"bugünlük okulumu ekeceğim," dedi chae rin kocaman gülümserken. yanı başındaki jaehyun da onun tatlılığına gülümserken, "kimse kızmaz mı?" diye sordu masumca.
"sorun olmaz, doyoung onlara hasta olduğumu söyler."
"doyoung?" dedi jaehyun, chae rin'in geçmesi için kafenin kapısını sımsıkı tutuyordu. sabahın bu erken saatinde açık bir kafe bulmakta zorlanmışlardı.
"okuldan arkadaşım," dedi chae rin. "peki ya senin iş yerin? kızmazlar mı?"
"esnek çalışma saatlerim var," diye cevapladı jaehyun. "bir şirkette çevirmen olarak çalışıyorum."
ikili siparişlerini verdikten sonra bir masaya geçerken genç adam, chae rin'in tatlı hallerine gülümsedi.
"havalıymış," dedi chae rin gülerek. "ben de polis okulunda okuyorum."
"hiç anlaşılmıyor," dedi jaehyun chae rin'in üstündeki üniformasını göstererek. ikilinin kahkahaları boş kafenin içini doldururken kafenin sahibi onların bu haline gülümsüyordu.
"seninle durakta dördüncü kez karşılaşınca artık konuşmamız gerektiğini düşündüm." dedi chae rin bir anda. sanki bu sözleri daha önce son anda söylemiş gibi hissetti. söylemezse her şey için çok geç kalacakmış gibi.
"ben de seni bir yerden tanıyormuş gibi hissettim," diye cevap verdi jaehyun. kahvesinden bir yudum alırken chae rin'in gözlerine baktı. ikili birbirlerinin gözlerine dikkatlice bakarken jaehyun gözlerini ilk kaçıran oldu.
"bir sorun mu var?" chae rin endişeli bir şekilde gözlerini kaçıran jaehyun'a baktı.
"hayır," dedi jaehyun. "hayır kesinlikle bir sorun yok." chae rin'e güven veren bir gülümseme sunduktan sonra kahvesini içmeye devam etti.
jaehyun ve chae rin saatlerce o kafede kendilerinden bahsettikten sonra bir kez daha buluşmak için sözleştiler. ikisi hemen hemen her şeyden konuştular ama jaehyun ona, onun nasıl da tanıdık geldiğini, ona sarılmanın nasıl bir his olduğunu az çok tahmin edebildiğini asla söylemedi.
her şeyden konuştular ama chae rin ona, onun nasıl da bir ev gibi hissettirdiğini, yıllardır aradığını sonunda bulmuş gibi rahatladığını söylemedi.
chae rin'in göğsündeki boşluk huzurla, yavaş yavaş kapandı.
önlerinde güzel bir gelecek olduğundan ikisi de emindi.
殷
"kravatımı bağlayabilir misin, güzelim?"
"geliyorum," dedi chae rin. içindeki ufak korku yüzüne de yansıyordu. "anlat hadi," dedi jaehyun kapıdan içeri giren chae rin'in yüzüne bakar bakmaz. "nasıl anladın?" dedi chae rin. "çok belli ediyorum, değil mi?"
"neredeyse altıncı ayımıza giriyoruz, chae rin. güzel yüzüne baktığımda neler düşündüğünü bilmeliyim."
chae rin güldü. "annenlerle tanışmaktan korkuyorum," diye başladı sözlerine. "daha doğrusu, yanlış bir şey yapar ya da söylersem ve onlar da beni sevmezse diye korkuyorum."
"öyle bir şey olmayacak," dedi jaehyun iki elini de chae rin'in yüzüne çıkartırken. yanaklarını sevgiyle okşadıktan sonra, chae rin'e güzelce gülümsedi. "annem de babam da, benim ailem oldukları için söylemiyorum, dünya tatlısı insanlardır. abimle zaten daha önce tanışmıştın, anneannem ise kendi halinde bir kadındır."
başını salladı chae rin.
"hadi," dedi jaehyun, chae rin'in yanaklarındaki ellerini indirdi ve sımsıkı tuttu chae rin'in elini. ikili kısa bir yolculuktan sonra jung ailesinin mütevazi evine ulaştılar. jaehyun'un arabayı park etmesinden sonra eve doğru ilerlediklerinde chae rin her adımında biraz daha rahatladığını hissediyordu.
ev son derece sadeydi. ufak bahçesinde bir masa, etrafında da birkaç sandalye vardı. evin bembeyaz duvarlarını tamamlayan ve sımsıkı kapalı olan siyah kapı, chae rin ve jaehyun'un adım sesleriyle açıldı. chae rin kapıyı açanı tanıyordu. jaehyun'un abisi, minho. kısa bir selamlaşmadan sonra ufak salona ilerleyen ikiliyi dudaklarında kocaman gülümsemelerle bay ve bayan jung karşıladı.
"chae rin! seninle sonunda tanışabildik." chae rin yanaklarındaki kırmızılıkla gülerken bay jung, chae rin'e sımsıkı sarılmak için uzandı. merdivenin basamaklarından teker teker inen jaehyun'un anneannesi ile aile tamamlanırken jaehyun içinde büyük bir huzur hissetti.
huzur içinde büyüdü, chae rin'e ulaştı, parlayan bakışları birleştiğinde jaehyun gülümsedi. huzur tüm aileyi bir sarmaşık gibi sararken odanın bir köşesinde oturan minho ayağa kalktı ve kardeşinin omzunu sıktı.
her şey en güzel hâlindeydi.
bitti...bitirdik güzel dostlarım...zorlu ama bir o kadar da güzel yolculuğumuzun sonuna geldik. elimden geldiğince spoi vermemeye çalıştım, umarım başarılı olmuşumdur. sizi beklettiğim için çok özür dilerim yaz okulundan ders aldım onunla uğraşıyordum. sizleri çookkkça seviyorum, sıradaki...lee taeyong!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fine line ¦ nct
Fanfictionkafamda oluşan ve bir türlü yazamadığım hikayeleri bir araya topladığım kocaman bir saklama kabı. içinde herkesi bulacağınız gibi kendinizi de bulmanızı isterim. not: kısa hikayelerden oluşmakta, üyeler ve konular birbirinden bağımsız ilerlemektedir.