for baby, taegguk.

chapter four.

!|Mesaj/duyuru kısmında ara sıra bir şeyler yazıyorum, lütfen onlara bakın. Sınav, hastayım vs. gibi şeyleri orada yayınlıyorum ara sıra da dennis'le boş yapıyoruzNŞÜDMLĞLENPKĞN

5-6 Aralık tarihlerinde denemelerim vardı, ders programım da deli gibi yoğun... Ağlayacağım be, iyi ki Taegguk var.

MMA'daki Jikook performansı... Aşık oldum, shipi bir kenara bırakıp o performans hakkında delirmek istiyorum. Ezekiel iyi değil, yazmaya 6 Aralık saat 22.40'da başladım bakalım ne zaman bitecek?

İyi okumalar, azıcık boş yapmak istedim canım sıkkın. ('༎ຶ ͜ʖ ༎ຶ ')♡

                                         

Yarım saat sonra, eve vardığımda, bütün üstümdekilere çıkarıp attım bir yana. Siyah eşofman takımını giyip kendimi yatağıma attım.

Bir ay sonra görüşmek üzere, Kim Taehyung.

                                         

Sabahın saat altısı, hatta altıyı yirmi üç geçiyordu, kapıma abanan gerizekalının kim olduğunu merak ettiğimden ayaklarımı sürüye sürüye kapıya gittim. Gelen baş belam Jimin'di, ortaokul arkadaşım.

Kapıyı bıkkınlıkla açıp ne olduğunu soracakken içeri girip kendini koltuğuma, favori koyu yeşil koltuğuma, attı.

"Ne halt oldu da sabahın altısında geldin? Uykum var, midem bulanıyor."

Aniden diklendi ve heyecanla geri attı saçlarını, bu çocuğun aptal olmasının yanında ani hareketler yapma huyu vardı.

"Yoongi, Yoongi diyorum. Ayrılmış sevgilisinden, dün gece bana yazdı nasılsın diye bence evlenme teklifi edecek."

Birkaç adımda yanında bitip ellerimi yakasına sararak ayağa kaldırdım ve silktim, cidden beni -bizi- mükemmel uykumdan bunun için mi uyandırmıştı?

"Jimin, göt herif, kaçacak delik ara kendine. Sabahın altı yirmi sekizi ve sen bana Yoongi diyorsun, götünü keseceğim senin. Sen tamamen göt olduğun için seni keseceğim demek bu."

Uykulu halimi ciddiye almamış gibiydi, gülmemek için kalın dudaklarını ısırıyordu ve yerinde duramıyordu hâlâ.

"Ne gülmemeye çalışıyorsum ya? Gül sen gül, çocuk doğunca sana kilitleyeceğim. Okulum var benim, dondurdum üniversiteyi. Bir yıl kaldı zaten, sonra bitecek."

Sanki dememi bekliyormuş gibi kahkaha atmaya başladı, benden kısa olduğu için düşmesin diye yakasını tutuyordum sıkıca.

"Sen? Bana çocuğunu mu kilitleyeceksin? Hah, sen ayrılmazsın ondan. Evde sıkılırsın biliyorum, beleş eğlence makinesi bebekler."

"Ne demezsin ya, gecenin ikisinde ağlama sesine uyanmak istemiyorum. Beleş de değil ayrıca; ben besleyeceğim, ben uyutacağım, ben bezini değiştireceğim. Acaba sıçarken bezi delebilir mi?"

Jimin'in bakışlarını üstümde hissettiğim an onu bırakıp arkamı döndüm, galiba doktorumla olan minik pijama partisinden sonra iyice uçmuştum.

"Jeon, Jeongguk, benim akıllı arkadaşım sence bir bebek -bak bebek yani- sıçarken bezi delebilir mi? Azimle sıçan klozeti deler mecaz bir söz, bebekler bezi delemez."

Kötü kötü ona bakıp ardından kendimi attı koyu yeşil koltuğa, gözlerine gitmesi için yalvarırcasına bakıyordum.

"Bana bak velet, şimdi ya çıkar gidersin ya da üstüne kusarım. Midem de bulanıyor, çok pis kusarım."