kapının üstüne takılan küçük zil çalıyor, içeriye ufak bir kız çocuğu giriyor. etrafı izlemeyi kesip tam önümde duran notlarıma çalışmam gerektiğini biliyorum ama gözlerimi ondan alamıyorum. küçük kız az ilerideki masada oturan kadına doğru ilerliyor ve yanına ulaşmasına birkaç adım kala koşarak kadına sarılıyor. annesi olmalı, diye düşünüyorum. bu sırada kızı izlemeyi kesip masanın üstündeki telefonuma bakıyorum, annem mesaj atmış.
akşam yemeğine kun da gelsin.
sonra bir mesaj daha.
onu özledim.
qian kun henüz yirmi dördünde ama dünyanın en mantıklı insanı olan sekiz yıllık arkadaşım. liseye başladığım zamanlarda sınıfta herkesin yanı doluyken bir tek onun yanı boştu ve ben de oraya oturdum, her şey de böyle başladı zaten.
en az gözleri kadar kahverengi yumuşacık saçları öğle aralarında uyuduğunda yüzüne düşerdi, ben de her gün saçlarını parmaklarımla tarar ve yüzünden uzaklaştırırdım. o zamanlar asla uyumadığını ve yüzünde hareket eden parmaklarımı hissettiğini ve hatırladığını şimdilerde söylese de inanmıyorum ona. bazen çok fena birisi olabiliyor ama genelde dünyanın en iyi insanı.
son derece zengin bir aileye sahip olmasına rağmen kun'un bununla övündüğünü hiç hatırlamıyorum. hatta kun bırakın övünmeyi insanlara zengin olduğunu hissettirmiyor bile. çok yakınımızdaki bir sitede ailesiyle yaşıyor ama sabahları kahvaltıyı bizde yapıyor, böyle olunca da annemle babam ona hayran kalıyor.
ama onlara hak veriyorum, kun'a hayran olmamak elde değil.
kun bazı günler okuldan çıktığımızda beni eve bırakmayı teklif ediyor, ben de sırf yan koltukta onu araba sürerken izleyebilmek için kabul ediyorum. son derece sıkışık bir trafiğe girdiğimizde sinirden dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kapatmasını izlemeyi seviyorum. asla küfür etmiyor ama kendine has yöntemleri var, sinirlendiğinde bir şişe suyu tek içişte bitiriyor.
kun bazı günler omzuna yatmama izin veriyor, okulda benimle görüşmek isteyen üst dönemleri ilk ona gosteriyorum çünkü insanın ruhunu okuyor.
lise son sınıfta sevgilim benden ayrıldığında ben uyuyana kadar yanımda durduğunu ve sırtımı okşadığını hatırlıyorum.
evet, kun böyle biri. bir diğer arkadaşım olan ten ve onun eki hendery, kun'a aşık olduğumu iddia ediyor ama değilim.
değilim.
evet, değilim.
deniyorum bi şeyler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fine line ¦ nct
Fanfictionkafamda oluşan ve bir türlü yazamadığım hikayeleri bir araya topladığım kocaman bir saklama kabı. içinde herkesi bulacağınız gibi kendinizi de bulmanızı isterim. not: kısa hikayelerden oluşmakta, üyeler ve konular birbirinden bağımsız ilerlemektedir.