madrigal - seni dert etmeler
bir öğleden sonra, seul'ün en işlek caddelerinden birinde okuluna gitmek için otobüs bekleyen genç kadın sıkıntıyla bir iç geçirdi. gelen geçen otobüsleri saymaktan yorulmuştu, hepsi neredeyse ağzına kadar dolu geliyordu ve yalnızca en önde duran fırsatçı birkaç genç otobüse binebiliyordu.
genç kadının önündeki sıra bitmek bilmezken durduğu en arka sıradan ayrıldı ve biraz olsun yana kaydı. bu sırada çevresindeki birkaç meraklı bakışı üstüne çekmişti. insanlar boş boş beklerken çevrelerini izlemeyi ve onlar hakkında muhabbet etmeyi severlerdi.
genç kadın ise durakta bekleyen kalabalık grubun dikkatini çekmeye çok müsaitti. üstündeki polis üniforması onun polis okulunda olduğunu gösteriyordu, omzundaki yıldızlardan ise çiçeği burnunda bir öğrenci olduğu belli oluyordu. birkaç kişi daha genç kadına dönüp baktığında, genç kadın da onlara baktı. bakışlarını kaçırmak yerine onlarla yüzleşti ve en uçta, durağın en ucundaki herkesten daha meraklı bakışlara sahip olan oğlanla göz göze geldi.
oğlan güzeldi.
vay canına, oğlan cidden güzeldi.
genç kadın ona baktıkça her seferinde yeni bir güzellik keşfediyordu.
genç adam sıcaktan bunaldığını belli edercesine dudaklarını birbirine bastırdığında iki yanağındaki gamzesi bir çiçek gibi açıyordu, güneş gözlerine vurdukça kahverengi gözleri parıldıyor, alnına düşen saçları güzel yüzünü bir sarmaşık gibi sarıyordu.
birkaç otobüs daha gelip geçti. genç kadın, karşısındaki genç adama kaçamak bakışlar atarken aralarındaki kalabalık azaldı ve geriye yalnızca ikisi kalacak kadar dakikalar geçti. genç kadın caddenin girişindeki otobüsü gördükten sonra son bir kez daha genç adama baktı, karşılaşan bakışlarıyla gülümsedi ve hemen önünde duran otobüse sessizce ilerledi.
geriye, o genç adamla bir kez daha karşılaşabilmek için dua etmek kalıyordu.
殷
ertesi sabah da genç kadın için farklı değildi. kırışmaması için bir kenara astığı üniformasını üstüne geçirmiş, kalabalık sokakta kendi halinde yürüdükten sonra durağa gelmişti. durak, bir önceki güne oranla daha az kalabalıktı. pazartesi günleri genelde kalabalık olur, diye düşündü.
caddedeki trafikten gözlerini ayırdı, uzaktan gelen otobüslerin üstündeki numaralara bakmayı bıraktı ve etrafını inceledi. itiraf etmek gerekirse, bir önceki gün karşılaştığı parlak oğlanı arıyordu.
genç kadının üstündeki bakışları yakalaması çok zor olmadı. bir önceki gün otobüsünü beklediği yerde bekliyordu genç adam. arada bir bakışlarını genç kadına çeviriyor, sonra da uzaklara bakıyordu. genç kadın onun bu haline istemsizce gülümsedi, ona bakmıyormuş gibi yaparken tatlı görünüyordu.
duraktaki kalabalık artarak devam ederken bir önceki günden daha farklı bir durum gelişti, genç kadının otobüsü durağa ilk gelen otobüs oldu. arkalardaki yerinden insanlardan özür dileyerek ayrıldı ve genç adama son bir bakış atıp otobüsüne bindi.
ikinci gün de böylelikle bitmişti.
殷
genç kadın için üçüncü gün biraz talihsiz başlamıştı. evden çıkar çıkmaz şiddetli bir yağmura yakalanmış, evine gerisingeri dönüp şemsiyesini almak zorunda kalmıştı. bir kenara fırlattığı şemsiyesini bulmak halihazırda zamanını alırken otobüs durağına kadar koşar adım yürümek daha çok zamanını almıştı. giydiği spor ayakkabılar birkaç kez asfaltta kaymasına sebep olmuş, adımlarını yavaşlatınca da bir hayli gecikmişti.
en sonunda durağa ulaştığında ise genç adamı otobüsüne binerken görmüştü ancak ne yazık ki bakışları buluşmamıştı. genç adam kartını bastıktan sonra otobüsün arka koltuklarında kaybolmuş, genç kadın da yavaş yavaş durağa ilerlemişti.
bu talihsiz günün üzerine genç kadın kendi kendine bir karara varmıştı. ertesi gün de o genç adamla karşılaşırsa onunla konuşacaktı.
senelerdir yaşadığı caddede her sabah durakta farklı insanları görüyordu ancak durum bu genç adam için değişmişti. üst üste onunla bu kadar çok karşılaşmasının bir sebebi olacağını düşünüyordu. fazlaca dramatik davrandığını düşünen okul arkadaşının aksine o, içindeki sese güvenecek ve ertesi gün genç adamla karşılaşırsa onunla konuşacaktı.
殷
ertesi gün gelip çattığında genç kadın evinden adeta koşarak çıktı. havanın güneşli olmasıyla da hiçbir aksilik yok gibi görünüyordu. ne olur ne olmaz diye çantasına bir şemsiye de atmıştı ve bir önceki günün aksine polis akademisinden ona verilen botlarını giymişti.
kısacası genç kadın onu hiçbir şeyin engellemeyeceğini düşünüyordu.
hızlı adımlarıyla durağa ulaştığında ise hayal kırıklığına uğradı. kalabalıkta hızlıca gözlerini gezdirmiş ancak genç adama rastlayamamıştı.
demek ki düşündüğüm gibi kaderim değilmiş, diye düşündü. okul arkadaşı doyoung'un haklı olduğunu da aklına getirdi.
adımlarını ilerletti, her zamanki yerinin aksine genç adamın üç gündür durduğu yere ulaştı. sırtını durağın ılık demirine yasladıktan sonra başını caddeye çevirdi ve akan trafiği izledi. her ne kadar ortada hiçbir şey olmasa da genç kadın üzülmüştü.
dakikalar geçti, durak bir boşalıp bir doldu. insanlar sırasıyla otobüslerine binerken genç kadın yanı başında bir adım sesi işitti.
genç kadın başını hızla kaldırdı, yanındaki bedene baktı. oydu.
oydu!
genç adam ona kaçamak bakışlar gönderirken genç kadın boğazını temizledi.
"merhaba,"
cevap gecikmedi, genç adamın tereddütlü ses tonu kulağını doldurdu. "merhaba."
genç adam bedenini genç kadına çevirdi, "ben chae rin."
"jaehyun," dedi genç adam. genç kadının otobüsü durakta durduğunda jaehyun bakışlarıyla otobüsü gösterdi. genç kadın omuz silkerken jaehyun dayanamayıp güldü.
genç kadının, chae rin'in hissi doğruydu. o ve jaehyun, birbirlerinin kaderiydi.
sürprizz!! devamı gelecek buradan ayrılmayalımmm koltuklarımızdan kalkmayalımm
fark edenler olursa diye söylüyorum, fine line fikinde ilk defa diğer karakterin ismini veriyorum. bu mini fik 'gamzeli oğlanlar kalp kırmakta iyidirler' fikimin bir nevi paralel evreni olduğu için bu şekilde bir değişiklik yaptım. spoiler vermeyeceğim, merak etmeyinn!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fine line ¦ nct
Hayran Kurgukafamda oluşan ve bir türlü yazamadığım hikayeleri bir araya topladığım kocaman bir saklama kabı. içinde herkesi bulacağınız gibi kendinizi de bulmanızı isterim. not: kısa hikayelerden oluşmakta, üyeler ve konular birbirinden bağımsız ilerlemektedir.