chapter one.

14.6K 530 309
                                    

Geri geldim :') Neyse, yeni bir kurgu ile geldim çünkü yapabileceğim bir şey yoktu. Birkaç okuyucuyu hatırlıyorum, duyuru'da etiketledim. İyi okumalar.

                                                  

Hayat güzel sanarsınız, öyle midir aslında? Tabii çocuksanız, ayrı. Benim de hayatım güzeldi o zamanlar.

Son iki ayın en kötü zamanları şimdilerdi herhalde, mutsuz ve bir o kadar da açtım, mektubu aldığımdan beri.

(Flashback)

"Nasıl ya? Gelmeyecek misin bu akşam da? Kaç gündür yoksun, şirkette işler yoğun olmalı."

Telefonda eşimle, Jaehyun, konuşurken salonda dört dönüyordum. Kaç gündür eve gelmiyor, ben aramadıkça aramıyor ve aradığımda da soğuk davranıyordu.

Başka biri için terk etmiş olamazdı, değil mi? Bu düşünceme gülüp cevaplamasını bekledim, telefon kapandı. Sadece bebeğimiz için katlanıyordum ona, neredeyse iki haftalık ufak bir canlı taşıyordum içimde.

Telefonu koltuğa fırlatıp ellerimi saçlarıma geçirerek oturdum, neredeydi bu herif?

Sabaha kadar oturmuştum dün, yine de gelmemişti. Hesaplarında da bir fotoğraf veya hikaye paylaşmaması iyice sinir etmişti, ağlayacak gibi hissediyordum.

Ve bir anda kapı açıldı, içeri giren Jaehyun'du!

Hızlıca ayağa kalkıp sarıldım ona, yüzüme kapatmasını buma bağlayıp ona daha sıkı sarılırken yüzümü göğsüne gömdüm. Bir şey söyleyecek gibi oldu, ben de söyledim tek bir kelime.

"Hamileyim!"

"Boşanmamız gerek."

Dediği ile birlikte direkt geri çekilip çatık kaşlarımla baktım ona, ne dediğini duymamış gibiydi sanki.

"Jaehyun ne dediğinin fa-"

"Jeongguk, işlerim yüzünden birisiyle aynı ortamda kaldım ve senin bana uygun birisi olmadığını fark ettim. Bebek, eh, şu an umrumda değil daha bağlanmamışsındır, aldırırsın biter."

Dayanamadım, ona tokat atmak için avcumun karıncalandığını fark edince direkt geçirdim tokadı.

"Saçmalama istersen? Jaehyun, hamileyim diyorum, hayır yani sen bu kadar kalpsiz olamazsın?"

Sinirli bir şekilde döndü bana, dediklerimi umursamadan yukarı çıktı. Ardından sinirli ve bir o kadar da üzgün baktım, galiba mecburdum Tanrı'nın cezasına.

Birkaç dakika sonra çıktı, elindeki valizle ve kalemle, diğer elindeki kağıtla. Kağıt ve kalemi masaya koymasıyla ne olduğunu anlamıştım, kısaca şartları okuduktan sonra altına imzamı atmıştım.

Mahkemenin üzerinde de boşanmıştık artık, yeniden Jeon Jeongguk'tum. Bir süre kağıda baktıktan sonra kapıyı açarak çıksın diye işaret ettim.

"Herhalde bu halimle beni atacak değilsin? Annemler de Busan'da ve malûm ssevmiyorlar beni."

"İyi bak kendine Jeongguk, bir şeye ihtiyacın olursa ara beni. Seninle kontrollere falan gelmemi ister misin?"

Sinirden gülüyordum, valizini alıp dışarı koyduktan sonra derin bir nefes verdim.

"Utanmaz herif, siktir git evimden. Ne sana ne desteğine ne de parana ihtiyacım var."

for baby, taegguk.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin