaşmıştım bir süre. Sonunda başarabildiğimde önce okul formamı giyindim. Mete'nin kalktığından emin olduğumda da bizim için bir şeyler hazırlamak adına mutfağa indim.

İkimize hazırladığım tostları yediğimizde Mete önce çıkan oldu. Ondan birkaç dakika sonra da ben çıktım. En azından bugün cumaydı ve Beria haftasonunu bizde geçirecekti. Bunu düşünmek biraz olsun içimdeki huzursuzluğu almış oldu.

Pekala. Bir sonraki sorun: Karan'ı görürsem nasıl davranmam gerektiği. Benden tarafa bir sorun olmadığına göre onun tavrına karşı aynı tavrı sergilemeliydim değil mi?

Ama ya benim yaptığım bir hata varsa ortada?

Okulun bahçesine girdiğimde hiç etrafa bakmadan girişe doğru ilerliyordum ki birine çarptığımda az kalsın düşüyordu elleri dizlerinde bir vaziyette durduğu için. Montundan yakalamadan hemen önce "Hii!" demişti korkuyla.

"Beria? "

"Ayris." dedi. Nefes nefeseydi.

"Ne yapıyorsun kızım sabah sabah? Amel defterini kapatacaktım az daha."

"Vallahi gidiyordum az kalsın."

"Yürü, çıkalım sınıfa da anlat ne bu halin."

"Ya ben senin geldiğini gördüm sınıftan. Bir an koşa koşa inip durup soluklanırken geldin çarptın bana. Az kafanı kaldır kızım ya."

"Yüzüm üşüyor, yüzüm..."

"Aman yesinler yüzünü."

Ay Işıltısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin