19. Bölüm

41 7 27
                                    

Mete'den

Sonunda uyku ile verdiğim savaşı kazandığımda doğruldum. Çok susamıştım ve odamdaki su bitmişti. Esneye esneye yataktan kalkarken belimi kaşıyordum bir yandan da. Odadan çıktığımda uyku sersemi, paytak paytak yürüyordum. Işıkları yakmadan indiğim için bir ara merdivenlerde tökezlesem de sağ salim mutfağa varabildim. Dolaptan bir bardak alıp su doldurdum. İçmek için esnememin bitmesini beklerken gözümün açık olduğu kadarıyla camdan dışarıyı görmüştüm. O ne la öyle?

Vay vay vay... romantik romantik işler.

Evin önünde bir kız ve oğlan sarılıyordu. Onlar ayrıldıklarında suyumu içiyordum ben de. "Herkesin manitası var bee!" Gözlerimi ayırmamıştım onlardan. "Bu saatte de ne işi varsa bunların sokakta? Bir de bizim evimizin önünde." diye kendi kendime mırıldanırken ikisi de bir anda tanıdık gelmeye başladı. Jeton köşeliydi belki de.

"Oha!"

Bardağı tezgaha bırakıp hızla kapıya koştum. Dışarıya adımımı atar atmaz soğuk hava çarptı suratıma. Yine de beklemeyip bahçe kapısına doğru yürüdüm ve kaldırımda dikilen ikiliye baktım.

Abla? Kaptan?

Kaptan ablamın saçına bir şeyler yaptığında şaşkın suratımla onları izliyordum.

Kaptan "Gerçekten başka ne söyleyebilirim bilmiyorum. Ama şu an içimde öyle bir his var ki, eve gitmek bile istemiyorum." dediğinde kaşlarım çatıldı. Ne?

Ablam utangaç bir surat ifadesine bürünmüştü. Sırıtıyordu ama alttan alttan. Daha sonra Kaptan devam etti konuşmaya. "Soracak sorular, verilecek cevaplar var belki ama şu an böyle durmak bunları unutturuyor bana."

Ne oluyor agalar?

Kaptan'ın yeniden konuşmasına kalmadan kafamda bazı şeyler yerine oturdu. Jeton kesinlikle köşeliydi, evet. Büyüyen gözlerimle "Oha! Ne oluyor lan?" diyerek araya girdim. Gerçekten araya girdim. İkisinin arasına.

Ablam bir iki adım geri adım atmak zorunda kaldı bir anda araya girmemle.
Ama garip olan benimle birlikte araya giren birinin daha olmasıydı. Beria abla.

"Harbi ne oluyor lan?" dedi o da ikiliye bakarak. Bir an afallasam da ben de ablama ve kaptana bakmaya devam ettim.

"Arkadaşlar siz hayırdır? Gizli gizli aşk mı yaşıyorsunuz burada?" dememle ablamın pörtlettiği gözleri ile bana bakması bir oldu. "Mete!"

"Ne Mete? Sarılıyordunuz az önce, vallahi gördüm. Siz çıkıyor musunuz?"

"Oha sarıldılar mı?" diyen yine Beria ablaydı.

"Beria abla bir dur zaten ortalık karışık." dediğimde kızgın suratıyla baktı bana.

"Hayır." dedi hızlıca ablam. Kaptanın sesi çıkmıyordu. Tabii ya... Suçlu psikolojisi.

"Hadi hadi yemeyin beni." dediğimde koluma geçirdi bir tane. Daha sonra da Beria ablaya döndü. "Beria sen ne yapıyorsun burada? Tek mi geldin?" dedi hızlıca.

"Ayol dur, konumuz bu mu şimdi?"

Oflayarak yüzünü sıvazladı ablam. Kaptan ise öylece duruyordu.

Hemen ardından kolumuzdan tutup eve doğru yürüdüğünde ikimizi de çekeliyordu peşinden. "Hadi hadi geç içeri. Çıkmışsın böyle hasta olacaksın." diye söylendi. Beria ablaya da "Seninle de konuşacağız az sonra." deyiverdi.

Önden yürümem için hafifçe itekledi. Ama ben hala laf yetiştirme peşindeydim. İçeri girmeden önce kaptana baktı ve koşarak odasına çıktı. Beria ablayı da aynı performans ile sürüklemişti peşinden. Yetişmeye çalışsam da başarılı olmamıştım. Kapıyı kilitlemişti. Yan odada da annemler olduğundan uyanmamaları için sesimi çıkarmadan kendi odama geçtim. Pekala, elbet görüşeceğiz abla.

Ay Işıltısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin