chapter nine.

2.7K 191 12
                                    

HAHAHAHAYT SON BÖLÜM NASILDI? Sizi merakta bırakmak istedim, ficin güzel kısımlarına geliyoruz yavaştan.

Merak etmeyin, üzülmeyeceksiniz :)

Umarım bana sövmemişsinizdir, hızlı bölüm atmak için 1000+ yazıyorum. Bundan sonra 2000'e yaklaşacağım.

Berrbat ağrılarım var, ölmezsem söz yazacağım uzun uzun, büyük ihtimalle ölürüm :d

Neyse, iyi okumalar!

——————————————————

Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır,  şaka mıydı bu? Tanrı'm beni bu kadar mı sevmiyorsun? Bu kadar mı değersizim? Bana neden çektiriyorsun bunları?

Montumu çıkarıp üşümeme rağmen boş ümitlerle kanayan uzunca çizgiye bastırdım, ellerimin titremesini kontrol altına almaya çalışırken elim telefona, oradan da Taehyung'u aramaya gitti. Telefon iki üç çalmasından sonra açıldı, ardından onun sesi geldi.

"Efendim Jeo-"

"T-Taehyung, acil ambulans la-lazım. Bıçaklandım."

——————————————————

Görüşüm gittikçe bulanıklaşıyor, ellerim de titriyorken ona yarım yamalak söyleyebildiğim adrese yanaşan ambulansın parlak; kırmızı mavi ışıklarına bakıyordum. Montumla yaradaki kan kaybını azaltmaya çalışıyordum işe yaramasa da. Şu an tek isteğim ona bir şey olmamasıydı.

Işıklar yaklaşmayı kesmiş, birkaç kişi ellerinde sedye ile bana yaklaşırken öksürüp ayağa kalkmaya çalıştım. Kalkamıyordum, tutmuyordu ayaklarım, yere bassam kayıp bir daha oturuyordum. 

Sedyeyi yere koydular, kollarımın altından tutup yatmama yardım ettiler ve birbirlerine bir şeyler diyerek ambulansın parlak ışıklarına doğru gidiyorlardı. O an sandım ki melekler beni almaya geliyordu, normalde parlak olmayan ışıklar bile şu an beni kör etmeye yetecek gibiydi.

Yüzüme taktıkları oksijen maskesi yavaş yavaş uykumu getirirken bu sefer fener gelmişti, gözlerimi kırpıştırıp onlara döndükten sonra konuşmayı deneyecektim fakat onun yerine bir dizi öksürük çıkmıştı ağzımdan. 

Gözlerimi kapattım, ritmik seslerle birlikte rüyalara -belki kabuslara- daldım.

Sanki birçok ışık gözüme girerken gözlerimi bambaşka bir yerde açtım, burası ne benim evim, ne de Taehyung'un eviydi. Belki burası hayalimde bir yerdi? Ya da Jaehyun'un kaldığı yer... Düşünmesi bile ürkütüyordu beni.

Işıklar gerçekten parlaktı, gece olduğu odun olduğunu yeni anladığım evin pencerelerinden içeri giren sokak ışıklarından belliydi. Beni kör eden, gecenin içinde boğan ışıklardı. Ayağa kalktım, perdeleri çektim ye yerime oturacakken o sesi duydum.

"Jeon, buraya gel." dedi Jaehyun'un psikopatça çıkan sesi. Kaşlarımı çattım, iki yana salladım kafamı. "Gelmeyeceğim, ne istiyorsun ki sen benden?" 

Güldü, baya güldü. Hatta gözleri yaşarana kadar güldü, sonra Jaehyun gitti, Taehyung geldi. Kaşlarımı çattım ve etrafa baktım. Ortam aynıydı fakat onun üzerinde kan lekesi olan beyaz bir gömlek vardı. 

"Leke?" diye sorumu yönelttim ona, ardından elindeki sigarayı gördüm. Taehyung sigara mı içiyordu? 

"Senin adam bile öldürürüm Jeon, düşünsene, bütün herkes senin etrafında. Herkes her şeyini senin için riske atıyor. Annen, senin için öldü. Baban, ikinizi de sattı ve hayatınızdan çıktı gitti. Ne duruyorsun sen? Bundan sonra yalnızsın, elimi çekiyorum senden, başarılar."

for baby, taegguk.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin